Türk, BM İnsan Hakları Konseyinin 56'ncı Oturumu kapsamında Myanmar ile ilgili düzenlenen interaktif diyalog toplantısında konuştu.
Myanmar'da acılar yaşanmaya devam ettiğini kaydeden Türk, ülkede insan hakları ihlalleriyle ilgili vakaların hızla arttığına dikkati çekti.
Türk, ordunun önemli derecede bölge üzerindeki kontrolünü kaybettiğini ve bu nedenle giderek daha aşırı önlemlere başvurduğunu vurgulayarak, "Zorunlu askerlik, kasaba ve köylerin ayrım gözetmeksizin bombalanması ile acımasız vahşet suçları bunlar arasında yer alıyor. Myanmar ordusu terör kampanyasını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu döviz ve silahlara erişim sağlamaya devam ediyor. Myanmar halkına sağlanan uluslararası mali destek yetersiz." dedi.
Silahlı çatışmaların ülke genelinde acımasızca şiddetlenmeye devam ettiğini dile getiren Türk, bunun, sivillerin hayatlarına giderek daha acımazsızca zarar verdiği kaydetti.
Türk, son günlerde, Arakan ve Sagaing bölgelerinde çok sayıda sivilin öldürüldüğü iddia edilen saldırıları araştırdıklarını da aktardı.
Ordunun, genç Arakanlı erkeklere kendi saflarına katılmaları için baskı yaptığı ve onları tehdit ettiğini söyleyen Türk, bazı raporların, 2016 ve 2017'de binlerce Arakanlı gencin zorla askere alındığını gösterdiğini ifade etti.
Türk, "Bangladeş'teki bir milyondan fazla Arakanlı mülteci, kalıcı çözüm umudu olmadan, zor koşullar ve belirsizlik içerisinde yaşıyor. Şubat 2021'den bu yana 1022 kadın ve 667 çocuk dahil en az 5 bin 280 sivil ordu tarafından öldürüldü. En az 26 bin 865 kişi gözaltına alındı ve 20 bin 592 kişi halen gözaltında." dedi.
Myanmar'daki çatışmalar nedeniyle ülke içinde yerinden edilmiş 3 milyon kişi olduğuna işaret eden Türk, bunların halen kullanılabilir barınağa sahip olmadığını belirtti.
- "Myanmar'da temel ilaçlar ve sağlık hizmetleri yok"
BM Komiseri Türk, "Myanmar'da gıdaya veya suya erişim yok. Temel ilaçlar ve sağlık hizmetleri yok. Ordunun insani yardım erişimini sürekli olarak reddetmesinin daha pek çok acımasız sonucu görülemiyor ve yeterince rapor edilmiyor. Myanmar'daki şiddet, sivillere yönelik saldırılar, zorunlu askerlik ve insani yardımların reddedilmesi sona ermeli." diye konuştu.
Tüm taraflara, 2016 ve 2017'da Arakanlılara karşı işlenen vahşet suçlarının tekrarını engelleme çağrısında bulunan Türk, bölge ülkelerini, Myanmar'daki şiddetten kaçanlara uluslararası koruma sağlamaya ve destek olmaya davet etti.
Türk, kimsenin zorla Myanmar'a geri gönderilmemesi gerektiğini belirterek, Myanmarlıların yaşadıkları zorlukların uluslararası toplumun gündeminden düşmemesinin önemine işaret etti.
- Arakanlı Müslümanlara yönelik etnik temizlik
Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti.
Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı.
BM'ye göre, Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 900 bini geçti.
Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayınladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı.
BM ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.
- Myanmar'daki askeri darbe
Myanmar ordusu, 2020'deki genel seçimlerde hile yapıldığı iddialarının ortaya atılması ve ülkede siyasi gerilim yaşanmasının ardından 1 Şubat 2021'de yönetime el koymuştu.
Ordu, ülkenin fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii başta olmak üzere pek çok yetkili ile iktidar partisi yöneticisini gözaltına almış ve bir yıllığına olağanüstü hal ilan etmişti.
Myanmar ordusunun darbe karşıtı protestocu ve isyancı gruplara silahlı müdahalesi sonucu bugüne kadar 902'den fazla kişi hayatını kaybetti, binlerce gösterici gözaltına alındı.
Bu arada, Siyasi Tutuklulara Yardım Kuruluşuna göre, darbeden bu yana ülkede yaklaşık 1400 kişi hayatını kaybetti, 10 bin kişi gözaltına alındı.
Ülkede yer yer geniş katılımlı gösteriler yapılırken üst düzey hükümet yetkililerinin askeri mahkemede yargılanması da sürüyor.