Birlik zamanı

Yazarımız Mehmet Alkış ve Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Halil Çiçek'in çağrısıyla Türkiye'nin dört bir tarafından yüzlerce medrese hocası, alim ve kanaat önderleri Diyarbakır'da bir araya geldi. Bir bildiri yayınlayan alimler, küresel güçlerin fitnesine karşı İslam dünyasının birlik olmasını istedi.

ÖMER EVSEN / DİYARBAKIR

Yazarımız Mehmet Alkış ve Bingöl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Halil Çiçek'in çağrısıyla Türkiye'nin dört bir tarafından yüzlerce medrese hocaları, alimler ve kanaat önderleri Diyarbakır'da bir araya geldi.

Molla Hüseyin Elçi'nin ev sahipliğinde Suffe Medreseleri Kuran Kursu'nda yapılan toplantıda konuşan Yazarımız Mehmet Alkış, "Yaşadığımız aile, mahalle, belde, bölge, ülke ve dünyadan sorumluyuz.Çocuğumuzdan, eşimizden, akrabalarımızdan, komşularımızdan sorumlu olduğumuz kadar Türklerden, Kürtlerden, Araplardan, Suriye, Mısır ve diğer yerlerden gücümüzün yettiği oranda sorumluyuz" şeklinde konuştu.

Kibrin tasallutundan kurtulunmalıdır

"Müslümanlar Yeryüzünü imar etmekle görevlidir" diyen Alkış, "Bu görevini yerine getirmediği için başkalarının Dünyayı tahrip etmesinden de sorumludur. En büyük sorumluluk ise, peygamberlerin varisleri sıfatını ilim, ahlak ve ameliyle taşıması gereken alimlerindir.Bu sıfata sahip olanlar kendilerini aşmak, nefsin, malın, iktidarın, gurur ve kibrin tasallutundan kurtulmak zorundadırlar" dedi.

Suçu önce kendimizde arayalım

Tüm alimleri coğrafyamızda yaşanan sıkıntıların çözümü için sorumluluk almaya davet eden Alkış, "Dünyayı cehenneme çeviren dindışı beşeri zihnin tahakkümü; bütün toplumları ırkçılık belası ile birbiriyle çatışan düşmanlara ve Müslümanların vahşi zulümler altında inim inim inlemesine yol açtığına her gün yeniden şahit oluyoruz. Buna rağmen Allah'ın yardımına mazhar olmamızın sebebi nedir? Bunun suçunu kendimizde aramamız gerekir. Bizim bu yardımı hak edecek amellere ve ahlaka sahip olmamamızdan başka sebep görünmüyor. Müslümanlar; direnmeyi, zulme karşı durmayı, risk almayı, bedel ödemeyi unutup dünya nimetlerinin ve rahat fikrinin esiri oldular. Halbuki adaleti yeryüzüne hakim kılmak ancak ve ancak rahatından fedakarlık yapmakla, risk almakla ve bedel ödemekle mümkündür. Rahat koltuklarımızda oturarak bunu gerçekleştiremeyiz. Peygamberlerin ömür boyu zahmet, eziyet, tehlike ve tehdit altında yaşamalarını, örnek almak zorunda değil miyiz? Bunun başka yolu yoktur. Rahatımızı bozmadan mesafe almamız ve mükellefiyetimizi yerine getirmemiz mümkün değildir" diye konuştu.

Medreseler yeniden açılsın

Alimler toplantının sonunda ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride modern eğitim-öğretim sisteminin dünyada, İslam ülkelerinde ve Türkiye'de insani değerlerin tahribine yol açan, bencil, çıkarcı, istismarcı, ırkçı, şehvet düşkünü, uyuşturucu ve alkol müptelası bir neslin yetişmesine neden olduğu belirtildi. Bu sistemin din, tarih, kültür ve medeniyetine düşman; dindışı tahripkar uygarlığa hayran; özgüven yoksunu, aşağılık duygusuna düşmüş, değerlerinin ve imkanlarının farkında olmayan; derin bir ahlaki yozlaşmayla sarsılan bir toplumun oluşmasına yol açtığı vurgulandı. Bunun için ırkçı devlet ideolojisine bağlı tek tip vatandaş yetiştirmeyi hedefleyen Tevhidi Tedrisat Kanunun kaldırılması şart olduğu belirtilen bildiride,"Yaygın kanaatin aksine; kanunla değil, bir genelge ile kapatılan Medreselerin açılabilmesi için de bu haksız idari tasarrufa son verilmesi için Hükümeti göreve davet ediyoruz" denildi.

Bildiride toplumu yakından ilgilendiren bazı konularla ilgili hususlara da şöyle yer verildi:

Kangrenleşmiş bulunan Kürt Meselesi'nin çözülmesi için başlatılan ve destekliyoruz. Sürecin aksatılmadan yürütülmesi için tarafların her türlü tedbir ve fedakarlıktan kaçınmaması gerektiğine inanıyoruz.

Bölgemizi ve yaşadığımız ülkeyi yakından ilgilendiren Suriye sınırları içinde yaşayan Kürtlerle çatışan gruplar arasındaki çatışmalara bir an önce son verilmelidir. Bütün gurupları; aralarındaki anlaşmazlıklara son vererek, ülkesini tahrip eden ve halkını hunharca öldüren Zalim Baas Rejimin Diktatörlüğüne karşı ortak bir mücadele yürütmeye çağırıyoruz.

-Mısır'da yapılan darbeye karşı Müslümanların sürdürdüğü direnişi destekliyor başarıları için dua ediyoruz. Şehitlere rahmet, yaralılara şifa, mücadeleyi yürütenlere sabır ve azim diliyoruz. seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanına yapılan haksız uygulamaya karşı şiddete başvurmadan haklarını savunan, halkını öldüren katilleri, darbecileri, onları teşvik eden ve destekleyenleri lanetle kınıyoruz.

Küresel güçler Müslümanların topraklarını sömürmek üzere yaptıkları işgallere devam ediyorlar. Fitne planları ve tuzaklarla; Arapları, Türkleri ve Kürtleri parçalayarak birbirine düşman haline getirenler; Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Çeçenistan'da, Somali'de, Libya'da, Suriye'de, Kürdistan'da, Mısır'da ve daha birçok yerde kirli operasyonlara devam ediyorlar. Müslümanlara ihanet ederek zalimlerin yanında yer alan işbirlikçi zihniyeti, kişi, gurup ve yönetimlere karşı Müslümanları birlik ve dayanışma içinde hareket etmeye ve direnmeye davet ediyoruz.

Toplum kesimlerinin sorunlarını ve ilişkilerini çözmek için gündeme getirilen Yeni Anayasanın, diğer kesimlerin yanında, hakları gündeme alınmayan toplumun en yaygın kesimi Müslümanların sorunlarına da çözüm çabası içine girmesi zorunludur. Bu kesimin görmezden gelinmesi halinde toplumsal barışın sağlanması mümkün değildir.

Müslümanlar da hayatın bütün alanlarında karşılaştıkları sorunlara son verilmesini sağlamak için kendi haklarını tespit ederek gündeme taşımaları, karar mercilerine ve kamuoyuna iletmeleri ve bunun yoğun bir mücadele yürütmeyi ihmal etmemelidir.

Müslümanların Hakları çerçevesinde; eğitim-öğretim ve Din işlerinin finansmanı için yüzyıllardır hayırsever Müslümanlar tarafından oluşturulan ve amacı dışında kullanılmak üzere Devletin el koyduğu Müslüman Vakıflarla ilgili uygulamaya son verilmelidir. Bu sivil kuruluşlar amaçlarını gerçekleştirebilmek için gerçek sahiplerine teslim edilmelidir. Hükümeti ve meclisi bu konuya duyarlı davranmaya davet ediyoruz.