Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Fas Başbakanı Abdulilah Benkiran, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı yaptı.
Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili bir Arap gazetecinin sorusu üzerine Erdoğan, "Bu gelişmeler aslında Gezi Parkı, ağaç olayı değil. Bunlar sandıktan netice alamayanların... Bugün çok daha bu iş gevşemiş, yumuşamış durumdadır. Aklıselimin ortama hakim olduğu kaanatindeyim. Birkaç gün içerisinde bu tamamiyle normale dönecektir. Ülke genelinde başta İstanbul olmak üzere de böyle adeta her yer terörize edilmiş gibi hava da söz konusu değil. Birkaç gün içerisinde, dönene kadar herhalde bu iş bir çözüme kavuşmuş olacaktır" cevabını verdi.
Bir gazetecinin, "Siz ABD ziyareti sonrasında Suriye için, Rusya ve körfez ülkelerini kapsayacak tura çıkacağınızı söylemiştiniz. Bu ziyaretin programı netleşti mi? İkinci sorum da iç politikayla ilgili. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bir açıklaması oldu, 'demokrasi sadece seçim demek değildir, mesajı aldık' şeklindeydi bu açıklama. Siz de ısrarla vurgu yaptığınız, sandıkta netice alamayanların vardığı yöntemlerdir bu yöntemler dediniz. Bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Başbakan Erdoğan, "Ziyaretimle alakalı olarak inşallah bu ziyaretlerden sonra arkadaşlarımız şu anda planlama çalışmalarını yapıyorlar. Ve bu planlama çalışmalarından sonra bu adımları atacağız" karşılığını verdi.
"Demokrasi seçim midir, değil midir noktasında demokratik parlamenter sistemlerde parlamentonun yolunun seçimden, sandıktan geçtiğini" vurgulayan Erdoğan, sandığın olmadığı bir demokratik sistemin söz konusu olmayacağını ifade etti.
Demokrasideki tavrın halkın iradesinin tecellisi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Halkın iradesinin tecellisi nerededir? O da sandıktadır ve bu şekilde bir uygulama bütün demokratik sistemlerde gelişmiştir ve gelişmeye de devam etmektedir. Ben tabii Sayın Cumhurbaşkanımızın nasıl bir açıklama yaptığını bilmiyorum. Bu ifadenin önünde, arkasında ne var onu da bilmiyorum. Bilmediğim için sadece sizin sorunuza bu şekilde cevabımı vermiş bulunuyorum, evet yine sandıktan geçer diyorum" değerlendirmesini yaptı.
"Suriye'nin yıkımına giden süreç durur"
Başbakan Erdoğan, Suriye'ye ilişkin bir soru üzerine de şu anda Suriye'deki sürecin sıkıntılı bir şekilde devam ettiğini söyledi. Türkiye'nin 910 kilometre sınırıyla bu işin en önemli sıkıntısını yaşadığını dile getiren Erdoğan, 300 binin üzerinde şu anda sığınmacının Türkiye'de bulunduğunu, bunun yaklaşık 200 bininin sadece çadır kentlerde, 20 bininin konteyner kentlerde, 180 bin civarının da çeşitli sınır illerindeki konutlarda kirada yaşadığını bildirdi.
Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara karşı elinden gelen desteği verdiğini, vermeye de devam edeceğini ifade eden Erdoğan, Fas'ın, Marakeş Toplantısı'yla bu sürece önemli katkı vermiş ülkelerden bir tanesi olduğunu vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cenevre sürecine gelince ikinci Cenevre süreci diyebileceğimiz, Amerika ve Rusya'nın öncülüğündeki bu yeni süreç, temenni ederiz ki bütün ilgili ülkelerin de dayanışmasıyla birilkteliğiyle bu Suriye'deki gelişmelere olumlu katlkılar sağlar. Zaten burada muhalefetin iradesi eğer dışlanacak olursa başarılı bir ikinci Cenevre sürecinin olacağına da inanmıyorum. Burada muhalefetin düşüncesi, kanaati çok çok önemli. Şu anda orada da yaklaşık 122'ye çıkarılan Suriye koalisyonuyla ilgili süreç... Bu sürece farklı bir güç katmıştır, buna inanıyorum. Temenni ederim ki bu yeni gelişmeler de bu sürece farklı bir katkı sağlar ve böylece yeni Cenevre buluşması çok daha olumlu neticelenir ve artık buradaki ölüm ve Suriye'nin adeta yıkımına giden süreç durur. Çünkü artık rakamlar telaffuz edilemez hale geldi. 100 bine yakın insan Suriye'de şu ana kadar öldürülmüş vaziyette. Ve yaralıların sayısı zaten konuşulamıyor. Türkiye olarak biz hastanelerimizde tüm bu yaralılara elimizden gelen desteği veriyoruz. Çocuk, kadın demeden biliyorsunuz artık Esed burada çok ciddi bir soykırım ve katliam içerisindedir. Ve bunu havadan yaptığı taarruzlarla gerçekleştirmektedir. 250 civarında balistik füze kullanıldığının tespiti artık ortadadır. Böyle bir sürecin içerisinde herhalde dünyadaki yetkili uluslararası kurum, kuruluşlar da bu sürece müdahil olacaklardır diye buna inanıyorum. Ve bizler de bunu başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere bu sürece daha duyarlı davranmaya davet ediyoruz."
'Mesaj alınmıştır' derken içeriğinde ne var bunu bilemem
Erdoğan, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün açıklamalarını hatırlatması üzerine şunları söyledi:
"Tabii Sayın Cumhurbaşkanımız 'mesaj alınmıştır' derken içeriğinde ne var bunu ben bilemem. Ama ben de Fas'a hareket ederken buna benzer bakan arkadaşlarımdan birinin bir açıklaması vardı, 'mesaj alınmıştır' diye ben de basın mensuplarına sordum 'siz hangi mesajı aldıınız bana açıklarmısınız' diye sordum, fakat basın mensubu arkadaşlar, bana herhangi bir mesajı veremediler, herhangi bir mesajı açıklayamadılar. Doğrusu ben tabii şu anda eğer olay ağaç kesme olayı ise ki bu işin başlama süreci öyle. Bir defa burada 12 ağaçtan bahsediliyor, bunu sizin de bilmenizde fayda var. Hele hele Cezire'nin çok daha iyi bilmesinde fayda var. Çünkü yayın alanınız açısından geniş bir yayın alanına sahipsiniz, burada eğer doğru habercilik de yaparsanız çok çok isabetli olur ve 12 ağacının 10 tanesi sökülmüş, bir başka bölgeye dikilmiştir. Artık teknoloji buna müsait. Bu esnada 2 tanesinde böyle bir araçların 2 tane ağacı kesmesi sıkıntısı olmuştur. Fakat burada bir şeyi ben sizlerle özellikle ifade etmek isterim, bunu iyi bilmeniz lazım, İstanbul'da benim belediye başkanlığım var. Benim Belediye Başkanlığım döneminde İstanbul görmediği ağaçlandırma kampanyalarını benim dönemimde görmüştür. Gerek asfaltlarda otobanda orta refüjler gerek yan şevlerde, fidan değil dikkat edin 10 yaş üzeri, ithalatını da yapmak suretiyle ağaçlar diktik."
Bugün geniş gövde ağaçlarla İstanbul'un çok farklı noktada olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde ise sadece 2 milyarı fidan olmak üzere şu 10 yıl içinde geri kalan 800 milyon, 3 yaş ve üzeri olmak üzere biz Türkiye genelinde ağaçlandırma yaptık. Yani 2 milyar 800 milyon. Böyle bir şey yaptık" diye konuştu.
"Bunu aklıselim vatandaşım zaten görecek"
"Bu kadar hassasiyeti olan bir hükümetin, kalkıp da Taksim Meydanı'nda, oradaki bütün ağaçları sökmek gibi veya bütün ağaçları kesmek gibi bir derdi olabilir mi?" diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Olay farklı. Olayı oradan başlatıp farklı çekme gayreti içerisinde oldular ve bunu aklıselim vatandaşım zaten görecek. Ondan sonra da bunlara gerekli notunu verecektir. Bu işin içerisinde başta anamuhalfet partisi ve aşırı uçlar, marjinal gruplar var ve onlarla müşterek bir dayanışma içerisinde böyle bir adımı atıyorlar. Fakat bunu tabii halkımın, büyük ölçüde kahir ekseriyetle kabullenmesi mümkün değil."
Fas'ta 180 firmadan 200'ün üzerinde iş adamıyla bulunduklarını da ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu iş adamlarımız muhataplarıyla burada Faslı işadamlarıyla çok detay görüşmeler yaptılar. Temennim odur ki bine yakın yapılan bu iş görüşmelerinden çok çok faydalı nticeler elde edilecektir. Ama en kısa zamanda ben sevgili kardeşimden iadeyiziyaret bekliyorum. Bu iadeyiziyarette, bugün görüşülemeyen müteahhitler birliğiyle inşallah biz sizleri Türkiye'de ağırlarız ve bu yanlışı birlikte telafi ederiz.
Fas ve Cezayir arasında arabuluculuk
Başbakan Erdoğan, "Sahra sorununda Türkiye'nin Fas ile Cezayir arasında arabuluculuk yapıp yapamayacağının" sorulması üzerine ise şunları belirtti:
"Öncelikle tabii bir gerçeği söyleyeyim, Türkiye'nin Polisaryo Cephesi adlı örgütü tanımadığı hepinizin malumudur. Bu örgütü biz Türkiye olarak tanımıyoruz. Ama bunun yanında bu meseleye çözüm bulmak amacıyla BM Güvenlik Konseyi parametreleri çerçevesinde sürdürülen müzakere sürecini destekliyoruz. Yine bu noktada arabulucu olarak, Türkiye olarak Cezayir ile bizler Fas arasındaki sıkıntıyı giderme noktasında üzerimize düşen ne olursa bunu yaparız. Bunu en uygun zeminde görüşmek suretiyle de yardımcı olabilirsek 'bize ne mutlu' deriz. Çünkü kardeşler arasında bu tür sıkıntıların yaşanmasını istemiyoruz. Diplomatik ilişkiler hepsi var. Ama bakıyorsunuz orada bir kara sınırı meselesi var, bu aşılmıyor. Bunların da aşılmasını doğrusu süratle isteriz. Tememnim odur ki bunu da başarırız."