Birbirinden habersiz üç kahraman polis!

15 Temmuz gecesi İstanbul'da bir Başkomiser, Ağrı'da il Emniyet Müdürü ve Ankara'da da polisin şanlı direnişi olmasaydı ihanet ve casusluk şebekesi FETÖ darbe teşebbüsü ve iç savaş planları başarıya ulaşacaktı. Ancak birbirinden habersiz üç polisin uyanıklığı ülkemizi büyük bir felaketten kurtardı.

Erdal Şimşek

erdalşimşek.tr@gmail.com

15 Temmuz 2016, Türkiye tarihinin en karanlık en uzun fakat en şanlı gecelerinden biri olarak tarihteki yerini şimdiden aldı bile.

Fatullahist ihanet ve casusluk şebekesinin baş aktör olarak rol aldığı 15 Temmuz işgal teşebbüsünü bu millet Yeni Türkiye'nin kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatına uyup sokağa dökülerek akim bırakmıştır.

Darbeye karşı şanlı direniş kuşkusuz her şehirde ayrı bir destan yazmıştır. Ancak yaptığım araştırmada o gece darbeciler üç ili Strateji Merkezi seçerek darbeye teşebbüs etmiştir.

Bunlar, İstanbul, Ankara ve Ağrı'dır.

Ağrı ne alaka diyeceksiniz. Ağrı ili düşseydi, Iğdır ve Ardahan vilayetlerimiz otomatikman düşerdi. Böylece Ermenistan ve İran sınırlarımız Fetullahist ve PKK'lı terörist grupların eline geçerdi. Bu, sadece buz dağının görünen bir yüzü, esas önemli yüzü ise İran'ın Türkiye hududuna yakın vilayetlerindeki askeri hareketlilikti.

Ağrı'ya yeniden döneceğiz, Öncelikle İstanbul ve Ankara'nın şanlı direnişinin perde arkasını gözler önüne sermeye çalışacağız.

İSTANBUL'DA ZEKİ VE KAHRAMAN BİR BAŞKOMİSER

Yaptığımız araştırmalar sonucunda polis de tamamen tevafuken bu darbe girişiminden haberdar oluyor. İstanbul polisini alarma geçiren TEM Şube'de bir Başkomiser'dir.

Başkomiser de darbe teşebbüsünden tevafuken haberdar oluyor. Daha önce beraber çalıştığı ve halen Çengelköy polis karakolunda görevli olan bir komiser kendisini arayıp, "Abi, bir grup asker geldi silahlarımızı almak istiyorlar" diyor. Başkomiser de "Askerlerin taleplerine uymamalarını, bunun bir darbe teşebbüsü olduğunu ve mümkün olduğu kadar askeri gözaltına almalarını" isteyerek sabit hat telefonuna sarılarak sıralı amirlerinin tümüne olayı anlatır ve Askeri Darbeye teşebbüste bulunulduğunu söyler.

İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, kendisine bu bilgiyi aktaran baş komisere talimat verir: "Derhal bütün ilçelere fax geçin ve kesinlikle hiç kimse darbecilere teslim olmayacak son nefesimize son mermimize kadar direneceğiz" der ve telefonu kapatır.

TEM'deki baş komiser derhal o saatte büroda bulunan bütün polisleri çağırır durumu anlatır ve mesaileri bittiği için bürodan ayrılan tüm personeli göreve çağırmalarını söyler. Verdiği ikinci talimat ise, şubede bulunan tüm tüfek, otomatik silah ve çelik yeleklerin depodan çıkarılıp kullanılmasını emreder ve bu arada da İstanbul'un tüm ilçelerine Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan imzalı, "ölümüne direnin" yazılı talimatı geçilir.

Genç Başkomiser, bir yandan silah ve mühimmatların dağıtımı, bir yandan diğer bütün şubeleri harekete geçirme işi ile uğraşırken, diğer yandan da yanına beş altı sivil polis alarak Emniyet Müdürlüğünün nizamiyesinin bulunduğu Vatan Caddesi'ne adeta fırlar. Trafiği kestirir. Kapı karakolundaki resmi polisler bu hareketini şaşkınlıkla izler. Kamyon ve kamyonetleri yanlamasına yola yerleştirip şoförlerini indirir ve kontaklarını alır.

Ve O gece İstanbul TEM Şube'nin adını altın harflerle tarihe yazan baş komiser, etrafındaki şube polislerinden 7-8 tanesine şu talimatı verir: "Sokaklara dağılın, halkı uyandırın emniyet binasının etrafında toplayın" diyerek talimatı verir. Sivil giyimli polisler hemen emniyetin etrafındaki sokaklara caddelere dağılır halkı uyandırırlar. Halk, akın akın İstanbul Emniyet Müdürlüğü yerleşkesinin önüne gelir. Binanın dış güvenliği sağlanmıştır artık.

TEM Şube'deki (Muhtemelen Fetullahçılık soruşturmasını yürüten birimde çalışan) bir Baş komiserin uyanıklığı, İstanbul Emniyeti'ne tankların ulaşmasını engeller. Bu sırada henüz İstanbul sokaklarına tanklar inmemiştir.

HARP OKULU ÖĞRENCİLERİNİN HÜLLE FİRARLARI

Aynı saatlerde de Harp Okulları Öğrencilerinin de tamamının firarı verilmiştir. Hepsi sözde firar etmiştir. Sivil kıyafetlerle okulun duvarlarından atlarlar ve daha önce mühimmat, silah, askeri kamuflaj ve malzemelerin konduğu adreslere gidip kuşanırlar ve okuldaki komutanlarının verdikleri "kritik noktalara" göreve, yani işgale giderler. Ancak İstanbul Emniyetini ve ilçe emniyet binalarının hiç birini işgal edemezler. Halk Polis merkezlerinin ilçe emniyet müdürlüklerinin önünü etten duvarla örmüştür adeta.

TEM'deki Baş komiser, kadrosu ile Emniyet binasına gelemeyen ama Orduevinin önüne çekilen tanka çıkar ve tank komutanı ile içindeki Fetullahçı eski polis müdürünün adeta kulaklarından tutarak direk kendi şubesine götürürken, yolda iki hainin de cep telefonlarını ellerinden alır. Telefonlar incelenirken Whatsapp programında darbeci subayların grubunda harekat saniyesi saniyesine anlatılıyor. Birliklerin gönderileceği yerlerden direnişle karşılanan yerlere kadar canlı olarak takip edilebiliyor. Bu telefonlar derhal Emniyet Komuta Merkezine ulaştırılır ve darbeye karşı önleme çabaları daha etkili olur. Darbe tamamen kontrol altına alınınca, Fetullahçı terörist subayların telefonlarına ve içerisindeki yazılımlara ulaşıldığı diğer darbeci teröristlere söylenir. Ve artık odan sonra çöküş ve geriye dönüş hızlanır. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte, Casusluk ve İhanet şebekesi FETÖ'nün sokaklardaki son üniformalı teröristleri derdest edilip gözaltına alınır.

Ankara Emniyeti de, yaptığı destansı direnişle tarihe altın harflerle adını yazdırır. Emniyet binasına helikopter, tank ve F 16'larla yapılan bombalı saldırılara rağmen polis teslim olmaz, savaşır.

Ankara Emniyeti, Casusluk ve İhanet Şebekesi FETÖ'cü teröristler tarafından bombalanmadan aylar önce bazı gazeteci görünümlü neo paralel ajanları, Haşhaşi Ali Fuat Yılmazer ile "karı koca kadar yakın" olan, Zekeriya Öz'ün katına çıkan özel asansörün şifresini bilecek kadar Paralel örgütün kulu olan gazeteci görünümlü götür getir elemanları tarafından "Milli Damar" yapılanması var iddiası ile savcılığa suç duyurusunda bulunulup hedef tahtasına oturtulmuştu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının Yürüttüğü soruşturmada "Milli Damar" diye bir örgütlenme bulunmadığı sonucuna ulaşacakken, Ankara Emniyeti bu sefer eski polis Hanefi Avcı tarafından hedef tahtasına oturtuldu.

Hanefi Avcı'nın "Milli Damar örgütü üyesi" olduğunu öne süren polis müdürlerinin tümünün Fetullahçı darbe teşebbüsüne karşı sert bir şekilde direnen ve bu aşağılık girişimi akamete uğratmaları sadece bir tevafuk alabilir mi? İşte böylesi aslanların görev yaptığı Ankara Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü de darbe görünümlü işgali savuşturmuştu.

AĞRI'DA VE İRAN SINIRINDA TUHAF HAREKETLİLİK

Darbe teşebbüsünün yaşandığı saatlerde, Türkiye'nin bir ucunda ve ülkenin en yoksul ili olan Ağrı'da da olağanüstü hareketlilik vardı. Ağrı Emniyet Müdürlüğü, 17-25 Aralıktan sonra bu ile atanan Emniyet müdürü ve ekibi tarafından yapılan çalışmalardan dolayı kadrolar en üst seviyede FETÖ'cülerden temizlendi. İl, bir anda Türkiye'nin en güvenilir şehirlerinin başında yer aldı.

Yeni emniyet kadrosu, derhal kendi içlerindeki hainleri tasfiye ederek, Terörle Mücadele ve İstihbarat şubeleri emin ellere teslim edilerek çalışmalara başlanır. FETÖ'ye ilk ve en statejik darbe bu ilde vurulur. Daha Türkiye, FETÖ'nün adliye kanadı ile ilgilenmediği yıllarda, Ağrı emniyeti, ildeki Fetullahçı adli sistemi tuzla buz etmiş ve köküne kadar inmeyi başarmıştı. FETÖ'nün gardiyanlarına dahi operasyonlar yapılmış ve temizliğe başlanmıştı.

Diğer yandan da PKK çetelerine karşı ilk ağır ve öldürücü darbe yine bu ilde vurulmuştu. İlk ve stratejik operasyonlar Ağrı Emniyet tarafından başlatılmıştı. Örgütün siyaset, ekonomi ve silahlı unsurlarına karşı sert müdahaleler yapılmış şehir ve ilçe merkezleri PKK-KCK çetelerinden temizlenmişti.

Şehirde mükemmel bir Terörle Mücadele ve istihbarat ağı kuran Ağrı Emniyet Müdürü, daha Ankara'dan kendisine talimat gelmeden darbe teşebbüsüne karşı tedbirlerini alıyor.

Anlatılanlara göre Ağrı Emniyet Müdürü, "darbeye teşebbüs için askeri birliklerde hareketlilik başladı" ihbarını alır almaz en güvendiği bir yardımcısın ve 4 şube müdürünü alarak il emniyet binasına gelir. Emniyette bulunan ve paralel çete mensubu olduğundan kuşkulanan tüm polis ve polis şefleri ana karargahtan uzaklaştırılarak şehrin dış kesimlerine ve stratejik olmayan yerlerine görevli olarak gönderir. Gündüzde çalışan bütün personeli göreve çağırır ve 1071'de Sultan Alpaslan'ın Malazgirt Ovasında ordusuna yaptığı hitabın bir benzerini yapar:

"Arkadaşlar! Bu gece Allah bize şehid olmanın kapısını ardına kadar açmıştır. Bu gece biz bu garip guraba milletin polisi olarak ya şehid olacağız ya da darbecilere teslim olmayacağız. Şahadete talip olmayan arkadaşlarımız gidebilirler. Onlara kızmayacağım, gönül koymayacağım. Hakkım onlara helaldir. Ama burada kalanlar, son mermilerine, son nefeslerine kadar teslim olmayıp çatışacaklarına söz versinler!"

Gencecik polis memurundan en yüksek rütbeli müdüre kadar hepsi söz verir müdürlerine, "ya şehid olacağız ya da Ağrı'yı, devleti Fetullahçı hainlere teslim etmeyeceğiz!"

Depolardan tüfekler savunma silahları vs. çıkarılır. Herkes meşrebine uygun silahı alır. Birbirlerine sarılıp helalleşirler. Ve İl emniyet müdürünün verdiği görevlere giderler. Vali'yi güvenli bir şekilde evinden alıp makama getirirler. Şehirde halkı valilik ve diğer önemli kamu binalarının önünde toplanmaya çağırır Ağrı polisi.

Henüz Doğubeyazıt'taki stratejik tugaydan bir hareketlilik gözlemlenmemektedir lakin, ihanetin oradan başlayacağını tahmin etmektedirler. Gerekli tedbirleri alırlar. Tugaya giden yolları ve nizamiyesini polis tomaları belediyenin ve halkın iş makinaları ile tıkama emrini verir emniyet müdürü.

Bu sırada Tugay Komutanı Doğubayazıt Emniyet müdürünü brifing vermek için Tugaya çağırır. İlçe müdürü İl Emniyet Müdürünü arar ve durumu bildirir. İl Emniyet Müdürü kesinlikle çağrıya kulak asmamasını, kaymakamı ilçe emniyet binasına görevinin başına getirmesini talimatını verir. Doğubeyazıt polisi alarma geçer. Ağrı'dan da ilçeye takviye polis gücü gelir.

Bu sırada Tugay'dan 11 tank şehrin sokaklarına çıkmak ister. Ancak tugayın önü o kadar mükemmel kapatılmış ki, tanklar TOMA aracını dahi geçemez ve kilitli kalırlar.

PKK'DAN ŞOK TALİMAT: "ASKERE DOKUNMAYIN POLİSE SALDIRIN"

Emniyet Müdürü, hem Jandarma ve hem de diğer iki Tugay'ın etrafında gerekli tertibatı aldırır. Halkın polis merkezleri önünde etten duvar olmasını sağlar. Ve gece yarısı Doğubeyazıt Cumhuriyet Başsavcısına ulaşır. Tugay komutanı ve daha önce isimleri belirlenmiş kurmay heyetindeki subaylar için tutuklama kararı çıkartır. Sabaha karşı polis ve ilçede güvendiği jandarma birliği ile gidip darbeci generali derdest ederek savcılığa teslim eder.

Ağrı polisi o gece, PKK'nın telsiz muhaberesinde, Kandil'in şu şok talimatına şahit olur: Alandaki hevaller! Kesinlikle askere saldırmıyorsunuz. Sizin tek hedefiniz polistir!"

PKK'nın defalarca geçtiği bu telsiz talimatını sadece Ağrı polisi değil, yüzlerce kilometre ötedeki Şırnak polisi ve jandarması da duyar. Böylece FETÖ ihanetinin PKK ile koordineli hareket ettiği anlaşılır. Zaten Bu yüzden diğer iki tugaydaki subaylar Tugay Komutanlarının verdikleri darbe emrine uymaz evlerine giderler.

İRAN TARAFINDA HAREKETLİLİK

O akşam, sınırın İran tarafında da ciddi hareketlilik yaşanır. Ancak Ağrı emniyetinin hem doğubeyazıt hem de Gürbulak sınır bölgesinde aldığı tedbirler zafere ulaşınca İran'dan Türkiye'ye silahlı ordular geçemez.

Eğer o gün Ağrı Emniyet Müdürü uyanık davranmayıp gerekli tedbirleri önceden almazsa maazallah ağrı düşer ve İran, Ermenistan'dan binlerce silahlı teröristler, milisler, Pastarlar içeri girip bölgede isyan harekatı başlatacaklardı. İstanbul'da bir Baş komiserin ve Ağrı'da il emniyet müdürünün uyanıklığı ülkemizi hem işgalden hem de iç savaştan kurtulmasına sebep oldu.

Ve darbe teşebbüsünden bir gün önce yine Şırnak Emniyet İstihbaratı, Jandarmaya nokta operasyonu için gerekli bilgi koordinat ve adresleri verir. Polis istihbaratın aldığı bilgiye göre Şırnak'ın u2026. Köyü, u2026 Mezrasında PKK çetelerine ait bol miktarda silah ve mühimmat bulunmaktadır. Şırnak jandarması ise akşama doğru polise şu bilgiyi geçer: "bildirdiğiniz adreste yapılan aramada hiçbir bulguya rastlanmamıştır."

Darbeden üç veya dört gün sonra bu sefer Şırnak TEM, İstihbarat ve Özel Harekat polisinden oluşan bir kuvvetle malum adrese gidilir. Ve birçok silah ile 10 ton civarında bomba mühimmat, mermi vs ele geçirilir. Akabinde de Şırnak Jandarma komutanı tutuklanır. Çünkü verilen adrese operasyon yapmadığı ortaya çıkaru2026