Bırakın birbirini yesinler!

23 Haziran İstanbul seçimi öncesinde PKK cephesinde yaşanan Öcalan-Demirtaş kavgasını değerlendiren MHP’li Yaşar Yıldırım, “PKK’nın iç mücadelesi Türkiye’nin menfaatinedir” yorumunda bulundu.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

MİLLİYETÇİ Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, MİLAT’a gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Yeni parti kurulması iddialarından, Parlamenter Sistem’e dönüş çağrılarına, af ve süresiz nafaka konusunda yasal düzenlemeden onur yürüyüşlerine kadar gündemi meşgul eden konulara değinen Yıldırım, terörist başı Abdullah Öcalan’ın mektubu ve sonrasında HDP ile PKK arasında yaşanan liderlik kavgasının Türkiye yararına olacağını belirtti.

-23 Haziran İstanbul seçimi öncesinde terörist başı Abdullah Öcalan’ın mektubu birçok iddiayı beraberinde getirdi. Sizce yaşananları nasıl okumak lazım?

Ortada sokağa dökülmüş bir liderlik kavgası var. Karşımızda Silivri, Kandil, İmralı olarak Türkiye’ye karşı mücadele eden bir PKK mı isteriz yoksa Kandil ayrı havada, Silivri ayrı havada, İmralı ayrı havada olan bir PKK mı isteriz? Bu kavgadan rahatsız olan CHP ve yandaşlarıdır. Bizim bu kavgadan bir rahatsızlığımız yok. Siyasette anlaşamıyorlarsa bırakın anlaşamasınlar. PKK’nın içerisindeki mücadele Türkiye’nin menfaatinedir. Bunu teşvik etme, bundan memnun olma bir Türk Milliyetçisi’nin birinci görevidir. Bundan rahatsız olanlar, bunlarla iş birliği yapan, beraber siyaset yapanlar, beraber yol yürüyen, beraber sonuç almaya çalışan insanlar da PKK’nın ve HDP’nin içerisindeki görüş ayrığından ve kavgadan rahatsız olanlardır.

Yeni sistem tartışması

-Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin rafa kaldırılarak Parlamenter Sistemin yeniden getirilmesi talebini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyada hiçbir sistem bir senede oturmamıştır. Türkiye’de sistem değişikliğin sebebi 15 Temmuz olayının gerçekleşmesidir. Bu kripto hareket Türkiye’de Haçlı Seferleri’nin en sonuncusudur. 15 Temmuz’u yaşadıktan sonra Türkiye’de bir sistem değişikliği ihtiyacı görüldü. Bu bir güvenlik meselesidir. MHP’nin siyaseti de güvenlikçi siyasettir. Bizim için birinci mesele Türkiye’nin güvenliği ve geleceğidir. Sistem değişikliği ile amaç öncelikle Türkiye’nin geleceği ve güvenliğidir.

-31 Mart Yerel seçimlerinden hemen sonra sistem tartışmaları çıkması bir tesadüf mü?

16 Nisan Referandumu’ndan sonra Kılıçdaroğlu’nun verdiği bir beyanat vardır: “19 Büyükşehir’de HAYIR ailesi olarak öne çıktık. 31 Mart’ta bu 19 büyükşehir belediyesini alacağız. Tek adamlık rejimini yıkacağız. Parlamenter Sisteme yeniden döneceğiz” dedi. 31 Mart’ın ana stratejisi buydu. 31 Mart’ta İstanbul seçmenine, Ankara seçmenine; “Bu basit bir seçimdir, belediye meclisi seçiyoruz, yerel yönetici seçiyoruz” argümanlarıyla çıkıldı. Biz bunun bir yerel seçim olmadığını, bu yerel seçimde alınacak oylarla Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin sorgulanacağını anlattık. Sonuç itibariyle dediğimiz çıktı. Keşke dediğimiz çıkmasaydı. Daha seçimin ikinci günü sayın Kılıçdaroğlu, ‘Cumhurbaşkanı tarafsız olmalıdır.’ diyerek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni sorgulamaya başladı. Sistem henüz bir senesini doldurdu. Aksayan yönleri elbette var. Eksiği gediği varsa, ne yapılması gerekiyorsa ittifak olarak gerekeni yaparız ama bundan taviz vermeyiz. Muhalefet, aksayan yönlerini değiştirelim, revize edelim derdinde de değil. Onların derdi başka…

Yeni parti iddiaları

-Gündemdeki yeni parti kurulması iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz. Sizce Türkiye’nin yeni bir partiye ihtiyacı var mı?

Türkiye’de yüzlerce parti vardı. Ayrı parti kurulur ama bunun tutup tutmayacağını hep beraber görürüz. Partiyi kuracakları söylenenler Eski Cumhurbaşkanı, Eski Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan. Bu parti tutmaz. Bize göre öyle bir ihtiyaç yok. Sayın Abdullah Gül, AK Parti’nin kurucuları arasındadır. Başbakanlık yaptı, Dışişleri Bakanlığı yaptı. Sayın Erdoğan, “Kardeşim Abdullah Gül’ü aday gösteriyoruz” demiştir Cumhurbaşkanlığı için. CHP ise Sabih Kanadoğlu vasıtasıyla Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemeye çalışmıştır. 367 garabetini AK Parti ve MHP birlikte aşmıştır. Hal böyleyken Abdullah Gül’ün AK Parti’nin muhalifleriyle kol kola girip bunların ekmeğine yağ çalmasını çirkin bir siyaset olarak görürüz. Bize göre Gül’ün de Davutoğlu’nun da içinde olduğu bir siyasi oluşum tutmaz. Sonuç alamazlar. Ama AK Parti’ye, Cumhur İttifakı’na zarar verirler. Zaten maksatları da bu. Bu işin arkasında İngiltere var. Ali Babacan’ın kendi iş yerinde İngiliz Büyükelçisi ile görüştüğü aşikârdır. ‘Ekonomi kötü gidiyor, bu düzeltir.’ diyorlar. İyi güzel de ekonominin esas mimarı Ali Babacan ve ekibidir. Eğer başarısızlık varsa bunun müsebbibi de Ali Babacan ve ekibidir. Davutoğlu da konuşuyor. Stratejik Derinlik. Suriye… Sonuç; hüsran. Şimdi konuşmaya hakkı yok. Parti kuracağım diyor. Bunlar bir şey yapamazlar.

Af konusu komisyonda

-MHP’nin af ve süresiz nafaka konusunda yasal düzenleme talebi olacak mı?

Af konusunda şu anda Adalet Bakanlığı’nın benzer bir çalışması var. Adalet Bakanlığı bizlere bununla ilgili bir çalışmasını gönderdi. Şu anda bizim teklifimiz Komisyon’da bekliyor. Önümüzdeki günlerde bakacağız. Bizim teklifimiz af değil daha çok ceza indirimidir. Süresiz nafaka konusunda ise sayın Sefer Aycan’ın çalışmaları devam ediyor. Şu an için kanuni düzenleme mümkün görünmüyor. Bu konular Eylül ayından itibaren parlamentonun açılmasıyla yoğun bir çalışmaya girer.

Hem domuz eti ye hem Müslümandan oy ve destek iste!

MHP Genel Başkanı Yardımcısı Yaşar Yıldırım, CHP’li Belediyelerin LGBT hareketine destek veren mesaj ve eylemlerini ve “Her Şey

Cinsi sapkınlığı ve benzeri davranış biçimlerini (LGBT) meşru göstermeye, güzel göstermeye, cazip göstermeye kalkarsanız bu, toplumun batışına doğru gider. Böyle bir hareketin tasvip edilmesi, desteklenmesi, bu toplumun çökmesine destek vermektir. Burada cinsi sapkınlık vardır. Bu bir hastalıktır. Bize göre tedavisi gerekir. Efendim falanca toplum bunu meşru görüyormuş, falanca buna çok iyi bakıyormuş, o bizi ilgilendirmez. Bunları meşru görmek mümkün değil. CHP popülist bir siyaset uyguladığı için bunları meşru görür, destekler, kucaklar, yapar. İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun attığı tweet’ler ortada. Kocasıyla birlikte yediği domuz eti ortada. Hem domuz etini yer hem de Müslümanın oyunu bu tarafa almaya çalışır. Muhafazakâr, milliyetçi kesimin bu tezgâha düşmemesi lazım.

FETÖ mesajı sloganları oldu

Haçlılar, son hamlelerini FETÖ ile yaptılar ama püskürttük. Fakat bu durum siyasetin belirli safında devam ediyor. İstanbul’daki meşhur slogan ‘Her şey çok güzel olacak’ şeklindeydi. Benim tespitime göre iki yıl önce FETÖ’nün, hapisteki üyelerine, onların ailelerine gönderdiği mesajdır. Hapis yatan FETÖ mensuplarına moral bulmaları için bunları söylemişlerdi. Bu slogan CHP tarafından İstanbul seçiminde kullanılmıştır. Bu FETÖ’ye, Pensilvanya’ya, Haçlılara cesaret vermiştir. Bizim çok uyanık olmamız gerekiyor.

50 yıldır Türkiye’den parayı topladılar, en zeki insanlarımızı buldular adınI ‘Hizmet’ koydular. Masumane hizmet eden bir hareket gibi gösterip bir gecede gelip elimizden ülkeyi, devleti almaya çalıştılar.

CHP girdiği yeri kurutur

“CHP girdiği yeri kurutur. Bulunduğu yerde ot bitmez. CHP’nin geleneği rakı masasında siyaset yapmaktır. Huylu huyundan vazgeçmez. CHP kökleştikçe, netice aldıkça kendi kafasındaki seküler bir hayatı dayatacaktır. Birçok CHP mensubu, otobüslerde, metrobüslerde, tramvaylarda, metrolarda ve tweet’lerinde 28 Şubat sürecini hatırlatan baskıcı zihniyetlerini dışa vurmaya başladılar. Bu fikirler ölmedi. Fırsat kolluyorlar. Çok dikkatli olmak gerekiyor.”

CHP verdiği Sözü tutmadı

“CHP’nin Genel Başkanı hiç işçi çıkarmayacaklarını söylemişti ama Adana’da yüzlerce işçiyi Adana Büyükşehir Belediye Başkanı sokağa attı. Bolu’da da birçok işçi sokağa atıldı. Antalya’da öyle. İstanbul’da da başladı başlayacak. Seçim şartlarında seçmeni ikna etmek için her türlü yalan söyleniyor. Kılıçdaroğlu’nun yalanı bitmez. Önce DİSK geliyor, memura da KESK geliyor. İmamoğlu’nun 17 günlük sürecinde KESK 20 bin memura ‘KESK’e geçeceksiniz’ diye mail attı. Kafalarına uymayanların hepsini sokağa atmaya başladılar. ‘Bankamatik memuru, sonradan işe alınmış’ iddialarının aslı astarı yoktur.”