ÖZLEM DOĞAN
Osmanlı Devleti'nin çöküşe geçtiği yıllarda birçok cephede savaşan askerlerin yorgunluğu ve toprak kayıpları, devleti ve dolayısıyla halkı güçsüz durumda bırakmıştı. Otuz üç yıllık saltanatı boyunca kendi deyimiyle 'Ali'nin takkesini Veli'ye, Veli'nin takkesini Ali'ye giydiren' ve devletin mutlak yıkımını otuz üç yıl ertelemeyi başaran siyasi deha Sultan Abdülhamid, 1909'da ittihatçılar tarafından tahttan indirilmişti. Yaklaşık 90 bin askerin tek bir kurşun bile atmadan Sarıkamış'ta donarak ölmesi Osmanlı ordusuna ağır bir darbe vurmuş, Enver Paşa bu büyük ve stratejik hatayı basına uyguladığı sansürle halktan gizlemeyi başarmıştı. Fakat devleti ele geçiren beceriksiz İttihat ve Terakki mensupları, Osmanlı'yı Alman güdümünde Çanakkale Savaşı'na soktular. Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın 1 Ağustos 1914'te Rusya'ya savaş ilan etti. Hemen ardından Osmanlı, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzaladı. Oysa hem halk, hem de devletin imkanları bu savaşı kaldıracak durumda değildi. Başarısızlıkla sonuçlanan Balkan Harbi, Trablusgarp Savaşı ve diğer cephelerdeki ağır kayıpların halk üzerindeki onarılamaz yansıması, kimsesizlik, fakirlik ve sefalet olarak kendini göstermişti. Babasız çocuklar, kocasız kadınlar, tüm erkek evlatlarını savaşta kaybeden yaşlı analar Osmanlı Devleti'nin kanıksadığı bir gerçekti. Bununla birlikte geriye kalan ve ülkenin istikbali olacak olan yeni nesillerde Çanakkale Savaşı'nda en büyük kayıplarımız olarak tarihe geçecekti.
Mucizenin adı: Nusret Mayın Gemisi
Balkan Savaşı'ndan sonra Çanakkale Boğazı Mayın Grup Komutanlığı'na ve Kılavuzluğa atanan Hafız Nazmi Bey ve Nusrat Mayın Gemisi Komutanı Tophaneli Hakkı ile diğer mürettebat, Çanakkale Deniz Savaşı'nın kaderini belirleyecek büyük bir başarıya imza attılar. Bu görevden iki gün önce kalp krizi geçiren Tophaneli Hakkı Bey, tüm ikazlara rağmen bu göreve katılma kararı aldı. 18 Mart 1915'de, Çanakkale Deniz Harbinde düşman gemilerinden, İngiliz donanmasına ait Irresısttble Ve Ocean gemileriyle, Fransız donanmasına ait Bouvet zırhlı gemilerinin boğazın karanlık sularına gömülmesini sağlayan mayınları döşedi. Dahice yerleştirilen mayınlar 3 Eylül 1914'te Çanakkale'ye getirildi. Mayınların boğazı kesecek şekilde değil de kıyıya paralel olarak Karanlık Limanına dökülmesi fikri, ustaca düşünülmüş ve planlanmıştı. Çünkü düşman zırhlıları boğaza grup halinde giriyor ve görevini tamamlayan grup ikmal yapmak için geriye dönerken arkadaki grupların yollarını kesmemek için boğazın en geniş yerlerinden biri olan Karanlık Liman'da manevra yapıyordu. İşte mayınlar da bu manevra sahasına kıyıya paralel ancak manevra hattına dik olarak yerleştirilecekti. Fakat bu işin sonu her ne kadar büyük bir zaferi getirebilecek olsa da bir o kadar zordu. Bu ölümcül ve zorlu göreve talip olanlar, en ufak bir hatada bedelini hem canlarıyla ödeyeceklerini, hem de savaşın seyrinin Osmanlı aleyhine döneceğini çok iyi biliyorlardı.
Karanlık sularda aydınlık bir umut
7 Mart'ı 8'e bağlayan gece yarısı Nusret demir alarak Çanakkale'den uzaklaştı. Bütün ışıklarını söndürüp kıvılcım atmasın diye ocaklarını bastırarak, daha önce döşenen mayın hatlarından geçiyor ve Karanlık Liman'a giriyordu. Deniz sakin, hava simsiyah, zifiri karanlıktı. Uzaklarda dolaşan düşman devriye gemileri pırıl pırıl yanan projektörleri ile suyun yüzünü aydınlatıyordu. Anadolu yakasındaki Akyarlara, yeni mayın hattını hazırlanacağı noktalara birere birer sessizce ellerinde kalan son 26 eski tip mayını suya bıraktılar. Suya düşen her mayın belli bir sıra halinde kendisini asılı tutacak ağırlığın gerdiği teller üzerinde yer almaya başladılar. Birkaç dakika sonra tüm mayınlar belirlenen rota doğrultusunda yerlerini buldu. Şimdi en az mayınlar dökülüşü kadar tehlikeli olan geri dönüş yolculuğu başlamıştı. Daha önceki dökülen mayınlar ve düşman devriye gemileri Nusret'in yolu üzerinde kol geziyordu. Geri dönerken büyük tehlikeler atlatan Nusrat Mayın gemisi, görevini büyük bir başarıyla tamamladı. Nazmi Bey büyük bir sevinçle kader arkadaşını tebrik etmek istedi. Ancak iki gün önce de kalp krizi geçiren Hakkı Bey Nusrat'ın yakalanma korkusu ile bir kez daha kalp krizi geçirerek vefat etmişti. Bu başarılı operasyondan on gün sonra saldırıya geçen düşman donanmaları mayınların varlığından habersiz ilerlemeye başladılar. Büyük patlamalarla neye uğradığını şaşıran düşman gemileri, mürettebatıyla birlikte sulara gömülüyordu. Önce Bouve 639 kişilik mürettebatı ile denizin derinliklerine gömüldü. Ardından Bouve'in battığı yerin yakınında manevra yapmakta olan Inflexible bir mayına çarpıştığını rapor etti ve çok tehlikeli bir şekilde yan yatmaya başladı ve üç dakika sonrada Irrestible'nda yana yatmakta olduğu bildirdi ve Çanakkale'nin derin sularına gömüldü. Nusrat, adeta tarihin akışını değiştirmiş ve Çanakkale Deniz Zaferi'ne adını altın harflerle yazdırmıştı. Nusrat Mayın Gemisi'nin fedakar mürettebatının imza attığı bu büyük zaferi, karada da Osmanlı askerleri gerçekleştirecekti.
Yarın: Kara muharebeleriu2026