Myanmar ordusunun silahlı militanlarla mücadeleyi öne sürerek Arakan'da sivillere yönelik bir aydır düzenlediği saldırılardan şu ana kadar 430 bini aşkın Arakanlı Müslüman Bangladeş'e geçerek kaçmayı başarırken, en az 3 binin katliamlara kurban gittiği tahmin ediliyor, on binlerin kaçış mücadelesi ise sürüyor.
Arakan'da 25 Ağustos'ta Müslüman nüfusun yoğunlukla olduğu Maungdaw kentinde polis ve sınır karakollarına eş zamanlı saldırılar düzenlendi. Saldırılarda 96 kişinin yaşamını yitirdiği açıklandı.
Myanmar ordusu, karakol saldırılarını bahane ederek Müslüman azınlığın yaşadığı yerleri yakıp yıkmaya ve sivillere yönelik katliama başladı.
Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Dr. Anita Schug, 28 Ağustos'ta AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Arakan'da son 3 günde ordu mensuplarının yaptığı saldırılarda 2 ila 3 bin Müslüman katledildi, 100 binden fazla Müslüman yerinden edildi." ifadesini kullandı.
Canlarını kurtarmak için Bangladeş'e doğru göç yoluna düşen Arakanlı Müslümanlar, dağlık bölgeler, Naf Nehri ya da deniz üzerinden zorlu ve tehlikeli yolculuk yaparak bu ülkeye geçmeye çalışıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Fillipo Grandi, dün, Myanmar'daki şiddetten kaçarak Bangladeş'e geçmeyi başaranların sayısının 430 binden fazla olduğunu ifade etti.
UNICEF de Bangladeş'e sığınanlar arasında 250 binden fazla çocuktan bin 822'sinin ebeveyninin bulunmadığına dikkati çekti.
On binlerce Arakanlı Müslüman da hala Bangladeş sınırını geçmeye çalışıyor.
Köyler ateşe veriliyor
Ordu ve Budist milliyetçiler, Arakanlı Müslümanlara ait köyleri ateşe veriyor. Ateşe verilen köyler sık sık sosyal medya üzerinden yayımlanan görüntülere yansıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) son yayımladığı uydu görüntülerine göre, bugüne kadar Arakan'daki 214 Müslüman köyünün tamamına yakını yakıldı.
Uluslararası insan hakları kuruluşlarının tanık ifadeleri, saha videoları ve uydu görüntülerine dayandırdıkları tespitlerinde bu köylerin Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler tarafından kundaklandığı gözler önüne seriliyor.
Arakan eyaletinde Müslümanlara yönelik katliamlara sessiz kalan ve bunun için uluslararası toplumun tepkisini çeken Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii, 19 Eylül'de yaptığı açıklamada 5 Eylül'den bu yana Arakan'da operasyon düzenlenmediğini iddia etti.
Uluslarası Af Örgütünün 22 Eylül'de yaptığı açıklamada ise ordu ve Budist milliyetçilerin hedeflerinden biri olan Maungdaw kentinin Hpar Wat Chaung köyü yakınlarında 21 Eylül'de çekilen bir videoda ağaçlar arasındaki bir yerleşim alanından yükselen koyu dumanlar görüldüğü kaydedildi.
Af Örgütü, cuma günü öğleden sonra da başka bir köyün ateşe verildiğine dair görüntüleri yayımladı.
Myanmar hükümeti sınıra mayın döşüyor
Bangladeş Dışişleri Bakanlığında üst düzey yetkili Shahidul Haque, 6 Eylül'de yaptığı açıklamada, Myanmarlı güvenlik güçlerinin Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların Myanmar'a geri dönmesini engellemek için iki ülke arasındaki sınır bölgesine mayın döşediğini söyledi.
Ardından Uluslararası Af Örgütü de sınıra mayın döşendiğine dair delil niteliğindeki fotoğrafları ve bazı bulguları kamuoyuyla paylaştı.
Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde mayına basan Arakanlı Müslümanların görüntüleri yayımlanırken Bangladeşli sağlık yetkilileri, son zamanlarda çok sayıda sivilin mayına basarak yaralandığını ve tedavi altına aldığını kaydetti.
Uluslararası Myanmar Bağımsız Araştırma Misyonu Başkanı Marzuki Darusman, 19 Eylül'de Myanmar hükümetinin, ordu ve Budist milliyetçilerin saldırılarından kaçarak Bangladeş'e geçen Arakanlı Müslümanların geri dönmesini engellemek için sınır bölgesine mayın döşediğini açıkladı.
Mayına basan birçok Arakanlı Müslüman da yaşamını yitirdi.
Saldırılarda binlerce kişi yaşamını yitirdi
Bangladeş Dışişleri Bakanı Hasan Mahmud Ali, 10 Eylül'de, Myanmar'ın Arakan eyaletinde en az 3 bin Arakanlı Müslüman'ın öldürüldüğünü açıkladı.
Myanmar yönetiminin bölgeye giriş çıkışlara izin vermemesi nedeniyle ölen sivillerin sayısı tam olarak tespit edilemiyor.
Türkiye ilk günden bu yana Arakanlı Müslümanların yanında
Arakanlı Müslümanların yaşadığı dramı dünyaya duyurmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere üst düzey Türk yetkililer, birçok ülke lideri, bakan ve uluslararası örgütlerin temsilcileriyle şiddetin başladığı 25 Ağustos'tan bu yana çok sayıda telefon görüşmesi yaptı.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dahil birçok uluslararası toplantıda Arakan meselesinin ele alınmasına öncülük etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 Eylül'de Arakan'daki katliam ve insani drama ilişkin Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii ile telefonda görüştü.
Erdoğan, görüşmede Arakan Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlallerindeki artışın başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm dünyada derin endişeye yol açtığını vurguladı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet, 7 Eylül'de Bangladeş'i ziyaret etti. Çavuşoğlu, bu ülkede birçok temasta bulundu.
İlk günden bu yana Arakanlı Müslümanların yanında olan Türkiye'deki TDV, İHH, Kızılay, AFAD, TİKA gibi yardım kuruluşları, Bangladeş'e geçen Arakanlı Müslümanlara el uzatmaya devam ediyor.
Etnik temizlik ve soykırım tepkisi
Arakan'da son bir aydır yaşananlara tepki gösteren uluslararası toplum, saldırıları "etnik temizlik" ve "soykırım" olarak da nitelendirdi ancak Myanmar'a yönelik sonuç alıcı yaptırımlar hala ortaya konulamadı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Raad El Hüseyin, yaptığı açıklamada, Myanmar hükümetinin Arakanlı Müslümanlara "açıkça orantısız güç" kullandığını vurgulayarak, "Durum, etnik temizliğe ilişkin bir ders kitabı örneği gibi görünüyor." diye konuştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da BM Genel Kurulu toplantıları için bulunduğu New York'ta Fransız TMC televizyon kanalına verdiği demeçte, Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırıları "devam eden soykırım" olarak tanımladı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BBC'ye yaptığı açıklamada, Suu Çii'nin Arakanlı Müslümanlar konusunda bir an önce harekete geçmezse yaşanacak trajedinin tüm yönleriyle korkunç olacağını söyledi.