TÜGVA'nın "Genç Yönetici Okulu" açılış programı, vakfın genel merkezinde gerçekleştirildi. Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından konuşan Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, programın buradan yetişecek yöneticiler için bir imkan olmasını diledi.
Kamuoyunun yakından tanıdığı öncü isimlerin gençlerle bir araya geleceğini ve onlara kendi tecrübelerini aktaracağını belirten Erdoğan, gençlerin bu şekilde gelecekte önlerine çıkacakları imtihanlara şimdiden hazırlıklı hale geleceklerini bildirdi.
TÜGVA olarak, Avrupa, Amerika veya Türkiye'deki başka vakıflar ve iş dünyası kuruluşlarının yaptığı programlardan ne gibi bir farklarının olacağını düşünmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, "Yönetici arkadaşlarımız, genç olsunlar, yaşlı olsunlar, acaba geldikleri makamlarda, pozisyonlarda başka yöneticilere nazaran yöneticiliklerini bir ceberut tavır takınarak mı kibir ile özgüven projekte etmeye çalışarak mı gerçekleştiriyorlar veyahut da hard power, soft power meselesi var ya 'yumuşak güç' denilen, yumuşak güç ile mi bunu başarıyorlar veya kibirli, burnundan kıl aldırmayan, insanları sağa sola lüzumsuz yere koşturarak, zorlayarak onları yönlendirmeye çalışan birisi mi? Hangi profili acaba gerçekleştirmeye çalışıyoruz?" diye konuştu.
TÜGVA'nın liderlik veya yöneticilik yapacak kişilerle ilgili vizyonunun nasıl olduğunun da konuşulması gerektiğine değinen Erdoğan, yöneticilik ve liderliğin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğünü aktardı.
Bilal Erdoğan, "Benim düşünceme göre veya öğrenebildiğim kadarıyla liderlik, değişimi yönetme sanatı, yöneticilik de belirli bir süreci sıkıntı yaratmadan, verimli bir şekilde yürütme sanatı. Yani bir liderin aynı zamanda iyi bir yönetici olması gerekebilir ama her yönetici lider olamaz." ifadelerini kullandı.
"Hedefimiz Batı'nın dayattığı iş dünyası anlayışı değil"Genç Yönetici Okulu'nun da bir liderlik okulu olarak tasavvur edilmediğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı genç arkadaşlarımızın belirli mevkilere geldikleri zaman bunları hazmedemediklerini görüyoruz. Bakıyorsunuz, bir mevkide üç ay, beş ay, altı ay durduktan sonra, hemen üzerindeki yöneticisini beğenmeme eğilimi, 'Bunun benden ne fazlası var ki benim üzerimde' düşüncesi hakim olmaya başlıyor. Ondan sonra elinden geleni, o yöneticinin altını oymak, yerine geçmek için seferber etmeye başlıyor. Bu aslında nedir baktığınız zaman? Bu bir çiğliktir. Bu, aslında bir nebze kifayetsiz muhterislik örneği olarak değerlendirilebilir. Bu bizim hayalimizdeki iş dünyasında, çalışan gençlikte, yöneticilik makamlarında olmasını öngördüğümüz profil mi yoksa şu andaki kapitalist paradigmanın egemen olduğu iş dünyasındaki vahşetin bir yansıması mı? 'Gerçekten kimin ayağına basarsan bas, önemli olan ne kadar yükselebildiğin, ne kadar kazanabildiğin.' Şu anda Batı'nın bize dayattığı iş dünyasının anlayışı bu. Ama bizim hedeflediğimiz bu değil."
"Liyakatli olanlar bir yerlere gelecek"Bilal Erdoğan, TÜGVA'nın bu yüzden farklı bir misyonu kuşandığına işaret etti. Dünyaya yeni bir model üretmenin azminde bir nesil ve camia olduklarını vurgulayan Erdoğan, koca bir medeniyetin inşasının önemli olduğuna inandıklarını dile getirdi.
Bu medeniyeti inşa edebilmenin, düşüncelerin fiiliyata geçmesiyle mümkün olacağının altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hoca efendiler camilerde vaaz ediyor veyahut da kanaat önderleri kürsülerde insanlara laf anlatıyor, 'Haram yemeyin, yetim hakkı yemeyin, hırsızlık yapmayın.' Ama bakıyoruz, insanlar başka bir mümin kardeşinin hakkını, hukukunu gözetmekte bu hassasiyeti koruyamıyor. Bunun normal hayatın bir parçası olduğunu düşünmeye başladığımız zaman kapitalist paradigmanın esiri olmuş oluyorsunuz. Peki Kapitalist paradigma nedir? 'Ya işte herkes yapıyor. Kimse torpil olmadan bir yerlere gelemiyor ben mi geleceğim? O zaman benim de bir torpil peşinde koşmam lazım.' Peki doğru olan bu mu? Değil. Değilse yapma. Ama yok, 'Ben de o sistemin parçasıyım ben ne yapabilirim ki?' Biz TÜGVA olarak şunu eğer yerleştirebiliyorsak, doğru olmadığına inandığın bir şey varsa onun parçası olmamalısın. Onu düzeltmek için sen tek başına en azından kendi gayretini ortaya koymalısın. Hem iş dünyasında hem bütün kurum ve kuruluşlarımızda, vakıflarımız, derneklerimiz, hepsi... Yaptığımız işlerde insan seçerken, insanları yükseltirken, insanları bir yerlere getirirken en gayretli olanı, en liyakatli olanı bir yerlere getirme pratiğini yerleştirebilirsek, o zaman işte insanlara da bunu gösterebileceğiz. Diyeceğiz ki 'Bak benim kurumumda en gayretli olanı bu pozisyona getiriyorum, en çok liyakati olanı bu işi en iyi yapanı buraya getiriyorum.' Eğer bunu yerleştirebilirsek o zaman 'Torpili olmayan bir yere gelemiyor ki' anlayışını da yıkmaya başlamış oluruz."
Genç Yönetici OkuluGenç Yönetici Okulu süresince, yönetici adayları stratejik planlama süreci hakkında bilgi ve deneyim kazanacak, liderlik kavramına farklı açılardan bakma fırsatı yakalayacak, yöneticilik yetkinlik ve becerilerini kazanma yolunda adım atacak.
Her hafta cumartesi günleri yapılacak ve 9 hafta sürecek derslere yüzde 70 devam sağlayan katılımcılara, İbn Haldun Üniversitesi işbirliğiyle sertifika verilecek.
Program kapsamında genç yönetici adaylarına "Başarılı yönetimin formülü", "Girişimcilik", "İnovasyonda yolculuk", "Dijital çağda markalaşma", "İletişim ve çatışma yönetimi", "Türkiye'de uluslararası yatırım stratejileri", "Küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisi" gibi alanlarda dersler verilecek.