Suriye Sivil Savunması (Beyaz Baretliler) Başkanı Raid Salih, Beşşar Esed rejimi, İran destekli yabancı terörist gruplar ve Rusya'nın İdlib'e saldırılarını ile ateşkes ihlallerini değerlendirdi.
Esed rejimi ve destekçilerinin İdlib'deki yerleşimlere saldırılarının sürdüğünü dile getiren Salih, "Öyle görünüyor ki İdlib'deki ateşkes çökmüş durumda. Ateşkes nispeten iyiydi. Göç edenler evlerine geri dönebilecekti ancak rejim ve Rusya, eskiden olduğu gibi ateşkese yine uymadı." ifadesini kullandı.
Salih, saldırılarda çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiğini vurgulayarak, "Rejim, İdlib'i boşaltarak ele geçirmeye çalışıyor. İdlib'de uçakların yağdırdığı bombalarla ölenlerin sesini kimse duymuyor." diye konuştu.
Rejim ve destekçilerinin İdlib'in güneyindeki Maarratünnuman ilçesi ve kırsalından 350 bin sivili göç ettirdiğine dikkati çeken Salih, şöyle devam etti:
"Bugün Maarratünnuman ilçesi ve kırsalından bahsediyoruz. Daha öncesinde de Han Şeyhun, Kuzey Hama kırsalı ve diğer bölgelerin sakinleri de aynı şekilde saldırılar yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. İdlib'de Nisan 2019'dan bu yana 1 milyondan fazla sivil evini terk etti."
İnsani yardım çağrısıSalih, rejim ve destekçilerinin saldırılarının sürmesi halinde İdlib'de insani bir felaketin kaçınılmaz olduğunun altını çizerek, "Bölge halkı umudunu kaybetmiş durumda. Artık aileler eve dönme hayali bile kuramıyor. İnsani yardımlar azaldı. Bölgede hiç kimse gelecekte ne olacağını bilmiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bölgedeki insani yardım faaliyetlerini sürdüren kurumların halkın ihtiyacını karşılamakta güçlük çektiğini belirten Salih, bölgeye göç eden yüz binlerce sivilin acil insani yardıma ihtiyacı bulunduğunu kaydetti.
"Rusya ve rejimin işlediği suçların ilk tanığı biziz"Salih, Suriye'de gönüllü çalışanların hedef alınmasına ilişkin, "Suriye'de gönüllü çalışanların korunması için mekanizma yok. Dünyanın her yerinde ambulansların hedef alınmaması için bir yöntem var ancak biz vurulmamaları için dağları eşerek altına hastaneler inşa ediyoruz, ambulansları kamufle ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Sivil Savunma ekiplerinin görevinin sadece insanları kurtarmak olmadığına dikkati çeken Salih, "Sadece saldırılarla hedef alınmıyoruz, medya da bizi hedef alıyor. Rusya ve rejimin işlediği suçların ilk tanığı biziz. Dolayısıyla Rusya, bizim güvenilirliğimizi hedef alıyor." diye konuştu.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılarSuriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 gerginliği azaltma bölgesi oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi.
Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti. Rusya'nın, Türkiye'yle 17 Eylül 2018'de vardığı Soçi mutabakatından bir süre sonra da saldırılar devam etti.
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ni hedef alan Rusya, rejim ve İran destekli teröristler, yalnızca 2019 başından bu yana Türkiye sınırı yakınlarına en az 1 milyon 300 bin sivilin göç etmesine sebep oldu. Bombardımanlarda bin 600'den fazla sivil can verdi.