Beni ''Üst Akıl'' mahk\u00fbm etti

Halen Silivri Cezaevi''nde yatan yazarımız Yakup Köse, bilindiği gibi STV ve Zaman gazetesi yöneticilerinin ifadeye çağrıldığı günlerde gözaltına alınarak hapse konuldu. Silivri''de görüştüğümüz Yakup Köse, "15 Aralık''ta gözaltına alınmam çok manidar. Belediye otobüsünde yakalanıp hapse atılmamın bir ''Üst Akıl'' tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyorum" diyor.

Özlem DOĞAN

Yakup Köse. İki kız çocuğu babası bir gazeteci. Cumhuriyet'te, Sözcü'de veya Zaman'da yazmaması onun gazeteciliğinden hiçbir şey eksiltmez. Ama nedense onun mahkumiyeti, Mustafa Balbay veya Hidayet Karaca kadar medyalarda konu edilmedi. Milat Gazetesi yazarı Yakup Köse, 28 Şubat mağdurlarından yalnızca biri. Henüz 14 yaşındayken Antalya'da katıldığı Çeçenistan'a destek eyleminde gözaltına alındı ve tutuklanarak cezaevine kondu. Çocukluğunun ve gençliğinin en güzel dokuz yılını demir parmaklıklar ardında geçiren Yakup Köse, AB uyum yasaları çerçevesinde serbest bırakıldı. Oysa 28 Şubat'ın acımasız kanunları, onu 19 yıla mahkum etmişti. Fakat cezası bir türlü bitmek bilmiyordu. 'Noel Baba Operasyonu' adı altında görevliye mukavemetten yeniden yargılandı ve cezası onandı. 2000 yılındaki bir olaydan 2013 yılında yargılanıp yine mahkum edildi. Şimdi yeniden parmaklıklar ardında. Yakup Köse'yi Metris Cezaevi'nde de ziyaret etmiştik. Metris'ten çok daha farklı bir atmosferin hakim olduğu Silivri Cezaevi'ne nakledilmesinin ardından, röportaj yapmak için özel izin alarak yine ziyaretine gittik. Cezaevinin bakımlı koridorlarında yürürken, klişe filmlerde gördüğümüz karakterlerin aksine bizi güler yüzlü gardiyanlar ve çalışanlar karşıladı. Yakup kütüphanede bizi bekliyordu.

* Paralel Yapı'nın 'Uyuyan Hücreleri'nin her an harekete geçebileceğini unutmayalım.

'Gözaltına alınmam çok manidar'

Hal hatır faslından sonra cezasının onanmasının ardından nasıl gözaltına alındığını sordum. İki çocuk babası Yakup Köse, 28 Şubat'ta gözaltına alınan 14 yaşındaki Yakup gibi bakıyordu adeta. Gözlerinde çocuksu bir masumiyet, bakışlarında ise kararlılık vardı. Belediye otobüsünde yaka paça gözaltına alındığını ve buna bir anlam veremediğini söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: 'Beni niye belediye otobüsünde yakaladılar? Zaten eve gidiyordum ve iki durak sonra inecektim. Kapılar açıldı ve içeri giren polisler beni derdest edip gözaltına aldılar. Benim evimi ve nerede indiğimi biliyorlardı. İşte bu kafamı en çok kurcalayan sorulardan biri. 14 Aralık'ta Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca'nın ifadesi alınmak için Emniyet'e çağrılmasından bir gün sonra 15 Aralık'ta gözaltına alınmam çok manidar. Benim otobüste olduğumun bir üst akıl tarafından haber verildiğini ve gözaltına alındığımı düşünüyorum.'

Yakup Köse'nin gözaltına alınma ve tutuklanma süreçleri de Türkiye'nin darbeler tarihiyle örtüşüyor. 27 Mayıs 1996'da gözaltına alındığında 27 Mayıs ihtilalinin yıldönümüyken, 28 Şubat'ta da idam cezası onaylanmış. 25 Aralık darbe girişiminde ise ikinci hapis cezası onaylanan Yakup Köse Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine sahip çıktığı için, 'Bana vurulan darbe Erdoğan'a vurulan bir darbe olarak algılandı. Biz Yakup Köse'yi aldık ve cezaevine koyduk, biz güçlüyüz' imajı vermeye çalışıyorlar' diyor.

Onları hiçbir şey kurtaramaz

İki senedir Paralel Yapı'yla verilen mücadelenin kendileri için 30 yıllık bir tarihi olduğunu ifade eden Köse, yapılanmanın bir şer odağı olduğunu defalarca yazdığını sözlerine ekliyor. 'O zamanlar bir hocayı eleştirdiğimiz için tepki aldık' diyen Köse, haklı olduklarının ispatlandığının altını çizerek şöyle devam ediyor: Arkadaşlarımızın Paralel Yapı'yla mücadelesi ve bu yapının bize olan kini, 30 yıllık bir kan davasıdır diyebiliriz. Bu yapının hakimleri, Kemalist hakimlerle işbirliği yaparak bizi cezalandırdı. Şu anda da sadece ben değil, onlarca arkadaşım daha hapishanede. Biz bu yapının hep karşısında olduk, onlar da bizleri intikam aracı olarak gördüler. Ben şu an buradayım, yüzlerce Müslüman da diğer cezaevlerinde. Cihat Özbolat, İsmail Ünsal, Ethem Köylü kardeşlerim de yıllardır seslerini çıkarmadan ve duyuramadan cezaevlerinde yatıyor. Çok merhametli olduğu iddia edilen 'Hocaefendi' denilen şahıs, Pensilvanya'da batılı odakların kucağına oturmuş bir zat. Neden Gezi'de provoke edilerek sokaklarda öldürülenler için hassasiyet güderken Müslüman birinin uğradığı zulme ses çıkarmıyor? Çünkü bizim hayatlarımızı harcamak onlara ucuz geliyor. Yıllardır mazlumların ahını alıyorlar. Bu yüzden de hiçbir şey onları kurtaramayacak.'

Gülen kasetlerini dinlettiler

Çocukluk yıllarında babasının Zaman gazetesine abone olduğunu ve gazetenin verdiği Gülen kasetlerinin kendi evlerinde de bulunduğunu ifade eden Köse, 14 yaşında gözaltına alındığı vakit işkenceciler tarafından kendisine zorla Gülen kasetleri dinlettirildiğini 'Hocaefendi gibi güzel bir hoca varken sen neden Mirzabeyoğlu'nun peşinden gidiyorsun' deyip kendisini feci şekilde dövdüklerini de anlattı.

Kemalistlerden daha ahlaksızlar

Yakup Köse'yle 17-25 Aralık darbe girişimlerini de konuştuk. Köse, 'Eğer bu darbe girişimleri başarılı olsaydı, Silivri cezaevine darağaçları kurulmuş, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere ne kadar haysiyetli Müslüman varsa hepsini darağacına çekmişlerdi' diyor. Köse'ye göre, Paralel Yapı mensupları Kemalistlerden daha ahlaksız. Çünkü onlar kendi idealleri için her şeyi istismar ediyor ve kullanıyorlar, tıpkı dini kullandıkları gibi. Ergenekon'un hak bir dava olmasına rağmen bir çuvalı açıp suçlu suçsuz herkesi içeriye almanın da, Hanefi Avcı ve İlker Başbuğ'a yapılanlarında büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Köse, bu kararları verenlerin kendi cezasını da onayanlar olduğunu söylüyor.

Ben 'Oh Olsun' demem

'İkinci kez yakalandığımda Paralel Yapı mensupları benim için 'oh olsun' twitleri atmış. Onlar yakalandığı zaman ben 'oh olsun' demem, çünkü o kadar şahsiyetsiz değilim' diyen Köse'ye göre son yakalanma sürecinde paralel yapının parmağı var. Kendisi de bir gazeteci olmasına rağmen Paralel Yapı organlarının mağduriyetini görmediğini söyleyen Köse sözlerini şöyle sürdürüyor: 'İyi ki de onlar tarafından desteklenmedim. Eğer desteklenseydim kendimden bile şüphe ederdim. Bize Allah yeter. Ben dava arkadaşlarımın ve beni destekleyenlerin duasıyla dik duruyorum. Cumhurbaşkanımız dik durduğu müddetçe biz de onun yanında canımızla, kanımızla yer alacağız. Çünkü taraf olmayan bertaraf olur.'

'Paralel Yapı'nın 35 yılda ördüğü hırkayı, AK Parti hükümeti 35 günde söktü' diyen Köse, Paralel Yapı'yla mücadele konusunda hükümetin gevşeklik göstermemesinin çok önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü yıllardır anlatmaya çalıştıkları bu şer odağının çok derinlerde, izbe yerlerde 'uyuyan hücreleri'nin her an harekete geçebileceğinin unutulmaması gerektiğini ifade ediyor. Paralel yapının CHP zihniyetinden bile tehlikeli olduğunu sözlerine ekleyen Köse, Peygamberin karikatürünü yayınlayacak kadar haysiyetsiz bir gazeteye 'Cumhuriyet'e baskı var' diye yaygara yaparak destek olan bir yapının, Mavi Marmara'da İsrail'e 'otorite' dediğini sözlerine ekliyor. Aynı şekilde Deniz Baykal'a geçmiş olsun diyen Gülen'in, İslam coğrafyasında katledilen ümmet evlatları için bir taziye bile yayınlamadığına dikkat çeken Köse, bunu halkın gördüğünü ve onlara en büyük darbeyi de halkın vurduğunu belirterek 'Hükümet sadece buna vesile olmuş oldu' diyor.

Doktora yapıyorum

Yakup'a, cezaevinin ona kaybettirdiği özgürlüğünün yanında neler kazandırdığını sordum. Şöyle cevap verdi: 'Bana 'insan nedir' sorusunun cevabını kazandırdı. İlk girişimde Medrese-i Yusufiye'deydim, şimdi ise doktora yapıyorum. Bir Müslüman'ın nasıl yaşaması gerektiğini burada daha iyi anladım. Necip Fazıl'ın Büyük Doğu fikri doğrultusunda devam eden Mirzabeyoğlu'nun fikirleriyle bazı meseleleri idrak edip anlayınca, bu hapishane duvarları bir nevi şeffaf hale gelip önümüzü görmemize vesile oluyor. İnsan bir davaya inanırsa o insana zarar verebilecek hiçbir şey yoktur.'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın canlı yayında kendisinin mahkumiyetinden 'zulüm' olarak bahsetmesinden dolayı çok memnun olduğunu belirten Köse, 'Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Şubat mağdurlarından bahsederek hepsi için elinden geleni yapacağını söylemesi beni çok sevindirdi. Aynı şekilde diğer 28 Şubat mağdurlarını da gündeme getirmesi onlar için umut oldu' diye konuştu. Özgürlüğüne kavuştuğunda kendisi gibi haksız yere hapis yatan Müslümanların davasını ve sesini duyurabilmeleri için mücadele vereceğini ifade eden Yakup Köse, tüm okurlarımızdan dua bekliyor.

* Cezaevine ilk girişimde Medrese-i Yusufiye'deydim, şimdi ise doktora yapıyorum.