HABER MERKEZİ
Nurcular arasında tartışma boyut değiştirerek devam ediyor. FETÖ lideri Fetullah Gülen ve örgütüne 60 yıl boyunca sahip çıktıkları için eleştirilen Nur camiasında, Tahşiye Kumpası’nda FETÖ tarafından hapse atılan Mustafa Kaplan’ın başlattığı tartışma sürüyor. Mustafa Kaplan, “Paralel Nurculuk” olarak tanımladığı mevcut yapının ve onu oluşturan “Mutlak Vekil” sıfatlı “abi”lerinin başından sonuna kadar Fetullah Gülen’le birlikte hareket ettiği görüşünü savunuyor. Kaplan, “Ülkeyi 15 Temmuz’da işgalin eşiğine getiren FETÖ’yü, Bediüzzaman’ın yanına yerleştirilmiş ve hepsi masonluğa alet olmuş isimler yeşertti ve büyüttü. Bugün onların takipçileri FETÖ gibi bir badire atlatılmamış, bu belayı Türkiye’nin başına kendileri sarmamış gibi davranmaya devam ediyorlar. Dün, Tahşiye Yayınevinde yayınladığımız eserlerle Fetullah Gülen’in bayraktarlığını yaptığı ihanete Molla Muhammed Hocamızla reddiyeler yayınladığımız için aleyhimize kampanya düzenleyenler, FETÖ’yle bir olup bizi hapse atanlar, bugün aynı şekilde aynı iftiralarla aynı kampanyayı devam ettiriyorlar. Paniklemelerinin sebebi, yaptığımız filyasyonla FETÖ ile birlikte iş tutmuş ‘Mutlak Vekil’ sıfatlı masonluğa alet olmuş abilerinin ve kendilerinin birer birer ihanetlerini ortaya koymamız. Bizi yeni kampanyayla yıldırarak geri adım attırmaya çalışıyorlar. Kıyamete kadar peşlerini bırakmaya niyetim yok.” şeklinde konuştu.
Kaplan, Rahle Yayınları bünyesinde Bediüzzaman Hazretlerinin tashihinden geçmiş el yazma nüshalara dayanarak Risale-i Nur’u orijinal haliyle yayınlamaya başladıklarını vurgulayarak, “FETÖ ile iş tutmuş ve eserleri tahrif etmiş Paralel Nurculuk yapılanmasının paniklemesinin sebebi de bu. Eserlerin Bediüzzaman’ın tashihinden geçmiş el yazma orijinallerine ulaştık ve buna göre Sözler ve Mektubat adlı eserleri bastık. Bizim yayınladığımız kitapla piyasadakiler kıyaslandığında ihanetin boyutu ve hainlerin kimliği ortaya çıkıyor. Sıkıntıları çok büyük. Bu yüzden aynen Tahşiye Kumpası öncesinde yaptıkları gibi hükümeti bizim ve Molla Muhammed Hoca’nın aleyhine tahrik ederek Risale-i Nur’un orijinalinin ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyorlar. Ancak tüm çabaları boşuna” ifadelerini kullandı.
Tartışmalara, gazeteci-yazar Mustafa Aydın da facebook hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımla katıldı. Aydın, Tahşiye Kumpası öncesi Zaman gazetesi binasında FETÖ’nün üst düzey mahrem imamlarından Hamdullah Bayram Öztürk tarafından tehdit edildiğini açıklayarak, gündeme gelmişti. Gülen’in 6 Nisan 2009 tarihli Tahşiye’yi hedef gösteren çıkışından iki hafta önce gerçekleştiği belirlenen tehdit olayıyla, Zaman Medya Grubu’nun Tahşiye Kumpası’nda odak olduğu anlaşılmış, Aydın’ın resmi ifadesi sonrası 2016 yılında Zaman Medya Grubu’na mahkeme kararıyla kayyum atanmıştı.
Gazeteci-yazar Mustafa Aydın FETÖ’nün bir darbe hazırlığı içinde olduğunu 15 Temmuz’dan 15 ay önce teşhis edip sosyal medyadan “Herkes hayatı pahasına direnmeli” çağrısı yapan isim olarak da biliniyor.
BEDİÜZZAMAN’I KENDİ HİZMETKARLARI HEM ZEHİRLEMİŞ HEM DE RAPOR ETMİŞ!Aydın’ın yaptığı açıklamalarda, Bediüzzaman’ın yanındaki hizmetkârların Bediüzzaman’ı zehirledikleri ve her gün istihbarata onunla ilgili rapor verdiklerini kendi ağızlarıyla itiraf ettikleri de yer alıyor.
“Paralel Nurculuk” olarak tanımladığı yapının, Kur’an ve Sünnet çizgisinde değil Vatikan ve NATO-Gladyo çizgisinde hareket ettiği görüşünü savunan Mustafa Aydın, “O dönem devleti neredeyse tamamen ele geçirmiş bu masonik yapının aleti olarak Risale-i Nur’lar göz göre göre tahrif edildi. Orijinal el yazma nüshalar herkesten saklandı. Daha 1958 senesinde Bediüzzaman hayattayken İşaratü’l-İ’caz tefsiri Özel Harp Dairesi elemanı Said Özdemir tarafından tahrif edildi. Hıristiyanlar ve Yahudilerin de ehl-i Cennet olabilecekleri bâtıl fikrini külliyata sokabilmek için, ayette ve tefsirinde “dalalette” oldukları açıkça belirtilen Hıristiyanlar için “bir kısım” ibaresi eklenerek sanki bir kısmı hidayet üzere imiş gibi bir algı oluşturularak Diyalog denen fitneye ta o günden kapı açıldı. Yine Ehl-i Kitab’ın ahiret inancının gerçek bir inanç olmadığının anlatıldığı yere ise “bazı” kelimesi eklenerek sanki bir kısım Ehl-i Kitab’ın inancı düzgünmüş imajı verildi. Bu net şekilde küfrü muciptir. Said Özdemir, uzun yıllar boyunca bu müdahaleleri eseri Arapça’dan tercüme eden Abdülmecid Ünlükul’un yaptığını ileri sürmüştü. Ancak yeni ortaya çıkan iki el yazmada, bu iki ‘ihanet’in olmadığı ortaya çıktı. Yani Hıristiyan ve Yahudilere cennet kapısını açan ismin zaten FETÖ ile ve Vatikan’la yakın işbirliği içinde olan Özel Harp Dairesi elemanı Said Özdemir olduğu netleşti.
FIRINCI, BEDİÜZZAMAN’I HER GÜN İSTİHBARATA RAPOR ETMİŞMehmet Nuri Güleç (Mehmet Fırıncı), FETÖ’ye ait Kanaltürk TV’de katıldığı bir yayında yaşlılığın getirdiği zihni karışıklık sonucu Bediüzzaman Said Nursi’yi İstanbul’da kaldığı yıllarda her gün iki kez ziyaret ettiğini ve her ziyareti istihbaratçılara rapor ettiğini bizzat kendi ağzıyla anlatıyor.
Fırıncı Abi olarak bilinen Güleç, Özel Harp Dairesi tarafından Nurcuların arasına sokulduğu istihbarat raporları ve Bediüzzaman’ın hizmetkârlarından gazeteci Üzeyir Şenler tarafından tescil edilen Bekir Berk’in sağ kolu olarak biliniyordu. 2006 yılında Gülen’i ailesiyle birlikte ziyaret ettiğini ve örgüt kampında kaldığını yine bir TV programında kendisi açıklamıştı.
HÜSNÜ BAYRAMOĞLU: BEDİÜZZAMAN’A İLK ZEHRİ VERDİKLERİ GÜNÜ AĞZINDAN KAÇIRMIŞ
Bediüzzaman’ın şoförü olarak bilinen Hüsnü Bayramoğlu da bir youtube yayınında başka bir konuyu anlatırken aynen Mehmet Fırıncı gibi şuur altına hakim olamıyor ve Bediüzzaman’ı ilk kez zehirledikleri günden bahsediyor. Hüsnü Bayramoğlu, 15 Temmuz sonrası KHK ile kapatılan FETÖ iltisaklı dernekleri kapatılmaktan kurtarmakla ve FETÖ’cü bazı isimler için kefil olarak, tutuklanmasını önlemekle eleştirilen bir isim.
Bediüzzaman’ın yanındaki hizmetçisi olarak bilinen Zübeyir Gündüzalp’e güvenmediği ve onu Risale-i Nur davasını masonlara satacak bir hain olarak gördüğü ortaya çıktı. Bu enteresan şahitliğin sahibi ise Gündüzalp’e muhalif bir isim olan Hüsnü Bayramoğlu. Olay, geçtiğimiz yıllarda vefat eden Tenvir Yayınları’nın kurucusu Muhammed Sıddık Şeyhanzade'nin “Nurculuğun Tarihçesi” isimli kitâbında yer alıyor. Kitabın ilk baskısının 490, 2. baskısının da 575. sayfasında yer alan, hadisede Bediüzzaman’ın Zübeyr Gündüzalp'in kendi ölümünü beklediği belirtiliyor:
"Bir gün Üstad’ın sağ olan talebelerinden ve şoförü Hüsnü Bayramoğlu şöyle bir hatırasını anlattı:
‘Ben ve Zübeyir Gündüzalp Üstadla beraberdik. Üstad birden Zübeyir Gündüzalp abiye döndü ve dedi, ‘Neden öyle gözlerime bakıyor ve süzüyorsun. Evet SİZ benim ölümümü bekliyor ve kolluyorsunuz. Evet bu ne zaman ölecek diye! Ben öleyim ki benim davamı masonlara satasınız!’ diye dehşetli bir şekilde kaşlarını çattı. Biz hayret ve dehşete düşmüştük!"
'MASONLAR SİZİ ALDATACAKLAR!'Yine Bediüzzaman'ın yanında ve hizmetinde bulunan 60’lı yıllarda Seher Vakti adıyla haftalık gazete çıkaran Üzeyir Şenler, el yazılı ve imzalı bir hatıra notunda Bediüzzaman'ın etrafındaki hizmetkarları masonları alet olacakları yönünde uyardığı kaydediliyor.
“Üzeyir Şenler: Üstadımız talebelerini ikaz ve irşad ederken sık sık sözü masonluk tehlikesine getirirdi aniden sözümü kesip elindeki kulunç sopası ile Mustafa Sungur Zübeyir Gündüzalp ve Bayram Yüksel ağabeylere şiddetle vurarak masonlar sizi kandıracaklar masonlar sizi alet edecekler diyerek Hiddet ve tehdit ederdi buna muhtelif zamanlarda muhtelif kişilerde şahit olmuşlardır"