Bir yakınının iş yerinin açılışı için Eskişehir'e gelen Destici, gazetecilerin CHP Genel Başkanlığı için Özgür Özel'in ve Örsan Kunter Öymen'in adaylığını açıklamasına ilişkin sorusu üzerine söz konusu sürecin CHP'yi ilgilendirdiğini söyledi.
CHP'nin il kongrelerinin sürdüğünü belirten Destici, şöyle konuştu:
"Diğer kongrelerinde olduğu gibi İzmir İl Kongresi'nde de bazı hadiseler yaşanmış. Orada kıyasıya bir mücadele devam ediyor. 'Ne olursa olsun Kılıçdaroğlu delegeye hakim, her şartta yapılacak kongreyi kazanır' diyenler var. Onun karşısında da yenilik ya da değişim talebinde olanların da kongreyi kazanabilecekleri ifade ediliyor. İl kongreleri bittikten sonra oluşacak delege listesi bunu ortaya koyacaktır. Bu, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendi iç bünyesinde yaşadığı kongre sürecidir. Benim orasıyla ilgili daha fazla ayrıntıya girmem doğru olmaz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç işlerine karışmak istemeyiz. Tüm siyasi partiler için demokratik bir süreç olmasını isteriz."
Mustafa Destici, CHP'nin içinde HDP'nin ağzıyla konuşan bazı sözde milletvekillerinin olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Sezgin Tanrıkulu'nun Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan, iftira dolu açıklamaları oldu. Biz bunları lanetledik. Cumhuriyet Halk Partisinin de bu süreçte, bu sözde milletvekiliyle ilgili hangi kararları alacağını bekledik. Bugüne kadar alınmış bir karar yok. Her söz geldiğinde 'Atatürk'ün partisi' diye söyledikleri Cumhuriyet Halk Partisindeki bir milletvekilinin çıkıp, Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira atması karşısında sessizlikleri kabul edilebilir değildir. Cumhuriyet Halk Partisinin bu anlamda Atatürk'ün partisi olduğunu iddia etmek de boşunadır."
"Türkiye, Avrupa Birliği'ne başvurusunu geri çekmelidir"Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye raporunu değerlendiren Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri, üyelik başvurusu, sürdürülen müzakereler, yarım asırdan fazla bir süredir devam ediyor. Maalesef Avrupa Birliği bugüne kadar Türkiye'ye hep çifte standart uyguladı ve çeşitli bahaneler ileri sürerek Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne dahil etmedi. Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni bile ki devlet demek ne kadar mümkün yani onu bile alıp dönem başkanı yapan Avrupa Birliği, Avrupa'nın en büyük, en güçlü ülkelerinin başında gelen Türkiye'yi bugüne kadar Avrupa Birliği'ne almadı. Bizim kanaatimiz almayacaklar. Bu hayal tünelinin içinde beklemenin Türkiye'ye bir faydası yoktur. Türkiye, Avrupa Birliği'ne başvurusunu geri çekmelidir ve Avrupa ülkeleriyle mütekabiliyet esasları çerçevesinde ekonomik, siyasi, kültürel, askeri ilişkilerini sürdürmelidir. Avrupa Birliği'ne başvuru talebini çektiği zaman 'Avrupa ile ilişkilerimizi kopartalım' demiyoruz. Madem bizi almıyorlar, oyalıyorlar, her ellerine fırsat geçtiğinde de Türkiye ile ilgili olumsuz rapor yayınlıyorlar. Türkiye'yi sıkıştırmak istiyorlar. Türkiye'nin Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan bugüne kadar üstlendiği o yüksek düzeydeki arabulucu rolünü, terörle mücadelesini hazmedemiyorlar. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinden kendi isteğiyle talebini geri çekmesini, Avrupa'yla ilişkilerini üst düzeyde, mütekabiliyet esaslarına bağlı olarak sürdürmesini arzu ediyorum."