Gülden AĞ
Ramazan Bayramı’nın İslam dinindeki önemi ve nasıl ihya edilmesine ilişkin İlahiyatçı Prof. Dr. Emin Işık ve İlahiyatçı Musa Kaçar değerlendirmelerde bulundu. İlahiyatçı Kaçar, Ramazan Bayramı’nın ortaya çıkmasına ilişkin, “Müslümanlar Medine’ye hicret ettiklerinde kendilerine ait bir bayramları yoktu. Peygamberimiz, Ramazan ve Kurban Bayramı olmak üzere iki bayram önerdi, içinde birçok ibadetin bulunduğu Ramazan Ayı’nın sonunda Allah’a ibadet etmenin sevinci olarak bayram yapılması Müslümanın en tabii hakkıdır” dedi.
Kırgınlıklar giderilmeli
Dini bayramlarda tatil planları yapmak yerine öncelikle farz olan akraba ziyareti yani Sıla-i rahim yapılması gerektiğinin altını çizen Kaçar, “Bayramlar birlik beraberlik için birer fırsattır. Kapımızı açık tutmalı, ziyaret yapmalı, sevmeli ve sevindirmeli, günah işlemeden ve kırgınlıkları gidererek bir bayram geçirmeliyiz. Ramazan ayında hanemizi sevap ile doldurabilmişsek bayramda ve bayramdan sonra da bunları kaybetmeyip ibadetlerimizi ve güzel hasletlerimizi devam ettirmeliyiz” şeklinde konuştu.
Bayramın ilk şartı namazdır
Ramazan Bayramı’nın vacip olduğunu söyleyen Prof. Dr. Emin Işık, bayramın birinci şartının namaz olduğunu söyledi. Işık, “İkinci şartı fakir fukarayı, çoluk çocukları bilhassa üzüntülü olanları sevindirmektir. Üçüncü şartı da hastaları, kimsesizleri, yoksulları ziyaret etmek. Onların ihtiyacını sorup karşılamaktır” ifadelerine yer verdi.
Biz bayramımızı terk ettik
Bizim bayramımızın hayır hasenat üzerine, iyilik üzerine, kardeşlik ve yardımlaşma üzerine kurulduğunu kaydeden Işık, “ Şimdilerde bayram falan kalmış değil. Özellikle de büyük şehirlerde bayram diye bir şey yok, sadece uzunca bir tatil. Ama yılbaşı geldiği zaman Bağdat Caddesi yerden göğe kadar ışıklandırılıyor. Şenlikler yapılıyor. Bu demektir ki biz bayramımızı terk ettik gâvurun bayramını tercih ettik” açıklamalarında bulundu.