BATI MULTİVİTAMİNİ: İSLAMOFOBİ

Bir biri üstüne iktisadi ve siyasi krizler yaşamaya devam eden batı, krizleri yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığıyla gizlemeye çalışıyor. İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerde liderler İslamofobi'yi teşvik ederken, ABD'de camilere yapılan saldırılar 2015'te rekor kırarak 2014 yılına kıyasla 4 kat arttı.

Sercan BARLIK / ANALİZ HABER

EN BÜYÜK KORKULARI BATININ MÜSLÜMAN OLMASI

İslam korkusu anlamına gelen İslamofobi, çökmekte olan batı dünyasının gıdasına dönüştürüldü. İslam düşmanlığının kökleri, İslam'ın doğuş günlerine kadar geri gitse de, İslamofobi'nin yükselişinde son çeyrek asrın yüzyılın başlarında yaşanan gelişmelerin rolü oldukça büyük. 11 Eylül'ü İslamifobi için iyi değerlendiren batı, kendi politikalarının bir neticesi olan göçmenleri de kendi toplumunu tehdit etmede kullanıyor.

AVRUPAYI YÖNETENLERİN ÖTEKİSİ HEP İSLu00c2M

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı SETA'nın 25 ülkede yaptığı son araştırma göre batı ülkelerine yönelik göç hareketleri, DAEŞ mensuplarının Avrupa şehirlerine yönelik saldırıları bu coğrafyada var olan İslam karşıtlığını daha da körükledi. BREXIT süresince İngiltere, Almanya ve Fransa'da İslam ve Türkiye söylem arttı. Batı medyasının da kışkırtması ile batılı toplumlarının İslam ve Müslümanlara bakışı daha da kötüleşti.

İSLAM KARŞITLIĞINDA BİR BİRİ İLE YARIŞIYORLAR

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley ve Amerikan İslam İlişkileri Komitesi'nin ortak çalışmasına ait verilere göre, ABD'de camilere yapılan 78 saldırının 34'ü 2015'in kasım ve aralık aylarında yaşandı. Araştırmayı yürüten ekip, saldırıların artmasında en büyük etkinin, ABD Cumhuriyetçi başkan aday adaylarından Donald Trump ve Ted Cruz'un Müslüman karşıtı açıklamaları olduğunu açıkladı.

FİTİLİ 11 EYLÜL'DE ATEŞLEDİLER

Afganistan ve Irak'ın işgaline gerekçe üretmek için CIA ve MOSSAD ortak yapımı olan 11 Eylül 2001 saldırıları ile büyük artış gösteren İslamofobi, DAEŞ'e fatura edilen batı saldırıları ile Cumhuriyetçi Parti adaylarından Donald Trump ve Ted Cruz'un kampanyalarında Müslüman karşıtı dil, karşlıtlığı daha da artırdı. Trump, Müslümanların ABD'ye girişinin yasaklanması, işkence edilmesi ve fişlenmesi gerektiğini söylerken, Cruz da Müslüman mahallelerinin daha sıkı izlenmesini önermişti.

'DÜNYA İSLAMOFOBİ REKORU KIRILDI'

Bir biri üstüne iktisadi ve siyasi krizler yaşamaya devam eden batı, krizleri yabancı düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığıyla gizlemeye çalışıyor. İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika gibi ülkelerde liderler İslamofobi'yi teşvik ederken, ABD'de camilere yapılan saldırılar 2015'te rekor kırarak 2014 yılına kıyasla 4 kat arttı.

Krizlerin yabancı düşmanlığıyla birleştirildiği ve Müslüman karşıtlığının hızla arttı dünyada İslamofobi rekoru kırıldı. ABD'de camilere yapılan saldırılar 2015'te bir önceki yıla göre 4 kat arttı. Kalifornia Üniversitesi - Berkeley ve Amerikan İslam İlişkileri Komitesi'nin ortak çalışmasına ait verilere göre, camilere yapılan 78 saldırının 34'ü 2015'in Kasım ve Aralık aylarında yaşandı.

MÜSLÜMAN KARŞITI ADAYLAR ETKİLİYOR

Araştırmayı yürüten ekip, saldırıların artmasında etkili olan nedenlerden birinin ABD başkan adaylarının Müslüman karşıtı açıklamaları olduğunu söylüyor. Cumhuriyetçi Parti adaylarından Donald Trump ve Ted Cruz'un kampanyalarında Müslüman karşıtı söylemleri öne çıkarmıştı. Trump, Müslümanların ABD'ye girişinin yasaklanması gerektiğini söylerken, Cruz da Müslüman mahallelerinin daha sıkı izlenmesini savunmuştu. ABD'de camilere yönelik saldırıların en yoğun olduğu yıl 53 saldırı ile 2010 yılı olmuştu. 2010 yılında 11 Eylül saldırıları anıt alanı yakınlarında yapılması planlanan cami ABD kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.

BİLEREK, KASTEN VE TAAMMÜDEN

"İslam korkusu" anlamına gelen İslamofobi, son yıllarda gündemi daha çok meşgul etmeye başladı. Kökeni geçmiş yüzyıllara dayansa da, İslamofobi'nin yükselişinde 20'inci yüzyılın sonlarında ve 21. yüzyılın başlarında yaşanan gelişmelerin rolü büyük. Buna Paris ve Brüksel'deki saldırılar eklenince Müslümanlara yönelik düşmanca tavırda büyük artış oldu. Ancak tek neden bu değil. Ortadoğu'dan ve Kuzey Afrika'dan bölgeye gelmeye çalışan mültecilerin sayısındaki artış da gerilimi arttırıyor. Mültecilere karşı ortaya çıkan tavır Avrupa ülkelerinde aşırı sağın güçlenmesine neden oluyor. Avrupa'da giderek etkisini arttıran İslam düşmanlığına, DAEŞ'e katılımın engellenmesi için devletlerin aldıkları sert önlemler de eklenince, Müslümanlar açısından bölgede yaşam her geçen gün daha da zorlaşıyor. Benzer bir tablo ABD'de de yaşanıyor. DAEŞ ile birlikte güçlenen İslamofobik yaklaşım ülkedeki seçim yarışında da etkili. Cumhuriyetçi aday adayı Donald Trump'ın "Müslümanlar ülkeye alınmasın" şeklindeki ifadesi her ne kadar ABD ve diğer ülkelerde tepkiyle karşılansa da, Trump'a destek verenlerin sayısı da azımsanamayacak boyutta.

DAEŞ'İN GÖREVİ: BATI TOPLUMLARINI İSLAMDAN SOĞUTMAK

DAEŞ'in düzenlediği terör saldırıları Avrupa'da zaten var olan İslam karşıtlığını körüklüyor. Örgüt, İslamofobik saldırıları kullanarak kendisine taraftar topluyor. Avrupalı ülkeler şimdi şimdi bu kısırdöngüyü kırmak için çaba harcıyor. DAEŞ'in Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği saldırılar bu bölgelerden Avrupa'ya göçün en önemli nedeni. Yaşanan bu göç, bölgede İslam karşıtlığını körüklüyor. Fransa ve Belçika'daki saldırılar da batıdaki İslamofobinin en büyük nedenlerinden.

11 EYLÜL DÖNÜM NOKTASI

11 Eylül 2001'de ABD'de gerçekleştirilen saldırılar batıda İslamofobinin yayılması açısından bir dönüm noktası oldu. Saldırılardan sonra dünyanın dikkati din ve şiddet arasındaki ilişkiye çevrildi. Madrid, Londra, Bali ve İstanbul saldırılarıyla birlikte İslam ve şiddet arasında sıkça bağlantı kurulmaya başlandı. Bu bağlantıdan rahatsız olan İslam dünyasındaki ağırlıklı görüş batıda İslam karşıtlığının sanıldığından çok daha yaygın ve köklü olduğu yönünde. Son yıllarda yaşananlar ise bu tarihsel bilinçaltının tekrar şiddetli bir şekilde gün yüzüne çıkmasından ibaret.

LONDRA'DA YÜZDE 80 ARTIŞ

Bir yandan Brexit ile uğraşan İngiltere öte yandan gün geçtikçe artan İslam nefreti sorunuyla karşı karşıya. İngiliz RT'nin haberine göre, başkent Londra'da Müslümanlara yönelik sözlü ve fiziksel saldırılar geçen yıla kıyasla yüzde 80 oranında arttı. Mağdurların neredeyse yüzde 60'ı ise başörtüsü takan ya da çarşaf giyen Müslüman kadınlardan oluşuyor.

HOLLANDA DÜŞMANLIĞINI FİİLE DÖKTÜ

Resmi verilere göre Hollanda'da yaşayan Müslümanlara yönelik saldırılarılar, ayrımcılık ve ırkçı söylemin ötesine geçti. Fiziki saldırılar da kaygı verici boyutlara ulaştı. Geçen yıl Hollanda'daki Müslümanlara yönelik saldırı, şiddet ve ayrımcılık 3 katına çıktı. Camilere yönelik saldırılarda da iki kat artış oldu. Hollanda'nın en çok satan gazetesi Telegraaf'ın araştırmasına göre ülkedeki Müslümanlar, giderek daha fazla İslamofobinin hedefi oluyorlar. İslamofobi ve Ayrımcılık Bildirim Merkezi'ne (MID) yapılan başvurularda önemli bir artış yaşanıyor.

MÜSLÜMAN GRUPLAR SESSİZ

Rijnmond bölgesindeki İslami kuruluşların çatı örgütü SPIOR yetkilisi Marianne Vorthoren, diğer Müslüman grupların, saldırılar karşısında sessiz kaldığını belirtiyor. Vorthoren'a göre birçok Müslüman kuruluşu suç duyurusu yapmak yerine, "deve kuşu gibi" başını kuma gömüyor. Cami duvarlarındaki yazıların üzeri hemen kapatılıyor.

İSPANYA

u200bCami ve mezarlık yapımına engel

İspanya'da Charlie Hebdo saldırısının ardından Başkan Rajoy, ülkesinde İslamofobi yaşanacağına inanmadığını söyledi. Ancak yıl boyunca İslamofobik saldırılar önceki yıla göre dört katı oranında arttı. 28 Kasım itibarıyla, 68 kişi "Cihatçı terörist" olarak suçlanıp tutuklandı. İspanya'da tüm Avrupa'nın yaşadığı mülteci krizi de beraberinde getirdiği endişeler ile birlikte İslamofobi'yi körükleyen bir unsur.

u200bİTALYA

Başörtüsü, çarşaf ya da peçe kullanan kadınlara karşı ayrımcılık endişe veriyor

İtalya'da, Müslümanlara yönelik tavrı belirleyen en önemli etken, toplumda giderek azaldığı belirtilen "kendini güvende hissetme" durumu. Radikal Müslümanların özellikle Paris saldırılarından sonra bir tehdit unsuru olarak görülmesinin sebeplerinden biri olarak ise, bu dönemde medyanın kullandığı dil gösteriliyor. Müslümanlar da kendilerini güvende hissetmiyor. İtalya'da başörtüsü, çarşaf ya da peçe kullanan kadınlara karşı ayrımcılık ise endişe verici boyutta olarak tanımlanıyor.

u200bİSVİÇRE

Yüzü kapatan kıyafet giyene para cezası

"Cihatçılık" ve mülteciler 2015 yılında İsviçre'de hem siyasi hem de toplumsal alanda en çok tartışılan konular arasında yer aldı. Bu ülkede, çoğunluğu farklı etnik kökenlerden gelip yerleşenlerden oluşan Müslümanların sayısı yaklaşık 400 bin. Ülkede sayıları az da olsa İslamofobi'den kaynaklanan ayrımcılık olayları kayıtlara geçti. 13 Müslüman mezarına zarar verildi, İtalyanca konuşulan güney kantonu Ticino'da kadınların yüzlerini kapatan kıyafetler giymesi yasaklandı ve böyle giyinenlere para cezası verilmesi benimsendi.

FRANSA

Müslümanlara yönelik fiziksel saldırı yüzde 500 arttı

Tüm dünyada İslamofobi'yi körükleyen saldırıların yaşandığı Fransa'daki tablo, "Endişe verici" olarak tanımlanıyor. Raporda yer alan rakamlara göre, Müslümanlara yönelik fiziksel saldırılar, 2015 yılının ilk 6 ayında yüzde 500 oranında arttı. Sözlü taciz yüzde yüz, camilere yönelik saldırılar yüzde 400 oranında yükseldi. En çok tepki gören yine kadınlar oldu. Fiziksel ya da sözlü taciz edilenlerin yüzde 75'ini kadınlar oluşturuyor. Avrupa'da en büyük Müslüman nüfusun yaşadığı Fransa'da başörtülü kadınlar, giyimleri nedeniyle kendi toplulukları dışında istihdam edilmeyeceklerini düşündükleri için çoğunlukla başka alanlarda iş başvurusunda dahi bulunmuyor. Sadece Müslüman kadınlar değil erkekler de kendi yaşadıkları topluluklar dışında iş bulmakta zorlanıyor. Ülkedeki durumun adı "Post Charlie" sendromu. Müslüman topluluklar "cihatçı teröristleri" sert bir dille kınamaya çağırıldı. Bu gruplardan gelen, "O kesimle hiç bir ilgimiz yok" açıklamaları da kamuoyunu tatmin etmeye yetmedi. Fransa polisi düzenlediği operasyonlarda bazı camileri kapattı. Bazı camiler ise kimlikleri tespit edilemeyen kişiler tarafından saldırıya uğradı, kundaklandı.

BELÇİKA

Böşürtülü kadınlar işlerini kaybetti

Belçika'nın nüfusunun yüzde 6'sını Müslümanlar oluşturuyor. Bunların çoğunluğu Türk veya Fas kökenli. Ülkede 2015 yılında Müslüman kesim içindeki bazı radikal gruplara yönelik operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlar sırasında ülkenin en önemli tartışma konularından biri, Müslüman kadınların giyimiydi. Tam da bu dönemde tüm dünyayı sarsan Paris saldırılarının etkilerinin en derinden hissedildiği ülke Belçika oldu. 7 Ocak 2015'te gerçekleşen Charlie Hebdo saldırısının ardından yapılan operasyonlar Müslüman kesimde kaygıları beraberinde getirdi. Ülkede İslamofobi'nin ulaştığı nokta ile ilgili en çarpıcı olaylardan biri, ürettiği ürüne "helal" sertifikası almak isteyen bir Belçikalı şirketin başından geçti. Haberin duyulmasıyla birlikte, özellikle Katolik kesimler tarafından şirkete boykot çağrıları yapıldı, hatta DAEŞ ile bu şirketi özdeşleştirenler oldu. Şirketin yönetim kurulu başkanı yaşananlarla ilgili, "Belçika'da İslamofobi olduğunu biliyordum ama bu noktaya kadar olduğunu bilmiyordum" dedi. Paris saldırılarının ardından ise aralarında parlamenter Mahinur Özdemir'in de olduğu birçok kadın başörtüsü nedeniyle hedef haline geldi. Kimi işini kaybetti, kimi bazı toplu alanlara sokulmadı.

u200bALMANYA

İslamofobi nicelik ve nitelik olarak artış gösterdi

Almanya'da da İslamofobi hem nicelik, hem de nitelik olarak artış gösterdi. 2015, Alman toplumunda İslamofobi'nin inkar edilemez bir biçimde hissedildiği bir yıl oldu. PEGIDA hareketi bu konuda çok etkili oldu. Bir çok siyasi parti, kendini PEGIDA'dan ayrı tutsa da, hareketin Müslümanları, "suçlu, seksist, homofobik" ve "Beyaz Almanlardan bile daha terörist" diye tanımlaması akıllarda yer etti. Mülteci krizi de bu ülkede İslamofobi'ye bir anlamda zemin kazandıran bir unsur oldu. Bazı bölgelerde sığınmacıların bulunduğu kamplara saldırılar düzenlenmeye çalışıldı.

YUNANİSTAN

Fransa'daki saldırılar, İslamofobiyi körükledi

Aşırı sağ partilerin sık sık kullandığı İslamofobik söylemler Yunanistan'da 2015 yılında üç temel başlıkta tartışıldı. Bunlardan birincisi, Atina'da inşa edilmesi istenen cami. İnşaat ile ilgili problem 1970'li yıllara dayanıyor. Atina'da bir cami bulunmadığı için Müslümanlar kendi açtıkları ibadethanelerde ibadet ediyor. 2015 yılında Hükümet, caminin yapımına devam etme kararı aldı ve bazı teknik düzenlemelere ilişkin yasa tasarısını parlamento gündemine getirdi. Aşırı sağcı Altın Şafak Partisi, "Minarelerden yükselecek müezzin sesinin Yunanistan'ı İslamileştireceğini" iddia etti. Parlamento bazı tepkilere rağmen tasarıyı kabul etti, ancak cami inşaatı henüz başlamadı. İkinci olay ise mülteci krizi. Türkiye'den Avrupa'ya ulaşmak isteyen mültecilerin birinci durağı olan Yunanistan'da, özellikle radikal sağ partiler mülteci krizini, İslam karşıtı politikalarla birleştirerek seçim kampanyalarında propaganda malzemesi haline getirdi. İslamofobi'yi körüklediği belirtilen bir diğer olay ise, tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa'daki saldırılar oldu.

u200bİNGİLTERE

Müslümanlar sürekli izlendikleri endişesi taşıyor

İngiltere'de İslamofobi güvenlik endişeleri üzerinden arttı. Haziran ayında Tunus'ta İngiliz turistlerin öldürülmesi ve Fransa saldırıları güvenlik önlemlerinin artmasını da beraberinde getirdi. Gözle görülür şekilde artan ve günlük hayatı etkiler hale gelen güvenlik önlemleri, İngilizlerin gözündeki Müslüman profilini de olumsuz yönde etkiledi. BBC tarafından 2015 yılı Şubat ayında yapılan bir araştırmaya göre, Müslümanların yüzde 93'ü kendilerine İngiltere'ye sadık olarak tanımlıyor ve İngiliz kanunlarına uymaları gerektiğine inanıyor. Ancak aynı topluluğun yüzde 46'sı İngiltere'de önyargılardan dolayı Müslüman olmanın zor olduğunu belirtiyor. Yapılan araştırma ülkede sokaklarda da İslamofobi'den kaynaklanan nefret saldırılarının artma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

u200b

Paylaş