Başkanlık istikrar sağlar

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, başkanlık sistemini Milli Görüş'ün 1970'li yıllardan beri savunduğunu belirterek, "Başkanlık sistemi yönetimde bir istikrar sağlar. Ancak hiçbir şeyden mesul olmayacak bir başkan da koalisyondan bin beterdir" dedi.

İSMAİL ZELVİ/İSTANBUL

SAADET Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, başkanlık sisteminin yönetimde bir istikrar sağlayacağını söyledi.

Saadet Partisi genel merkezinde, güncel konulara ilgili görüşlerine başvurduğumuz Karamollaoğlu, samimi ve içten cevaplar verdi. Partisinde yepyeni bir sayfa açan Karamollaoğlu'yla röportajımızı takdirlerinize sunuyoruz.

-Sn. Başkan, kitabın ortasından başlarsak son günlerde en çok konuşulan konu Başkanlık sistemi, partinizin ve sizin bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Milli Görüş olarak Başkanlık Sistemi'ni Milli Nizam Partisi'nden beri savuna geldik. 1972 yılında Milli Selamet Partisi'nin seçim bildirgesinde yer aldı. Esas itibariyle anayasa değişikliği başkanlığa odaklanmış görünüyor. Başkanlığı tek başına ele alırsanız bir itibarı olmaz. Ama bu sistem yönetimde istikrar sağlar. Mecliste koalisyonun olması durumu olmaz, koalisyon ortakları birbirleriyle anlaştılar, anlaşmadılar durumu olmaz. Ancak la yüsel (sorgusuz) bir başkanlık, koalisyondan daha büyük zarar verebilir. Onun için 3 kademe birbirini etkilemeyecek tarz da çalışmalı. İcranın başı, devletin bütün fonksiyonlarını yürütür. Devleti o kurar. Ancak anayasa ve evrensel kurallar çerçevesinde sistemi Meclis yürütür. Meclis, başkanın emrinde olmamalı. Ama başkanla rakip de olmamalı. Bütçeyi mutlaka meclis yapmalıdır. Denetim meclis tarafından yapılmalıdır. Adalet mekanizması bağımsız olmalıdır.

Değiştirilemez madde olmasın

-Yeni Anayasa çalışmalarını nasıl değerlendirir siniz?

Anayasa, bütün yasaların dayandığı temel mefhumları korumak üzere tespit edilen umdelerdir, prensiplerdir. Orada temel insan haklarını ihlal edecek bir şey olursa olmaz. Ancak anayasada değişmez madde olmaz. İlk 3 madde de değişebilir. Anaya değişikliğinde muhalefetin de büyük bir kısmının bir araya geldiği adımlar atılabilir. Birisi 49, birisi 51 almış 51 bu işi yapar anlayışı yanlıştır. Her zaman çoğunluk adaleti temsil etmez.

-Amerikan sistemi gibi çift meclis olayına nasıl bakıyorsunuz?

Amerika ile Türkiye'nin şartları çok farklıdır. Çift meclisi 1960 sonrası denedik. Ama olumlu sonuç alamadık. Amerika'da çift meclisin olmasının sebebi herhangi bir seçimde aksama meydana geldiğinde seçilmiş bir meclis mutlaka bulunsun. Onun için millet meclisi, bizim anladığımız manadaki milletvekillerinden olan meclis seçimi 2 senede bir yapılır. Senatoya bir insan 6 yıllığına seçilir. Senatonun 3'te biri 2 yılda bir yenilenir. Onun için bir arıza meydana gelse başkan gitse, ölse, suikaste uğrasa, meclis seçimleri yapılamazsa bile 4 yıllık seçilmişler grubu var, onlar ülkeyi yönetir anlayışı hakim. Orada sistem öyle. Bizde ise bu işi meclis yapar, meclis; dediğimiz fonksiyonları yerine getirir. Yüzde 10'luk seçim barajı istikrar için var. Başkanlık sistemi istikrar getireceğinden bütün seçim barajlarının kaldırılması gerekir.

Madımak bir provokasyondu

-Sivas'ta belediye başkanlığı dönemizde yaşanan üzüncü bir olay varu2026

Tabii üzücü bir hadise de meydana geldi. Hiçbir belediye başkanı kendi döneminde böyle bir hadisenin meydana gelmesini arzu etmez. Valiliğin organize ve himayesinde bir sempozyum tertip edilmiş. Aziz nesin çağrılmış. Halktan tepki geldi ve bir takım hadiseler oldu. Otel'de yangın çıktı. 37 insan bir kısmı kurşunlanarak bir kısmı da yangından dolayı hayatlarını kaybettiler. Belli bir zümre beni hedef aldı. Esas mesele Temel Karamollaoğlu değildi orada Refah Partisi'nin anlayışı, politikalarıydı hedef olan. Gazetelerde başkasının fotoğrafı altına benim adımı yazıp "Temel Karamollaoğlu halkı kışkırtıyor" diyecek kadar hainleştiler. Sonradan özür dilediler ama önemi yok. Bu olay, bazı vatandaşlarımız tarafından ve bazı kötü niyetliler tarafından bugüne kadar hep canlı tutulmaya çalışıldı. Ben öyle ümit ediyorum ki inşallah bunun gerçek yüzü ortaya çıkar. Bugüne kadar bu organizasyonlarda kim vardı belli değil.

Bütün davaları kazandım

-Peki orada yapılmak istenen neydi?

Sivas'ta Sünni-Alevi çatışması meydana getirmek istediler, başarılı olamadılar. Fakat sanki başarmışlar gibi, lanse etmeye kalktılar, iftiralar attılar. Yapılan bütün iftiralara karşı dava açtım, hepsini kazandım. Üzüntü verici, ümit ederim ki böyle hadiseler tekerrür etmez. Bu hadiseler biraz daha arka planında, neden bu hadiseler meydana geldi, neden önlenemedi. Bunu önleyecek olan belediye başkanı değil ki, Sivas'taki emniyet müdürü ve validir. Bizim Sivas'ta Alevi mahallere yaptığımız hizmetler birilerini kızdırdı.

****

Erbakan hocayı üzdüm

-Bu kadar hedefte olmanıza rağmen bırakmak istemediniz mi?

91 seçimlerinde Erbakan hocamız Milletvekili adayı olmam için çok ısrar etti. O zaman hocamızı biraz kırdık. Bayağı üzüldüm. 2 sene içinde gelip işleri yarıda bırakıp parlamentoya dönecektim. Onun doğru olmadığı kanaatindeydim. Bıraksa idim bu hizmetler tamamlanamazdı, benden sonra gelecek arkadaş kim olurdu bilemeyiz. İkinci dönem 1994'te yeniden Sivas halkı teveccüh etti. 1995 yılında da parlamentoya milletvekili olarak döndük, parlamentoda iken yine dış ilişkilerle ilgili temsilcilikleri yerine getirmeye çalıştım, aynı zamanda grup başkan vekilliği yaptım. Ondan sonra partimiz kapatıldı. Arkasından Fazilet kuruldu. Fazilet ara dönemdi. Parti içindeki çekişmelerle geçti. Fazilet Partisi kapatılınca yeni şekillendirmede maalesef partimiz ikiye bölündü. Bugünkü AK Parti ve Saadet Partisi olarak devam etti. Biz siyasi sahada devam ettik. Biz Erbakan hocamızla birlikte onun prensipleri dahilinde çalışmayı tercih ettik. Bugünkü arkadaşlar da kendilerini yenilikçi olarak tarif ederek, politikalarını yeniden belirleyerek yola çıktılar. Bugün 15 yıla yakın bir zamandır iktidardalar. Arkadaşlarımız seçimlerde başarı gösterdiler

-AK Parti ile Saadet Partisi arasında temel fark nedir?

Biz milli görüşçüyüz, o arkadaşlarımız da Milli Görüşçü olduklarını iddia ediyorlar. Biz, medeniyetimizin İslam inancı üzerine inşa edildiğine inanıyoruz, bu medeniyetin mensuplarıyla bir araya gelirsek hem dünyaya hem de kendi memleketlerimize daha iyi hizmet ederiz diye İslam birliğini öne çıkardık. Onlar Avrupa Birliğini tercih etti. Ve bir medeniyet projesi olarak söylediler. Onun sıkıntılarını çekiyorlar. Biz, Ortadoğu'yu şekillendirmek isteyen ABD ve İsrail'i dost olarak hiçbir zaman kabul etmedik. Onlar ise tersini yaptı. Ekonomi konusunda biz milli ekonomiyi savunurken onlar liberal kapitalist ekonomik düzene göre çalışmayı yeğlediler. Şu anda yol, köprü, tünel yapıyorlar altyapıyı yapıyorlar ama sanayiyi özel sektörün kurmasını bekliyorlar. Yerli sermaye; önemli sanayi kolları için yeterli olmadığından ekonomimiz yabancıya teslim ediliyor.

-15 Temmuz'a nasıl yorumluyorsunuz?

Bu darbe teşebbüsünün arkasında bulunan zihniyetle 45 yıllık siyasi hayatımızda hiçbir zaman barışık olmadık. Bugün iktidarda bulunan arkadaşlarımız onlarla 10 yıl beraber oldular. Bizimle beraber olmayan zihniyet niye bu arkadaşlarımızla beraber oldu. Çünkü biz bu arkadaşlarımızı kullanabiliriz kanaatiyle hareket etti. Ve bir süre kullandılar, Cumhurbaşkanımız da çıktı. 'Ben bu milletten özür diliyorum' dedi. Kendilerine karşı darbe yapmalarını beklemiyordu. Kimsenin aklından geçmiyordu. Ama yapmaya kalktılar. Biz bunun için darbenin karşısındayız. Hiç tereddüt bile edilemez. AK Parti'nin temel hatası burada. Denize düştük yılana sarıldık diyorlar. Yılan sokunca da pişman oluyorlar. PKK ile çözüm sürecine girdiler. PKK yılanı soktu. Pişman oldular. FETÖ'nün devletin hücrelerine girmesine göz yumdular, pişman oldular. AB ile dost olmaya kalktılar. Gelişmeler ortada.

-Darbe girişiminin püskürtülmesi nasıl oldu sizce?

Bu darbe girişimi, askeriyenin içindeki kümeleşmiş bir grubun işi. Ordu bunu yaptı dememiz kabul edilebilir bir şey değil, Ordu yaptı demek Genel Kurmay başkanından itibaren tüm birliklerin bunun içinde olması demektir. Aynen 60, aynen 80, darbesi gibi. Bu sefer içerde, nerdeyse sinir uçlarına kadar yerleşmiş bir zihniyet darbe yapmaya kalktı, elhamdülillah hem içerden tepki geldi, hem de milletimizin sokaklara çıkması gerek Cumhurbaşkanının gerek Başbakanın çok net tavır koyması , Genel Kurmay Başkanının bunlara ben size kesinlikle izin vermem ben varken yapamazsınız demesi dik durması darbe girişiminin başarısızlıkla neticelenmesine sebep oldu. Bunlar Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanının en yakınına kadar girmişler, farkına varamamışlar, şu anda bir telaş var, bunlar başka nerelere girdiler diye, bundan dolayı da hızlı bir tasfiyeye başlandı. MİT bunların girişimini daha önce birkaç kez söylemiş fos çıkmış. Darbecileri Askeri Şura'da tasfiyeye karar verilmiş. O yüzden erkene almışlar. MİT o gün saat üçte öğrenmiş, Genel Kurmay Başkanı'na haber vermiş, Genel Kurmay Başkanı bütün birlikleri uyarmış. Açığa çıktıklarını öğrenince gece 3'teki darbeyi akşam 10'a almışlar. Millet ayakta iken darbe yapmaya kalktıkları için başarısız oldular.

-Olağanüstü Hal uygulamasını nasıl buluyorsunuz?

Darbe sonrası bir olağan üstü hal kanununun çıkartılması tabiidir. Çünkü böyle durumlarda sizin acil kararlar almanız gerekir. Kanuni formalitenin yerine gelmesi gecikebilir. Ancak hak ve hukuk da her insanın hakkıdır. Bu noktada titiz davranılmasına itiraz var. Acele ile hareket edildiği için bir takım yanlış kararlar alındığını Cumhurbaşkanı da ifade etti. At izi it izine karıştı diye.

Siz olsaydınız ne yapardınız?

Biz olsaydık böyle ihtilal olmazdı. Onları kurumlara kesinlikle yaklaştırmazdık. Belki ordu bütün birimleriyle böyle bir girişim yapardı. Bugünkü şartlar altında biz bir defa sinir uçlarına kadar bunların girmesine izin verilmemesi gerekirdi. Yıllardır ÖSYM imtihanlarında müdahale edildi, hırsızlık oluyor, 3 kişiyi değiştiriyorlar, bitti. Gelecek sene yine, öbür sene yine, böyle bir şey olmaz. Bunun karşısında ciddi bir tedbir almak gerekir. İhtilal bu noktaya gelemezdi.

-Darbenin dış bağlantıları yok mu?

Fethullah Gülen 1999 yılının Mart'ından beri Amerika'da yaşıyor. Gerek dinler arası diyalog, gerek Papa'ya yazdığı mektup. Gerek alenen konuşmalarında islamın özüyle bağdaşmayan ifadeler gösteriyor ki, bu insan bizim anladığımız manada temel itikadımıza uymayan şeyler söylüyor. Ama insanlar bu haşhaşi dedikleri, geçmişte Hasan Sabbah gibi bir şeye inandıkları zaman hele onun olağan üstü halleri var diye düşünürlerse körü körüne peşinden gidiyorlar. Kim kullanmışu2026 ABD deyince, başkan tövbe bizim böyle bir işten haberimiz yok diyor. Ama CIA'nın MOSSAD'ın var. Bunlarla ilgilenmemeleri mümkün değil, çünkü bunlar İslam aleminde bir takım değişiklikler olmasını bütünlüğünün parçalanmasını istiyorlar. Bunların İslam'la alakası yok. Ne demek üç din da aynı. Peygamber efendimiz niye geldi. Ezan'dan kelime-i tevhidden "Muhammedurresullah"ı çıkarmak da nedir? Sen kimsin, Cebaril gelse parti kurmaya kalksa oy vermem ne demek! Yahu bu sözler insanı küfre götürür küfre. Sırtını öyle bir yere dayamış ki, o kadar iyi çalışma yapmış ki, bu çalışmalar neticesinde başarılı olmamasını imkansız görüyordu. Onun için TUSKON başkanı daha ihtilalden birkaç ay önce hükümeti tehdit ederek Cumhurbaşkanını tehdit ederek, "Siz mi bizim inimize gireceksiniz, biz mi göreceğiz" diyordu. Demek ki bir yere güveniyordu bu adam. Türkiye'de TUSKON'a bağlı işadamları bunun geri planında ne olduğunu bilmez ki, ama birileri biliyordu. Tüm olup bitenlere rağmen onlar vazgeçmiş değil. Ama benim kanaatim etkileri kırıldı. Bundan sonra ihtilal gibi bir şey olmaz.

-ABD FETÖ başını teslim eder mi?

ABD, bunları kullanmayı hiçbir zaman bırakmaz. Teslim edip etmeyeceği o günkü konjektürde kendisine fayda sağlıyor mu sağlamıyor mu durumuna bağlıdır. Adalet yerine gelsin diye teslim etmez. Türkiye'ye gönderilmesi icap eder diye teslim etmez. Kendisine faydası olacağına inanıyorsa gönderir. Tabii ki bu biraz zayıf ihtimal..

-Trump'un gelmesiyle ABD politikalarında değişiklik olur mu?

Şimdi Trump geliyor. Dengesiz, ne söylediği belli değil. Bu adam en uç noktada kapitalist bir zihniyete sahip. Adam vergi kaçakçısı. Diyor ki ben vergiyi bile, usulüne uygun kaçırdığıma göre bu devleti daha ileri noktaya getiririm. Adam yaptığı suçu devleti, milleti ileriye götüreceğine delil sayıyor. Bu adama nasıl güveneceksin. Ahlaksızlık iliklerine kadar işlemiş, bu adamda ahlak arama, bir tarafı var dobra dobra bir adam içinden geleni olduğu gibi söylüyor. Ama siyasi hiçbir tecrübesi yok. Adama Kore nerde deseniz ticari irtibatı olduysa bilir yoksa bilmez. Onun için onun ne yapacağını bilmiyoruz.

-Gelelim 40 yıllık PKK terörüne?

Bu terörün de arkasında FETÖ'de olduğu gibi batı var. Adamlar bunları destekliyor. Avrupası da Amerikası da gözümüzün içine baka baka destekliyor. Bir tek hadi gönlünüz kırılmasın PKK'yı safdışı ettik diyorlar ama öte yandan PYD'yi silahla destekliyorlar. Hükümet de diyor ki, bunlara verdiğiniz silah terör örgütü denilen PKK'nın eline geçiyor. Umurlarında değil. Türkiye'de PKK önlensin emin olun başka bir şey bulurlar. Dış güçlerin kafasına koydukları bir ideal var. 1. Siyonist kongresi Bazel'de 1897 yılında toplandı hala o idealle yaşanıyor. Bundan vazgeçmiyorlar, geçmezler bu yüzden Türkiye'yi sıkıştırıyorlar. Haritalarını çizmişler. Ortadoğu'da büyük ülke değil, güçlü ülke istemiyorlar.

-Suriye'de olup bitenleri nasıl yorumluyorsunuz?

Suriye'de 1982'de bir ayaklanma oldu. O zaman geldiler Hoca'dan destek ve izin istediler. Hoca sordu, Askeriyede adamınız var mı, yok. Poliste adamınız var mı, yok. İstihbaratta var mı, yok. Ama halk bizi destekliyor. Yapmayın dedi. Katliama sebep olursunuz. Mahmut Efendiye gitmişler o biraz daha ileri gitmiş, siz böyle bir kalkışmayı yaparsanız ölürsek şehit oluruz zannetmeyin şehit olmazsınız demiş, siz masum halkın katline sebep oluyorsunuz. Sonra ne oldu 40-50 bin kişi katledildi. Hama ve Humus şehirleri ortadan kaldırıldı. Felaket meydana geldi. Şimdi ona rahmet okutacak kadar büyük bir felaket yaşanıyor oralarda. Hükümet bazı noktalarda yanlış adımlar attı. İlle de itiraf etmeleri gerekmez ama onu doğrultmak için düzgün adımların atılması icap eder, ümit ederiz ki bunlar da gerçekleşir. Allah yardımcımız olsun.

-Saadet Partisi'nde başkan değişimi niçin gerçekleşti?

Biz şunu söyledik. Erbakan hocamızın vefatından beri dünya çok karıştı. Bu kargaşa içinde hükümetler de paRtiler de kendilerinin politikalarını belirlemek için farklı bir çabanın içine girdi. Elbette bu kargaşa içinde oluşturulan politikalar bazen isabetli, bazen isabetsiz olabiliyor. Türkiye'deki gelişmeleri kimse okuyamadı, biz de okuyamadık. Bir ihtilal denemesinin olabileceği şahsen bizim hiç aklımıza gelmedi. Siyasetteki gelişmeler üzerine topluma yeni mesajlar vermemiz gerektiği ortaya çıktı. Böyle bir kanaat doğduğu için bir değişiklik oldu. Başarılı olur muyuz, olmaz mıyız onu zaman gösterecek. Biz beğensek de beğenmesek de bu memleketin içinde bizimle taban tabana zıt, fikirleri, politikaları, stratejileri belirleyen insanlarımız var. Ama bu insanlar bizim düşmanımız değil, yanlış yoldalar bize göre ama bizim düşmanımız değil, biz onlarla da kucaklaşmak istiyoruz. Çünkü siyasette gerilim, gerginlik arttı. Bunu ortadan kaldırmak gerekiyor. Onun için biz kavga ile değil hele bugünkü hükümette geçmişte birlikte çalıştığımız kardeşlerimiz var, niye kavga edelim ki?