MHP Genel Başkanı Bahçeli, UEFA'nın Fenerbahçe ve Beşiktaş kararlarıyla ilgili, 'Başbakan Erdoğan, UEFA Başkanı nezdinde gerekli çalışma ve girişimi yapmalı ve iki büyük kulübümüze sahip çıkmalıdır' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
UEFA Denetleme ve Disiplin Kurulu'nun 26 Haziran 20013 tarihinde iki Türk kulübü hakkında verdiği kararı değerlendiren Bahçeli, "UEFA kararının elbette tartışılacak, sorgulanacak birçok yanı bulunmaktadır. Değişik müsabakalarda şike yapıldığı tevşvik primi verildiği iddialarının UEFA tarafından tüm yönleriyle adalete ve hakkaniyete riayet edilerek tetkik ve tahkik edildiğini söylemek zorlama bir yorum olacaktır. Herşeyden önce UEFA tüzel ve gerçek kişi ayrımı gözetmemiştir" dedi.
"Türkiye Futbol Federasyonu üzerine düşen sorumluğu yerine getirmeli, kendi sahasında top çevirmemelidir" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan, geçen yılın Mart ayında partisinin genel merkezinde ağırladığı UEFA Başkanı nezdinde gerekli çalışma ve girişimi yapmalı ve iki büyük kulübümüze sahip çıkmalıdır. Elbette kim şike yapmışsa, teşvik primine kimler tevessül etmişse bulunup haklarında gerekli işlemler yapılmalıdır. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Sporun ruhu, sportmenlik ahlakı da bunu gerektirecektir. Ancak tüzel kişilerin hedef tahtası yapılmasına müsaade etmemek, iddialar sübut bulmadan, somut bir hal kazanmadan adı geçen kişi ya da kişilerin peşinen suçlu ilan edilmesine engel olmak sorumluluk makamındaki herkesin görevi olmalıdır. Başbakan Erdoğan meseleye seyirci kalmamalı, Avrupa futbol lobisinin fütursuzluğuna hareketsiz durmamalıdır. Özellikle Çarşı Grubu'nun muhalif duruşunu bahane ederek en başta Beşiktaş'a ve yöneticilerle sürtüşme gerekçesiyle Fenerbahçe'ye şaşı ve duyarsız yaklaşmamalıdır."
35'nci madde
Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hazırlanan kanun tasarısında, özellikle İç Hizmet Kanunu'nun umumi vazifeler başlığı altında yer alan 35'nci maddesiyle birlikte, askerlik tarifini içeren 2'nci maddesinde, askerlerin siyaset yapma yasağını düzenleyen 43'üncü maddesinde değişiklik öngörülmüştür. AKP, 35'nci maddeyi budayarak sözüm ona darbeye hukuki zemin olabilecek mazeretlerin de ortadan kalktığına dönük bir algı ve anlayış tesis etmeye çalışmıştır. Bu maddede yer bulan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin vazifesi olarak; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'ni kollamak ve korumak görevi kaldırılmıştır.
Bunun yerine, TSK'ya, yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmak görevi yüklenmiştir. Hükümetin tasarısında iç tehditlerin artık kalmadığı ve tamamen dikkatlerin dışarıya verildiği anlaşılmaktadır. 35'nci maddenin bu yeni hali açıkça PKK'ya ve bölücü çevrelere bir tavizdir. Oslo'dan İmralı'ya kadar teröre sunulan ödünlerin ileri bir adımıdır. AKP hükümeti iç tehditlerin bittiğine nasıl ve hangi verilerle karar verebilmektedir? Terör sorunu sona ermiş midir, bölücülük tehdidi kalkmış mıdır? Türkiye huzura kavuşmuş, dirlik ve düzene ulaşmış mıdır? Takdir edeceğiniz üzere, bu sorulara verilebilecek en ufak olumlu bir cevap dahi yoktur."
"Hükümeti bize devretsinler"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bahçeli, bir gazetecinin istihbartta yapılan görev değişiklikleriyle ilgili, yeni göreve gelenlerin ülkücü olarak tanımlandığını belirterek, buna ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine, "Ülkücülere bu kadar ihtiyaç duyuluyorsa hükümeti bize devretsinler" dedi.
BDP ve PKK"nın, Abdullah Öcalan'a özgürlük talebiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Bahçeli, "Başından beri BDP ve PKK'nın isteği budur. Hükümette buna Oslo'dan bir yol açmıştır. Yoldaki gecikmenin hesabı sorulmaktadır. Bunları Sayın Recep Tayyip Erdoğan gezeceği yerde soruya cevap versin" ifadelerini kullandı.
Bir gazetecinin, "Konuşmanızda milliyetçilerin müdahale vakti yakınlaştı diye bir cümle sarf ettiniz. Bununla tam olarak neyi kastettiğiniz" soruya da Bahçeli de "Çok açık bir cümle. Bunun yorumu yok" yanıtını verdi.