Balistik dolar terörü

Türkiye, İran, Suudi Arabistan üzerinden İslam alemine ayar vermek isteyen ABD'nin ekonomik silahı geri tepince balistik füze kartını masaya sürdü. Suudi Arabistan ile İran'ın savaştıramayan CİA şimdi de İran ve Türkiye'ye balistik füze programları üzerinden yeni bir operasyonun düğmesine basıyor.

İSMAİL ZELVİ

İslam dünyasını maşalar eliyle dizayn etme politikası güden ABD'nin yeni hamlesi balistik füze programları olacak. İstanbul Düşünce Vakfı tarafından düzenlenen İran'da Reform Muhafaza ve Siyaset konulu panelde konuşan Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Serhan Afacan Nükleer programda istediğini alamayan Trump'ın İran ve Türkiye'yi balistik füze programları üzerinden cezalandırmak isteyeceğini söyledi.

Türkiye'ye ordu içine yerleştirildiği FETÖ'cüler eliyle operasyon çeken ABD'nin İran'a ise Devrim muhafızlarıyla sıkıştırmak istediğine vurgu yapan Afacan, İran'da son yaşanan pahalılık mitinglerinin Türkiye'de 17-25 Aralık operasyonlarına denk geldiğin belirtti. Olaylar sırasında 60 istihbaratçı öldürüldü. 24 kişi de göstericilerden öldü. Cumhurbaşkanı Ruhani 10 milyar dolarlık bir yatırımla 1 milyon 30 bin kişiyi istihdam etmeyi planlıyor. İran'da taraflar 2021 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kozlarını paylaşmaya hazırlanıyor.

ATİLLA DAVASI TÜRKİYE VE İRAN'I HEDEF ALDI

İran diasporasının başta Kanada olmak üzere ABD ve Avrupa ülkelerinde güçlü lobileri olduğunu dikkat çeken Afacan, "Zarrab davası ile hem Türkiye hem de İran cezalandırılmak istendi. Ancak bu uydurma delillerle dünya kamuoyunu inandırıcı bir sonuç alamayacaklarını bildikleri için, Türkiye'yi Suriye ve Irak üzerinden cezalandırmak istiyorlar. Suriye'de PKK/PYD'ye tonlarca silah vererek ABD güya Türkiye'yi kendi eksenine çekmek istiyor. Türkiye şu ana kadarki politikalarını sürdürerek, hem kendisini hem de İslam dünyasını ateşten koruyabilir" şeklinde konuştu.

İRAN'IN DERİN GÜCÜ: DEVRİM MUHAFIZLARI

İran Devrim Muhafızlarının Türkiye'de derin devleti elinde bulunduran Ordu'ya benzeten Afacan, "Devrim muhafızları Hamaney'e direk bağlı. Devrim muhafızlarının ilk halkasında bulunanların sayısı ve kimler olduğu bilinmiyor. 10 kişilik bir konseyden oluştuğu düşünülüyor. 2. Halkasında 62 ila 80 kişiden oluşan bir yapılanma var. Bunların bir kısmı biliniyor. 3. Halkada rakam 6 bini buluyor. Gerektiğinde kullanılacak 4. Halka ise 10 binlerce insanın olabileceği hesaplanıyor. İran ekonomisinin yarısından fazlası devrim muhafızlarının elinde. Sokağa da hakim olan Devrim muhafızları siyaset üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. ABD-İsrail de son operasyonu devrim muhafızları üzerinden yürütmek istedi. Ancak karşı operasyonla istediğini alamadı. Hamaney Devrim muhafızları yapısını siyasete ve ekonomiye eklemledi. Devrim muhafızları direniş ekonomisini yönetiyorlar. Toplumu yönlendirmek için Cuma imamları çok etkin rol oynuyorlar." " dedi.

NÜKLEER ANLAŞMADA TRUMP MAĞLUP OLDU

Başkan Trump'ın İran'a karşı nükleer anlaşmayı 120 gün daha uzatmasının Trump'ça bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Afacan, "İngiltere, Fransa ve Almanya bu anlaşmayı istiyor. O yüzden nükleer anlaşmayı Trump kesinlikle delemeyecektir. Onun yerine, balistik füzeler üzerinden yeni bir operasyonu sahaya sürecektir." Şeklinde konuştu.

Trump, İran'da balistik füze yapımına destek verdiğini iddia ettiği Shahid Kharrazi Industries, Shahid Sanikhani Industries, Shahid Moghaddam Industries, Shahid Eslami Research Center ve Shahid Shustari Industries şirketlerine ambargo koydu. söz konusu 5 kuruluşun halihazırda yaptırım listesinde bulunan Shahid Bekari Endüstri Grubu tarafından kontrol edildiği kaydedildi. Türkiye'de ise Zarrab davasında köşeye sıkıştırdığı Halkbank'ın yanısıra S400 füze sistemine kredi veren Rus ve Türk firmalarını hedefine alacak. Ayrıca Eurosam ile anlaşma imzalayan Roketsan ve Aselsan'ı mercek altına alacak.

HEDEFTE BALİSTİK FÜZELER VAR

Balistik füzelerle ilgili dosyaya Fransa'nın da olumlu yaklaştığını belirten Afacan, "Trump, Rusya İran'ı desteklemeye devam ederse karşılığını alır tehdidiyle bölgede tek başına hareket etmek istiyor. ABD Türkiye'yi kayıtsız şartsız kendisine bağımlı hale getirmek istiyor. O yüzden PKK/PYD'yi silahlandırıyor. Türkiye'nin Güneyinde terör devletine giden süreci elinde koz olarak tutmak istiyor. İran Suriye'de Devrim muhafızlarını sahadan çekerek, yerlerine Zeynebiyyun ve Fatimuyyun tugaylarını yerleştirdi. Şayet İran zaman kazanırsa, Suriye'deki operasyonlarını bu tugaylar üzerinden yürütecek" dedi.

Afrin operasyonu ertelenmemeli

ABD'nin Suudi Arabistan'ı bölgede kilit açıcı olarak kullanmak istediğini belirten Afacan, "ABD'nin bütün hamlelerini Türkiye boşa çıkardı. İran ve Suudi Arabistan çatışmasını engellediği gibi, Irak'ta İbadi ile yakın ilişki kurarak Irak'ı İranın mutlak hegemonyasından bir nebze de olsun kurtardı. Türkiye Suriye ve bölge politikasında ABD'yi direk hedef almayan bir politika uygulamalıdır. Afrin'e girmenin zemini uygun. Meşruiyeti var. Türkiye Afrin ve Münbiç konusunda kesinlikle geri adım atmamalı, diplomatik kanalları da açık tutarak bu operasyonu gerçekleştirmelidir. Suudi Arabistan Türkiye'yi Katagorik bir yere sürükleyerek dünya ile bağını koparmak istiyor. Hamlelerimizi buna göre atmalıyız. ABD S-400'leri satın alan Türkiye'yi yanına almazsa ortadoğuda her şeyi kaybedeceğini görmelidir" şeklinde konuştu.

İdeolojik körlükle İran'a bakılamaz

Afacan, sözlerini şöyle sürdürdü; "İran'ı okumak için tek pencereden bakılamaz çünkü tek bir İran yok, İranlılar ABD ve Avrupalılarla entegre olmuş durumda. Olaya sadece İslam Cumhuriyeti devrimi gözüyle bakılırsa ideolojik körlük oluşur. İran okuması için uluslararası basının takip edilmesi gerekir. Ambargolar yüzünden İran'ın milli geliri 780 milyar dolardan 380 milyar dolara düştü. 80 milyon nüfusu var yaş ortalaması 29.5. İran Nüfusunun yarısından fazlası İslam cumhuriyeti ilan edildikten sonra doğdu. Kanada, ABD ve diğer Avrupa ülkelerine. Ciddi bir beyin göçü var." Dedi.

İran'a giydiği gömlek dar geliyor.

Afacan sözlerini şöyle sürdürdü "İran'ın köklü bir medeniyeti ve siyasi birikimi olduğuna dikkat çeken Afacan, "2015 Temmuz Nükleer anlaşma ile ekonomiyi düzeltmek istediler. Yalnız Trump bu anlaşmaya taraf değil, bu tutum uluslararası piyasaları İran'a girmesine mani oluyor. Son dönemde çoğunluğunun merkezi Meşhed'de bulunan bankalar iflas etti. Yeni yılın bütçesinde aslan payı kolluk kuvvetlerine ayrıldı. Eğitime, sağlığa ekonomik yatırımlara para ayırmadılar. İran kendisini bekleyen savaş ve terör dalgasına karşı tedbir alıyor. Banka zedeler ve mağdur mudilerin başlattığı gösteriler Suudi-İsrail ekseninin destekleriyle rejim karşıtı gösteriye dönüştü.

İran'da siyasal boyuta bakınca bireysel hak ve özgürlükler kısıtlı, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü kullanılamıyor. Bireysel, etnik, dini talepler bir türlü karşılanmıyor. Fars, Azeri, Türkmen, Arap, Beluç ırkından insanlar yaşıyor.

12 İMAM ŞERİATI

Dini olarak İsna Aşeriye Şeriatı uygulanıyor. Velayeti fakih yönetimde önemli bir kural. Bahailer, Hristiyan ve Yahudi olmadıkları gerekçesiyle azınlık haklarından istifade edemiyorlar.

Beluç, Türkmen ve Kürtler sunni olmasına rağmen Tahran'da tek bir sunni camii bulunmuyor.

Cinsiyet problemi halen devam ediyor. Kadınlar bakan olamıyorlar.

İran halkının, ABD, Avrupa ve İsrail ile özde bir kavgaları yok. Aksine birbirleriyle içli dışlı hale gelmişler.

Her şeye rağmen İran'ın seçim karnesi zayıf değil, 2009'da Ahmedinejad'a karşı yürütülen Yeşil Harekat ile son harekat arasında oldukça farklar var.

Ekmek probleminin siyasi problem haline gelmesiyle ilk gün sokağa çıkanlar evlerine çekildiler.

İran'da reformistler ile muhafazakarlar arasında bir çekişme var.

1891 Tütün isyanı, 1906 Anayasal devrim, 1907 siyasi meşruiyetin 5 alimin kontrolüne verilmesi muhafazakarların siyasetin zaferidir. 1979'de yapılan devrimde Velayeti fakih dönemi başladı. 1999'da başbakanlık lağvedilerek velayet makamı mutlak emir verme makamına getirildi.

İran'da siyasi alanda reformist ve muhafazakar çekişmesi sürdürülüyor. Şu anda herkes 2021 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için politika belirlemeye çalışıyor.