Balat''ta bi'' kahve içsek?

Nev-i, Osmanlı döneminde kurulmuş, İstanbul giriş çıkışlarının kontrolünden ve gümrük denetiminden sorumlu Ayakapı Karakolu olarak kullanılmaktaydı bundan 200 yüzyıl kadar önce.

Ahmet Duvarcı

ahmetegonder@gmail.com

İkinci Meşrutiyet'e uzanan tarihlerde kurulan, Cumhuriyet döneminde Kızılay tarafından ecza deposu olarak kullanılan Balat'taki bu taş binayı, Ahmet Darbay adlı vatandaş satın alıyor ve bölgenin o gerçek otantizmini yansıtan taş yapıyı da koruyarak, zevkine uygun biçimde modernize ediyordu.

Sözde Değil, Özde Bir Kahve

2005 yılından beri kafe-restoran statüsünde, 3 katlı, 27 masalı, bahçeli ve teras manzaralı, butik ve çok büyük iddiası olmayan bir kafe olarak yaşam sürüyor Balat'taki Nev-i. Buranın, Nev'i şahsına münhasır olan lezzeti "Közde pişirilen Türk Kahvesi". Antep ve Hatay bölgesinde "Melengiç", Elazığ yöresinde "Çenebe", Ankara'da "Çitlembik" olarak bilinen, diğer bir adı da "Bıttım" olan bitkiden elde edilen ve benim "Fıstıklı kahve" şeklinde tekrar tekrar, fincan fincan sipariş ettiğim bir diğer kahve seçeneği de mevcut burada.

Bize kahve içmeye gelsinler

Burası köpüklü kahve sevene istediğini verebilecek, ancak kahvenin köpüklü içilmesine karşı olan bir mekan. Bol telvenin, kaliteli kahve demek olmadığına inanıyor burayı eniştesi Ahmet Darbay'dan devralan Samet bey. Esas amaç, her yudumda aynı lezzeti alabilecek şekilde, gerçek bir Türk kahvesini hazırlayıp, müşterilerine sunmak. Pişirme tekniği, harmanlanan kahvenin kalitesi ve yanan közün kalitesi, ısısı bile önem taşıyor kaliteli Türk kahvesinin ortaya çıkışında. Eminönü'ndeki Kurukahveci Mehmet Efendi'den aldıkları, altı farklı çekirdeğin karışımından oluşan bir Brezilya kahvesi kullanıyorlar. Pek çok farklı yerden, farklı harmanlar yakalamak amacıyla kahve almışlar, fakat sonuç, Kurukahveci'nin çektiği kahve kadar tatmin edici olmamış. Kahveyi pişiren közde kullanılan kömür, ayıklanmış, ısısını içinde uzun süre koruyabilen "Elleme" adı verilen özel bir meşe kömürü. Çok çabuk dağılmayan, toz olmayan, randımanlı bir kömür bu. Müşterilerine kaliteli bir kahve sunmak için kaliteli ürünler kullanmaya özen gösteren bir kahveci için, pişirme tekniği hususu da çok önemli tabi. Isı alt taraftan direk olarak yansıtıldığında, kahvenin yanacağını, dilde de acı bir tat bırakacağını, ısı üst tarafta yoğunlaştığında ise, kahvenin alt kısmının uygun düzeyde pişmeyeceğini farkında olan titiz bir mekan sahibi Samet bey. Kahvenin tek cepheli olarak, yandan ısıtılması ve bu şekilde ağır ağır pişmesi çok daha lezzetli bir kahve deneyimi sağlıyor. "İyi" kahve sunmaya bu kadar özen gösteren bir mekanın sahibi olan Samet bey, "Yemeği dışarıda yesinler, bize kahve içmeye gelsinler." şeklindeki gerçekçi heyecanını bizden saklamıyor.

Rembetiko ve Müzeyyen Senar

Balat'ta yaşamış, yaşamakta olan Rum vatandaşlarına "Rembetiko" müziklerle taş plaklardan selam çakıyor Nev-i. Bu empati duygusu, hem bölgenin tarihi dokusunu yansıtıyor, hem de insanın adeta yüreğine dokunan bir incelik sunuyor. Bilindiği gibi, Balat, tarihsel açıdan Musevi, Rum, Ermeni ve Türk vatandaşlarının içiçe yaşadıkları "Tarihi yarımada"nın kozmopolit bir yerleşkesi. Bu açıdan, bir kez daha tebrik etmek lazım Samet beyi. Akşamüstü, taş plaklardan Müzeyyen Senar'ları, Zeki Müren'leri dinleyebileceğiniz, 1800'lerden, 2000'lere geniş bir müzik koleksiyonuna sahip, bahçe kısmında daha popüler müziklerin çalındığı butik bir mekan yani burası. Nezaket ve ince düşüncenin hakim olduğu dekorasyonuyla, "kafa" yormayan dinlendirici müzik seçimleriyle, ara sıra eşe dosta kestane pişirmek ya da mısır patlatmak için kurulan "Orta mangalı"yla ve tabi ki o şahane Türk kahvesiyle Nev-i, gelip, görülmesi gereken bir Balat kahvesi. Mekan, İBB Haliç Sosyal Tesisleri'nin karşısında.