Haber: Yunus Akseki
Milli Eğitim Bakanı Tekin, TOBB Türkiye Eğitim Meclisi toplantısında yapmış olduğu konuşmada, İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde bir öğrencinin silahlı saldırısı sonucunda yaşamını yitiren okul müdürü İbrahim Oktugan için başsağlığı dileklerini iletti.
Eğitime yönelik şiddeti engellemek üzere toplumun tamamının seferberlik haliyle mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Tekin, "Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili yaptığımız hazırlık çalışmalarının içinde öğretmene yönelik şiddetin ceza yaptırımları konusunda daha farklı değerlendirilmesine yönelik hukuki tedbirlerimizi aldık. Yasal düzenlememiz de metnin içerisinde var. Dolayısıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili yasal süreç başladığında bu konuda da tedbirimizi almış olacağız inşallah." açıklamasında bulundu.
Bakan Tekin, TOBB Eğitim Meclisi üyelerine öğretim programı değişiklikleriyle ilgili olarak bilgi vermek üzere bir arada olduklarını anlattı.
Eğitim-öğretim süreçlerinin sadece Milli Eğitim Bakanlığındaki öğretmenlerin, ve kurumların üstesinden gelebileceği bir iş olmadığının altını çizen Tekin, velileri, toplumun farklı kesimlerini, sivil toplum örgütlerini, kamu kurumlarını bu sürece destek olmaya bir kez daha davet etti.
"Hiçbir şey yapamıyorum diyen bir kişi, en azından çocuklara kötü örnek olmaktan imtina edebilir" ifadesini kullanan Tekin, dijital bağımlılık, madde bağımlılığı, obezite gibi konularda, en azından evdeki iyi örneklerin önemine dikkati çekti.
Eğitimler beceri odaklı değilYusuf Tekin, özellikle 2002'den itibaren Türkiye'de eğitim öğretimdeki fiziki göstergeler açısından uluslararası camiada örnek teşkil edebilecek boyutta adımlar atıldığını belirtti.
Müsteşarlık görevi sırasında "Bu kadar adım attıktan sonra PISA, TIMSS gibi bazı OECD göstergelerinde neden mesafe kat edemiyoruz? Problem nerede?" sorusuna yanıt vermek için pek çok çalışma başlatıldığını hatırlatan Tekin, uluslararası raporların Türkiye eğitim sistemindeki "kazanım" odaklı yaklaşıma dönük eleştiriler getirdiğini aktardı.
Bakan Tekin, konuya ilişkin şu görüşleri paylaştı:
"Uluslararası metinler, Türkiye'deki eğitim-öğretim süreci beceri odaklı olmadığı için başarı göstergelerimizin arzu ettiğimiz düzeyde hızla artmadığını raporluyor. Bu metinlerde ayrıca bizim programlarımızın uluslararası derecelendirme kapsamındaki ülkelerle kıyaslandığında programımızın çok ağır olduğuna yönelik bir eleştiri var. Bunu da haklı görüyorum. Bilgiye erişmenin zor olduğu dönemlerde çocuklarımıza bütün bilgilerin okulda verilmesi gerektiği dönemlerin artık geride kaldığını fark etmemiz gerekiyor. Dünya örnekleri bunu fark etmiş ve müfredatı bilgiyi edinmekten ziyade, edindikleri bilgiyi beceriye dönüştürebilme kapasiteleri üzerinden kurgulamış. Bizim de burada bir değişiklik yapmamız gerektiği çok açık. Kısmi olarak son yıllardaki PISA-TIMSS skorlarında yukarıya doğru çıkan ivmenin başlangıç noktası da buralar oldu. 2018 mart ayında uygulanan PISA'da sınav öncesinde en az iki yıl boyunca bu konuyla ilgili çalışmalar yaptık. Dolayısıyla şu anda müfredatla ilgili çalışmalarımızın da ana odak noktası burası."
"Çocuklarımız bizi millet yapan değerlerimizi içselleştirsin istiyoruz"
Bakan Tekin, yeni müfredatların ruhuna egemen olan "değer ve değerler eğitimi" konusunda, "Bu konuyu da önemsiyoruz. Yani çocuklarımız, uluslararası becerilerle beraber bizi biz yapan, bizi millet yapan değerlerimizi içselleştirsin istiyoruz." diye konuştu.
Maarif Kongresi 1921'de toplandığında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "...evsafı fıtriyemizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelebilen bilcümle tesirlerden tamamen uzak, seciye-i milliye ve tarihiyemizle mütenasip bir kültür kastediyorum. Çünkü dehayı milliyemizin inkişaf-ı tamı ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir." ifadelerini hatırlatan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Programlarımızda yaptığımız üçüncü değişikliğin çıkış noktası da burası. Millet olarak kendi fıtratımızla, kendi değerlerimizle uyumlu bir nesil yetiştirmek için neler yapabiliriz, neler yapmalıyız sorusunun cevabını da programlara hazırlama sürecinde verdik. Bu süreci yaklaşık 10 yıl kadar öncesine götürmek gerekir. O yıllarda bunları tartıştık, bunlarla ilgili adımlar attık. 2023 yılı haziran ayında göreve başladıktan sonra, bu konuda hazırlığı olan her kim varsa, bakanlıktaki hazırlıklara destek olmak isteyen her kim varsa bizimle beraber çalışmaya davet ettim. Programımızı açıklayacağız, katkı vermek isteyenleri bekliyoruz dedik, tarihler verdik ve bunu kendimizi yıpratma pahasına yineledik."
"Kademeli bir geçiş öngörüyoruz"Yusuf Tekin, yeni müfredatla ilgili hazırlıklara katkı sağlamak isteyenlere teşekkür etti.
Yeni müfredatın 26 Nisan'da başlayan askı sürecini bir hafta daha uzattıklarını anımsatan Tekin, şunları kaydetti:
"Cuma itibarıyla süreci tamamlayıp, eğitim-öğretim daireleri ile Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, gelen öneriler doğrultusunda çalışmalarını yapacak ve daha sonra onaylayıp yürürlüğe koyacağız. Kademeli bir geçiş öngörüyoruz. Her eğitim-öğretim kademesinin başlangıç sınıflarını yeni müfredatın uygulanmaya başlanacağı sınıflar olarak belirledik. Ara sınıflarla ilgili olarak eski süreç, eski müfredat eski materyaller aynen devam edecek. Onlarla ilgili bir kararımız ve tasarrufumuz yok."
"Öğrencilerimizi cesaretlendirmeliyiz"TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Selçuk Öztürk ise "Beceri temelli yeni müfredatın ülkemiz için önemli bir değişim vasıtası olacağına gönülden inanıyoruz. Yalnızca bu şekilde, daha adil, daha sürdürülebilir ve daha başarılı bir gelecek inşa edebiliriz. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli sunumu, esasında uzun soluklu bir çalışmanın sonucudur." sözlerini sarf etti.
Yeni yüzyılın ihtiyaç ve beklentilerini önceleyen, dijital ve beceri odaklı yaklaşımlara ihtiyaç olduğuna, sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda öğrencilerin kişisel ve sosyal gelişimlerini destekleyen bir yapının olması gerektiğine işaret eden Öztürk, "Girişimcilik ruhunu beslemeli, hayal kuran, hedef koyan öğrencilerimizi cesaretlendirmeliyiz." dedi.
'Türkçe öğretimi üzerinde durulmalı'TOBB Türkiye Eğitim Meclisi Başkanı Yusuf Ekinci de yeni müfredat taslağına ilişkin "Yeni programın, mevcut programların seyreltilmesi hedefiyle oluşturulması, daha derin öğrenme bakımından son derece önemlidir. Ayrıca şimdiye kadarki müfredatlarda rastlanmayan 'destekleme' ve 'zenginleştirme' bölümleri kamuoyunca olumlu karşılanmış ve müfredatların beğenilen unsurlarından olmuştur." ifadesini kullandı.
PISA araştırmalarının, Türkçe'nin öğretilemediğine işaret ettiğini aktaran Ekinci, "Yeni müfredatta tartışılan, matematikten integralin çıkarılması gibi konular teferruattır. Esas üzerinde durulması gereken konu, Türkçe öğretimidir. Türkçe eğitimi, diğer tüm faaliyetler için temel oluşturur." diye konuştu.
Bu konuların yıllardır bilindiği halde çözülemediğini vurgulayan Ekinci, "Bu sebeple sorunların bilindik yöntemlerle çözülmesi beklenmemelidir, yeni yol ve yöntemler bulunmasına ihtiyaç vardır. Bakanlığın öğretmen eğitimi için bir akademi kurması önemli olmakla birlikte yeterli değildir. Eğitim fakültelerinin de bu müfredata göre düzenlenmesine ihtiyaç vardır." düşüncesini dile getirdi.