İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Green Park Otel'de düzenlenen Polis Merkezleri Eğitici Yetiştirme Kursu 2'nci Grup açılış programına katıldı.
Sadece emniyet-jandarma entegrasyonunda faili meçhul olayları aydınlatma sayısının 12 bine yükseldiğini belirten Soylu, bu olayları meydana getiren kişileri adalete teslim etme sayısının da 16 bine çıktığının raporunu aldığını söyledi.
Soylu, 2017'de Ankara'da evden hırsızlık olayı sayısının günde 30 olduğunu, bu rakamın ekim ayı sonunda 5'e düştüğünü dile getirdi.
İki yıl önce trafik kazalarında yıllık ölüm sayısının 7 bin 427 olduğunu, geçen yıl bu rakamın 6 bin 675'e düştüğünü ifade eden Soylu, trafik, asayiş ve uyuşturucuyla mücadelede de kararlılıklarının sürdüğünü, rakamların düşüş trendinde olduğunu vurguladı.
Kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda da alacakları tedbirler bulunduğuna işaret eden Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçen hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı ve Adalet Bakanımızla bir araya geldik. Ekiplerimizin, arkadaşlarımızın yaptığı çalışmaların tekrar üzerinden geçtik. Alacağımız yeni tedbirler konusunda üzerimize ne düşüyor onu anlattık. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu işin koordinasyonunu yapıyor. Hep birlikte hangi adımları atabileceğimiz konusunda değerlendirmeler ortaya koyduk. Hiçbir mesele yok ki duvarda asılı dursun, biz ona bakakalalım."
Bakan Süleyman Soylu, yeni bir adım attıklarını belirterek, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana gibi şehirlerde polis merkezi amirliklerinin sayısını artırmayı hedeflediklerini dile getirdi.
"İçimizdeki kararmış kalp sahipleri gibi değiliz, olamayız"İçinde yaşanılan yüzyılın merhametsiz olduğuna dikkati çeken Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Varsın bir damla petrolü bir damla kandan kıymetli gören insanlar dünyayı yönetmeye çalışsın. Varsın teröriste silah veren, para veren ülkeler, benim ülkemdeki şehit cenazelerinden rahatsız olmasın. Varsın terör örgütünün sözcülüğünü ve kuryeliğini yapan siyasi parti, iki aydır merdivenlerinde evlatlarının resimleriyle beraber nöbet tutan anne ve babalardan utanmasın. Varsın göçmen teknelerini Akdeniz'in ortasında batıran güya gelişmiş ülkelerle aynı dünyayı paylaşıyor olalım. Varsın yakaladığı kaçak göçmeni kış günü çırılçıplak soyup Meriç Nehri'ne donmak üzere geri bırakan ülkelerle komşu olalım.
Hatta uzağa gitmeyin, varsın kendi içimizde de Suriyeli muhacirler üzerinden nefretini kusanlarla, milleti inancından, merhametinden soyutlamaya çalışanlarla, milleti sokağa dökmek için olmadık iftiralara, olmadık yalanları ortaya atanlarla aynı havayı soluyalım, yine de bizim vicdanlarımız sarsılmamalıdır. Bizler, Batılılar gibi ve içimizdeki kararmış kalp sahipleri gibi değiliz, olamayız, olmamalıyız."
Kendilerini ve Türkiye'yi eleştirenlerden uğraştıkları meselelere hakkaniyetle bakmaları ricasında bulunan Soylu, Türkiye'nin Orta Doğu politikasını eleştirenlere "Suriye'deki iç savaşı çıkaran biz miyiz?" diye sordu.
2017 yılında 175 bin göçmenin yakalandığını hatırlatan Soylu, geçen yıl 268 bin, bu yıl ise halihazırda bu sayının 360 bini aştığını anlattı.
Yıl sonu itibarıyla rakamın 400 bini aşacağına dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların çoğu Afganistan ve Pakistan kökenli. Af edersiniz, Afganistan'ı biz mi işgal ettik? 2001'de afyon ekimini neredeyse sıfırlamışlardı, bugün yılda aşağı yukarı 9 bin ton afyon üretiliyor, bu imkanı oralara biz mi verdik? DEAŞ'ı kuran biz miyiz, silahını, parasını, stratejik aklını veren biz miyiz? PKK'ya PYD'yi kurduran biz miyiz? 30 bin tır silahı ve 4 bin 500'ün üzerinde kargo uçağını o bölgeye biz mi yolladık?
PKK'nın partisinin eş başkanı açıklama yapmış, güya güney sınırımızda terör koridoru yokmuş da barış koridoru varmış. Akçakale'de Muhammed bebeği şehit eden havan mermisi o barış koridorundan mı geldi? Vicdanı kara adam. İnsanlıktan nasibini almamış, gönlü kömür olmuş adam. Bizim sınır ötesi operasyonumuzu eleştirenlere sesleniyorum: Dünyada PYD diye bir devlet var mı? Böyle bir devlet duyduk mu? Elbetteki Yok. Peki o paçavralar neyin nesidir? Sınırımızın dibinde, Suriye'nin topraklarında silahlı adamlar, kamplar, tahkimatlar var ama sallanan Suriye devletinin bayrağı değil, PKK'nın şubesinin paçavraları..."
"Milletin sana verdiği emeğe yazıklar olsun"Soylu, bugün terörizmden yargılanan, aynı zamanda terörist olmaktan ceza alanları, bu ülkenin ve o beldenin selameti için görevden aldıklarını anlattı.
"Avrupa Parlamentosu'na gidip, Türkiye'ye gidip şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek." diyen Soylu, şunları ifade etti:
"Bu iş o kadar bedava değil. Yazıklar olsun. Bu milletin sana okuttuğu okula yazıklar olsun. Bu milletin sana verdiği emeğe yazıklar olsun. Birileri eline silah alacak, 9 aylık çocuklarımızı, 11 aylık bebeklerimizi şehit edecek, orada Kürt, Arap ve Türk kardeşlerimizin dükkanını açmasını engelleyecek, çocukların üniversiteye gitmesini engelleyecek, bunu o belediyenin belediye başkanları yapacak, sen de Avrupa Birliği Parlamentosu'na gideceksin veya oradaki belediye toplantısına gideceksin, Türkiye'yi şikayet edeceksin. Yazıklar olsun. Bunları söyleyemeceksek, bunları ifade edemeyeceksek yaptığımız görevin ne anlamı var. Bu kadar ucuz mu bu işler."
"Bu belediyeleri haksızlıkla aldınız" diyenlere seslenen Süleyman Soylu, "Yazıklar olsun size. Ne yapacağız, ağzımızı açıp bekleyecek miyiz? İlk önce çukur kazsınlar, ondan sonra Rasulayn ve Tel Abyad'daki gibi onları betonlasınlar, tünel kazsınlar, ondan sonra kendilerine verilmiş ağır silah ve mühimmatla ülkemizi bölsünler, parçalasınlar. Ülkemizin ekonomik kayıplarına sebebiyet versinler. Özgürlüğümüze, hürriyetimize, huzurumuza ve kardeşliğimize saldırsınlar, biz de 'Seçildiler, biz ne yapalım' mı diyelim?" değerlendirmesinde bulundu.
Yetkisiz çakar lamba kullanımıYetkisiz çakar lamba kullanımına değinen Soylu, bunun önüne geçmek amacıyla önemli bir karar aldıklarını ve uygulamaya başladıklarını anımsattı.
Soylu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"1 Kasım'ı bu konuda milat olarak belirlemiştik. İstanbul'da ilk günde çakar uygulamasını ihlal eden 68, Ankara'da ise 50 sürücüye cezai müeyyide uygulanmış. Arkadaşlarımız uygulamaya başladılar. Tüm vatandaşlarımızın bu konuda yeniden dikkatini çekmek istiyorum. Kanunda belirtilen araçlar dışında bu cihazların kullanılması artık yasaktır ve cezai işleme tabidir. İnşallah el birliğiyle herhangi bir denetlemeye ve işleme gerek kalmadan kısa zamanda bu meseleyi de aklıselimle halledeceğimize inancım tamdır.
İmtiyazınız emniyet şeridi olmasın, imtiyazınız trafik kurallarına tam riayet etmek olsun."