İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Antalya'nın Serik ilçesi Belek Turizm Merkezi'ndeki bir otelde düzenlenen Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Antalya, Erzincan, Isparta ve Ordu'da Kökünü Kurutma Operasyonları gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
Türkiye'nin yıllardır büyük mücadeleler verdiğini ve bu mücadelelerin çoğunun ana kaynağının da yurt içi olmadığını belirten Soylu, yıllardır terörle mücadele eden Türkiye'nin tecrübeler, acılar, sıkıntılar biriktirdiğini kaydetti. Terörün bitmesi konusunda vatandaşın desteğinin nasıl alınabileceği iradesini ortaya koyduklarını vurgulayan Soylu, "Terörle mücadelede hem sınırların içerisinde hem de dışında TSK'dan MİT'e, emniyetten, jandarmaya kadar, savunma sanayi aktörlerinden, ülkenin geri kalmış bölgelerin kalkınmasına kadar topyekün mücadele verdik. Sonucunu aldığımız bu mücadelenin aynısını mali suçlar noktasında da gerçekleştirdik." dedi.
Devletin bütün kurumları ile oluşturulan sinerji ile Türkiye'nin en büyük kara para, uyuşturucu ve suç gelirleri operasyonlarını gerçekleştirdiklerini anlatan Soylu, "Bu operasyonları son 5 yılda bütün kurumların bir araya gelmesi, devlet aklı ve tecrübelerini ortaya koyarak gerçekleştirip sonuç alıyoruz. Tarihin en büyük suç gelirleri operasyonlarını yapmaya devam ediyoruz. Devletimizin vergi kayıp ve kaçakları azalıyor, vergi gelirleri artıyor. Haram para nesillerimizi zarara sokar." diye konuştu.
Uyuşturucu ile mücadelede bir taraftan arz ile mücadele edilirken, tedavi ve rehabilitasyon ile mücadele ettiklerini, önleme faaliyetleri gerçekleştirdiklerini dile getiren Soylu, "Bugün 36 binden 122 bine uyuşturucudan dolayı tutuklamalar çıkmışsa burada bütün kurumların birliktelik anlayışı söz konusudur. Eskiden şöyle haksız bir yargı vardı. İşte polis yakalıyor, yargı bırakıyor. Bu aslında suç ve suçluların devletin kurumlarını birbirine düşürmek için oluşturduğu en büyük tezgahlardan bir tanesiydi. Yapılması gereken 5-6 ay izleyeceksin, delilleri kuvvetlendireceksin. Tabii ki anlık yakalamalar olabilir." ifadelerini kullandı.
"İlk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 15 bin 500'e düştü"Terörün ucunu yakaladıkları zamanı sezdiklerini, mali suçlarla ilgili de kayıt dışılığı bitirme noktasında ipin ucunu yakaladıklarını belirten Soylu, "Uyuşturucu mücadelesinde de karşımızdakini mağlup etmenin, milletimizi bu illetten kurtarmanın ucunu yakalamış durumdayız. 2018 yılında Türkiye'de uyuşturucu ile ilgili ihbarların sayısı 262 bindi. Bu, 2022 yılında yüzde 44 düşüşle 146 bin sayısına gerilemiş durumda. Demek ki sokaklarda bu mücadele güçlü bir şekilde yapılıyor ki ihbar sayısı gün geçtikçe azalır bir noktaya geldi. 2018 yılında Türkiye'de 86 bin operasyon yapılırken 2022 yılında 245 bin uyuşturucu operasyonu yapıldı. 3 kat arttı. Buna rağmen ilk kez uyuşturucu ticaretine bulaşanların sayısı 19 binden 15 bin 500'e düştü. İpin ucunu yakaladığımız dediğimiz de budur. Yakalamalar da ise 130 binden 300 bini aştı." dedi.
Amerika ve Avrupa'nın uyuşturucuya karşısı adeta pes ettiğine dikkati çeken Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyada küresel bir uyuşturucu baskısı vardır. İnsanlar bireyselleştirilmekte, aileden kopulmaktadırlar. Aile kavramı bertaraf edilmek istenmektedir. Ülkelerin kendine ait gelenek ve görenekleri uyuşturucu adı altında baskılanmaktadır. Tek tip bağımlılık, küresel bir kimlik oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bize dayatılan küreselleşme mantığının da özü burasıdır. Bunun en önemli aracı uyuşturucudur. Amerika Afganistan'ı işgal ettiğinde afyon ekili tarla 17 bin hektardı. Bir devletin kalabileceği en kötü fotoğrafla, insanların uçaktan döke saça kaçtığı görüntüyle ayrıldığında ise Afganistan'daki afyon ekili tarla 300 bin hektardı. Bu bilinçli bir tercihtir. Bu özellikle etrafımızdaki coğrafyayı, Avrupa'yı uyuşturucu ile karşı karşıya bırakmak ve onun baskısı altında kendisine esir etmek konusundaki iradenin tecellisidir. Bütün bunları gerçekleştirirken de acımasız davranmaktadırlar."
Soylu, 2022 Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre Avrupa'nın esrar ve sentetik uyuşturucular için üretim merkezi olduğunun altını çizerek, "Küresel sorunlar yeni tehdit aksları üretiyor. Artık küresel sorunlar bizimle ilgisiz, uzak coğrafyalardan bile bize rahat bir şekilde ulaşabilmektedir. Biz kendi uyuşturucu meselemizi Afganistan ve Avrupa arasını takip ediyoruz. Bir tarafımız afyon diğer tarafımız uyuşturucu hap üretmektedir. Gerek güç, gerek terör gerekse uyuşturucu hattı sürekli birbirini tetiklemektedir."
"Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir"Afrika'dan kaçak göçmen gelebiliyorsa terör, şiddet ve uyuşturucunun da gelmeye çalışacağını dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
"Belçika'nın bir limanında Latin Amerika üretimi 70 ton kokain yakalanabiliyorsa, Avrupa ve ABD uyuşturucuya teslim olmuşsa küresel sorunlara ve uyuşturucuya 460 derece bakmak zorundayız demektir. Birileri kafasını deve kuşu gibi kuma gömüp uyuşturucu ve terör meselesini iç siyaset ekseninden görebilir. Organize suç çetelerinin ve FETÖ'nün hezeyanlarını, suflelerini kendilerine rehber edinebilir. Her konuyu istismar ettiği gibi uyuşturucu meselesini de seçim malzemesi olarak görebilir ama biz öyle bakamayız. Bizim sorumluluğumuz var. 15 Temmuz 2016'dan sonra uyuşturucu arzı ile ciddi mücadele verdik. Avrupa Uyuşturucu Raporu'na göre 2020 yılında tüm Avrupa ülkeleri 5,1 ton eroin yakalamışken Türkiye tek başına 13,4 eroin yakaladı. Bir yıl sonra da 21 tona çıkardı. AB ülkeleri 4,7 milyon tablet ekstacy yakalamışken Türkiye tek başına 11,1 milyon yakaladı. Tüm Avrupa ülkeleri 2,8 milyon kenevir bitkisi yakalamışken Türkiye tek başına 115 milyon kök kenevir bitkisini bir yılda yakaladı. Türkiye'de bir kez uyuşturucu kullananın toplam nüfusa oranı yüzde 3,1. Avrupa'da bu rakam yüzde 29. Onlar niye yakalamıyorlar? Eğer talebi dik tutarsanız, arzı bir şekilde taleple buluşturmak ve meseleyi seyretmek zorunda kalırsınız. Avrupa ve Amerika'nın yaptığı en büyük tehlike talebi sürekli olarak arttırmaktır. Bu bizim için de tehlikedir. Kullanımına izin verdikleri için Amerika'da milyonda 324 kişi uyuşturucudan ölüyor. Bu rakam Norveç'te 89, Almanya'da 29. Biz de ise milyonda 4,7. Onlarda maddeye bağlı ölümler sürekli yükselirken biz de düşmektedir."
Maddeye bağlı Türkiye'de 2012 yılında 941 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini veren Soylu, "Metamfetamine rağmen 2021'de 270'e 2022'de de 250'nin altına gelmiş durumdayız. Metamfetamini baskıladığımız, rotasını değiştirdiğimiz andan itibaren uyuşturucuya bağlı ölümlerin Türkiye'de 100'ün altına düşebileceğini hepimiz göreceğiz. Geçen yıl 16,2 ton metamfetamin yakaladık. Çünkü en önemli tehditlerimizden birisi olarak bunu ortaya koymuştuk. Yine birinci tehdidimiz metamfetamindir, ikincisi sentetik ecza, üçüncüsü de eroindir. Eroinin rotası değişmesine rağmen. Yakalamalarımız düştü çünkü eroin rotası Akdeniz üzerine kaydı. Doğu'daki yakalamalarımız arttı. Sınırdan girer girmez çok ciddi baraj kurup Türkiye'ye yayılmasını engelleyen hattı kestiğimiz için uyuşturucu tacirleri, suç örgütleri baronu rotayı değiştirmek durumda kaldılar. Bu baskıyı aynen devam ettirmek zorundayız. Metamfetaminde de bu baskıyı sağladığımız andan itibaren onun da rotası kayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Maddeye bağlı ölümlerin 2022 yılında milyonda 4,5 kişi olduğunu anlatan Soylu, "Bunu sadece 'Bacak kırın.' diyerek yapmadık. Biz orada kararlılığımızı gösterdik. Samimiydik, haklıydık. Bugün de aynı noktadayız. Yine aynısını söylüyoruz. Kararlığımızın ifadesidir. Bunu söylediğimizde ölüm sayısı 941'di ve sürekli bir tırmanış içerisindeydi. Hepimiz insanız. Sokağa çıkınca anne kolunu tutup, gözünü gösteriyor ve 'Bunu benim oğlum yaptı.' diyor. Biz böyle bir millet değiliz ve olmamalıyız."