Bakan Kurum, Habertürk'te canlı yayınlanan "Özel Röportaj" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Vaniköy'de Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi'nde izinsiz inşa faaliyetlerinin gerçekleştirildiği alanla ilgili sürecin sorulması üzerine Kurum, "dünyanın incisi" denilen İstanbul Boğazı'nda resmen bir çevre katliamı yaşandığını söyledi.
Kurum, Vaniköy'deki durumun Boğaz'ın en güzel yerinde "basit tadilat" diye izin verilen ancak işin içeriğine girildiğinde bunun basit tadilat olmadığının tüm Türkiye ve kamuoyunca görülen ve tartışılan bir olay olduğunu belirtti.
Boğaziçi'ndeki yetkinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nde olduğunu aktaran Kurum, "Buraya basit tadilat izni vermişler. '90 gün sürede bu basit tadilatı yapın.' demişler. Bu arada gitmişler, gelmişler, o kaçak yapıları, kesilen ağaçları görmemişler. Kamuoyuna yansımış, günlerce kamuoyunda tartışılmış, 'Buraya kaçak yapı yapılıyor, ağaçlar kesiliyor, çevre katliamı var ve buna ilişkin hiç kimse tedbir almıyor.' denilmiş. Buna rağmen görmezlikten gelinmiş ki yetki Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nde. Biz de görür görmez hemen 'Burada bir kaçak yapı inşaatı, ağaçların kesilmesi söz konusu.' diye Boğaziçi İmar Müdürlüğünü yazılı, sözlü uyarıyoruz. Diyoruz ki 'Bu plan dışında, basit tadilat gerektiren bir iş değil. İmar planına, Boğaziçi Yasası'na uygun değil. Burada acilen tedbir alın ve bu kaçak binaların yıkımını gerçekleştirin, müsaade etmeyin.' diyoruz." diye konuştu.
Yazılı uyarıyı yaklaşık 1 ay önce yaptıklarını, "Yıkın, ağaçların kesilmesine müsaade etmeyin." uyarılarına rağmen harekete geçilmediğini, inşaatı da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekiplerinin durdurduğunu ve belediyeye yazı yazılarak, suç duyurusunda bulunulduğunu aktaran Kurum, buranın yıkılması için bir süre verildiğini ancak yine konuyla ilgilenen olmadığını dile getirdi.
Bakan Kurum, yaşanan süreçle ilgili şunları ifade etti:
"Diyoruz ki 'Biz 3 gün önce bu inşaatı yıkmaya gidiyoruz.' Bildiriyoruz, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü ekipleri, yıkım ekipleriyle Vaniköy'e gidiyor ve o kaçak yapıların yıkım sürecini başlatıyoruz. Sanki görmezden gelen bunlar değilmiş gibi, sanki bu süreçte onları durduran, engelleyen varmış gibi hemen biz oraya gittik ya apar topar 'Biz de yıkıma gelmek istiyoruz.' Ya arkadaş senin elinden tutan mı vardı, niye gitmedin bugüne kadar, niye yıkmadın? Biz sana söylemişiz yık diye. Biz 'yıkacağız' dediğimiz yerde onlar da 'Biz bu işe nasıl dahil oluruz, nasıl algıyı yürütürüz, Bakanlık söyledi ama nasıl biz o işin önüne atlarız, geçeriz?' anlayışıyla oraya geliyorlar."
- Bakan Kurum'dan İBB'ye uyarı
Murat Kurum, "Bir soruşturma başlatacak mısınız?" sorusu üzerine "Bunlar suçüstü yakalandılar, çok açık söylüyorum. Bu basit tadilat değil." dedi.
İBB'ye seslenen Kurum, "Boğaz'da bunun onlarca örneği var. İBB'yi uyarıyorum, Boğaz'da kaçak yapı varsa yapılmasına müsaade etmeyin. Varsa yapılan, durdurun ve o kaçakların yıkımını gerçekleştirin." dedi.
"Böyle başka yapılar da mı var?" sorusu yöneltilen Kurum, "Kendileri de biliyor, var mı yok mu? Dolayısıyla varsa kaçak yapı durdursunlar, yıkımını gerçekleştirsinler. Yarın biz yıkıma gittiğimizde bizim peşimizden gelmeyin." ifadesini kullandı.
Kurum, bu şekilde tespit ettikleri başka yerler olup olmadığı sorusuna ilişkin, "Arkadaşlar çalışıyor. Bütün Boğaz'da imara aykırı ne varsa gidip tespitlerimizi yapıyoruz. Bu tespitler çerçevesinde de gereken işlemi yapacağız. Buradan uyarmış olalım. Kendilerini göreve davet ediyoruz. Mevcut görevlileri, Boğaziçi İmar Müdürlüğünün, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yetkisi sınırları içerisinde olan işle alakalı lütfen 'oyuncak' diye tabir ettikleri İstanbul Boğazı'na sahip çıksınlar. Onlar çıkmazsa biz Boğaz'ın talan edilmesine müsaade etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Başka yazı gönderdiğiniz yer var mı?" sorusu üzerine Kurum, yakında göndereceklerini dile getirdi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, Vaniköy'deki izinsiz inşaatın yıkımındaki son duruma ilişkin de "Bugün akşam saatlerinde yıkım tamamlandı. Bundan sonra sökülen ağaçların yeniden dikilmesi ve orada tahribatın giderilmesi adına peyzajların düzenlenmesi bir de o molozların dışarıya çıkarılması işi var. Onları da İl Müdürlüğümüz takip edecek." bilgisini paylaştı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüşüp görüşmediğine dair soruya Kurum, "Ne zaman arasa İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı cebimden bana ulaşmıştır. Yine ulaşır, ne zaman arasa da açarım. (Bakan olduktan sonra) Aradı, 'görüşelim' dedi. Görüşeceğiz, davet edeceğiz kendisini. Bizim görüşmeme gibi bir durumumuz yok. Önümüzdeki haftalarda çağıracağız, görüşeceğiz." dedi.
- İzmir Körfezi'ndeki durum
Murat Kurum, İzmir'de bundan yaklaşık 20-25 gün önce balık ölümlerinin gündeme geldiğini, Bakanlığın da ekiplerini hemen bölgeye sevk ettiğini, bilim insanlarının buraya yönlendirildiğini, TÜBİTAK gemisiyle körfezden numuneler alındığını, ekiplerin iç, orta ve dış körfezden numuneler alarak denizin durumunu anlamak adına çalışma yürüttüğünü söyledi.
İzmir Körfezi'nde gördükleri tablonun içler acısı olduğuna dikkati çeken Kurum, "İzmir Körfezi bitmek üzere. Bu tabloyu görür görmez de hemen böyle bir toplantı yapma ihtiyacını hissettik. Bilim insanlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı, ilgili ilçe belediyelerimizi, Büyükşehir Belediyemizi de davet ettik. Dedik ki 'Burada bir bilim kurulu oluşturalım, bu bilim kurulu bilimsel anlamda çalışsın ve önerilerini, fikirlerini de kanunun, yönetmeliğin tarif ettiği şekliyle hangi kurumu tarif ediyorsa, hangi kurumun yetkisindeyse sorumluluklarını yazalım." diye konuştu.
Toplantıya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın katılmadığını aktaran Kurum, "O Dünya Sağlıklı Kentler Birliği Toplantısı'na gitmiş Türkiye'yi, İzmir'i temsilen. (Toplantıya) Başkan vekili arkadaş katıldı. Enteresan, İzmir Körfezi ölmek üzere, bitiyor ve İzmir Büyükşehir Başkanı sağlıklı kentler konferansına gidiyor. İzmir'e bakış açısını aslında net şekilde anlatıyor bu durum." değerlendirmesinde bulundu.
- "İzmir Büyükşehir Belediyesi, körfezi bir foseptik çukuru gibi kullanmış"
Bakan Kurum, bu körfezin neden bu hale geldiğine ilişkin soru üzerine şunları belirtti:
"Şu an olması gereken oksijen seviyesi, bir balığın, canlının orada yaşayabilmesi için 4,5 miligram litre ki normal şartlarda 6 olması lazım. Bizim ölçümlerimize göre, iç körfezin liman bölgesinde oksijen sıfır. Canlı yaşamaz. Zaten kokuyor, çamuru da görebiliyorsunuz. Amonyak değeri olması gerekenden 50 kat fazla. İçinde bir sürü zararlı maddeler var. Dip çamuru artık körfezi doldurmuş. Tabiri caizse İzmir Büyükşehir Belediyesi, körfezi bir foseptik çukuru gibi kullanmış bugüne kadar. 2002'den beri de atık su arıtma tesisiyle ilgili yeni bir yatırım yok."
Şu anki atık su arıtma tesisinin kapasitesinin 605 bin metreküp olduğunu, gelen atık suyun ise 700 bin metreküpün üzerinde olduğunu vurgulayan Kurum, "Yani her gün 100-150 bin metreküp atık suyu denize bırakıyorlar. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi tam kapasiteli çalışmıyor. 'Büyük Kanal Projesi' diye millete anlattıkları bir projede yağmur suyu ve kanalizasyon hatları beraber yapılmış, ayrılmamış ve doğrudan denize bırakılıyor. Buraya gelen 7 dere var. Derelerden 1'i sadece Tarım Bakanlığı sorumluluğunda, gerisi büyükşehir sorumluluğunda. Hiçbirini ıslah etmemişler." ifadesini kullandı.
- "Yapmazsa her türlü hukuki süreci başlatırız"
Murat Kurum, İzmir Körfezi'yle ilgili bundan sonra ne yapılacağına yönelik soruya şöyle cevap verdi:
"(İzmir Büyükşehir Belediyesi) Sorumluluğunu yerine getirecek. Biz bilim insanlarımızla çalışacağız. Bilim insanlarımız bize, eylülün sonuna kadar acil eylem planı çıkaracaklar. Ekimin sonuna kadar da kalıcı çözümleri ortaya koyacaklar. Bu eylem planları çerçevesinde atık su arıtma tesisinin kapasitesi artırılacak, derelerin ıslahı yapılacak, yağmur suyu ve kanalizasyon hatlarının ayrılması gerekiyor. (Bunları) Büyükşehir yapacak, asli görevi. Yapmazsa her türlü hukuki süreci başlatırız, cezai işlem, suç duyurusu dahi. Ben ne yapacağım? İzleyeceğim, denetleyeceğim, yol göstereceğim, takip edeceğim, evsel atıklardan kaynaklı kirliliğin takibini yapacağım ve bize, ilgili bakanlıklarımıza bir sorumluluk, görev kanunun emrettiği şekilde varsa biz de elimizi taşın altına koyacağız ama yetkiden kaçmak, sorumluluk üstlenmemek yok."
- "İlk Evim İlk İşyerim" projesi ihalelerinin Haziran 2025'e kadar tamamlanması planlanıyor
"Yarısı Bizden Kampanyası"nda yeni bir başvuru süreci yürüttüklerini anlatan Kurum, başvuru tarihinin önünün açık olduğunu, isteyenlerin başvurabileceğini dile getirdi.
Bakan Kurum, "İlk Evim İlk İşyerim Projesi"ne ilişkin, "Daha önce açıkladığımız sosyal konutlarla ilgili bunun bir kısmına başladık. Ancak depremden sonra ister istemez ağırlığımızı, önceliğimizi deprem bölgesine verdik. Orada evi olmayan, evi yıkılmış, konteynerde kalan vatandaşlarımız var. Orayı hızlandırabilmek adına bu sosyal konut, 'İlk Evim İlk İş Yerim' projelerini biraz öteledik." bilgisini verdi.
Kurum, deprem bölgesinde yıl sonuna kadar bütün işlerin ihale edilmesi talimatını verdiğini, ardından da sosyal konut ve "İlk Evim İlk İş Yerim" projesini de etap etap bitireceklerinin altını çizerek, "Tahminim, 2025'in Haziran'ına kadar bu işlerin hepsini ihale etmiş olacağız. Deprem bölgesinin yıl sonuna kadar bütün ihalelerini bitireceğiz. 'İlk Evim İlk İş Yerim', buradaki sosyal konutlardan kalan eksikler var. O eksikleri de inşallah 2025'in Haziran'ına kadar ihale etmiş olacağız. 2026'da inşallah yeni projelerimizi başlatıyor olacağız." dedi.
- "Eylül ayı içerisinde 100 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz"
Deprem bölgesinde 76 bin konutu teslim ettiklerini anlatan Kurum, "Eylül ayı içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızın da katılımıyla Hatay'da yapmayı planlıyoruz ama daha netleşmedi, Hatay'da 100 bin konutun teslimini gerçekleştireceğiz. Yıl sonu 200 bin konut bitirilmiş ve teslim edilmiş olacak. " bilgisini verdi.