Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Türk Milliyetçileri olmasaydı, devrilen bir imparatorluğun altından yeni bir devlet nasıl çıkardı? Bugün bol keseden sallayan siyasetçilerin buna bir cevabı var mıdır? MHP, Türkiye'nin lehine ve yararına olmadığını düşündüğü her konuda sonuna kadar direnmiştir. Bu direniş ve mücadele sonuna kadar bundan sonra da korunacaktır. Demokrasi dışı arayışlara heves edenler, dış güçlerden medet umanlar, alayınızı uyarıyorum. Girdiğiniz yolun sonu uçurumdur. MHP teslim alınmadan bu milleti parçalayamaz, yıkamaz, karanlığa çekemezsiniz. Yaparız diyen varsa hodri meydan. Vallahi buradayız.
İkaz ile hatırlatıyorum, Türkiye düşmanlarının dolduruşuna gelip maşalık yapanla, mahşeri vicdan karşısında hesap vereceklerini unutmasınlar.
"BAYRAM DEĞİL, SEYRAN DEĞİL, KULAĞINIZA KİM NE FISILDADI DA YOLLARA DÜŞTÜNÜZ?"
MHP ve AK Parti dışındaki partiler Türk siyasetinde çölleşme, hatta çürümenin failleridir. Bunların akılları kiralıktır. Ne dedikleri bellidir, ne duruşları berraktır. Siyasete hakim olan dağınıklıklar, ani kopuşlar, derin çatlaklar, gün aşırı değişen ilişkiler, demokrasi kültürümüz açısından endişe vericidir. Mlum partilerin tutuşmuş gibi kapı kapı dolaşmaları, kameralar karşısında zoraki gülümsemeleri oldukça sıklaştı. Bayram değil, seyran değil, kulaklarına kim ne fısıldadı da bunlar yola düştüler?
CHP-HDP GÖRÜŞMESİ SONRASI BİRLİKTE GÖRÜNTÜ VERİLEMEMESİNE TEPKİ: YAN YANA DURAMAYANLARA TÜRKİYE EMANET EDİLİR Mİ?
Siyasetin zillet ayağı toz duman içindedir. CHP ile HDP arasındaki görüşme trafiği ve sonrasındaki sisli ve sinsi manzara gözümüzden kaçmamıştır. Aşina olduğumuz görüşme sonrası ortak basın toplantısı CHP'nin kurnazlığı ile yapılamamıştır. CHP siyasi korona nedeni ile sanırım hDP ile arasına sosyal mesafe koymuştur. Bu ne yaman çelişki, nasıl bir ittifak ortaklığıdır? İçeride can ciğer kuzu sarması, dışarıda ne sen beni tanı ne ben seni! Madem basının, milletin karşısına çıkma cesaretiniz yok, nasıl görüşüyorsunuz! O zaman neden yürek yemiş gibi konuşuyorsunuz! Birbirinin yanında duramayanlara Türkiye emanet edilir mi? Türkiye bu orta oyununa izin verir mi? Çıkın sahneye de boyunuzu görelim, kaç kilo olduğunuzu görelim!
"ZİLLET İTTİFAKININ ORTAĞI PKK'DIR, SOROS'TUR, FAİZ LOBİSİDİR"
Allah'a şükür ki, bizim saklanacak, hiçbir zaafımız yoktur. Sayın Cumhurbaşkanımız ile ihtiyaç hasıl olduğunda görüşür, fikirlerimizi paylaşırız. Aramızda ihtilaf yok, utanacak bir konumuz yok, pazarlık yok. CHP Genel Başkanı şeffaf olmalıdır. PKK ile arasına duvar örmelidir. CHP'nin HDP ile görüşmesi, PKK ile teması demektir. Zillet ittifakının görünmeyen ortakları, PKK'dır, Soros'tur, faiz lobisidir. CHP ile HDP'yi ayırt etmekte zorlandığımızın altını çizmek istiyorum.
Buna üzülüyoruz. Bu gidişle CHP'nin sömürge partisine dönüştürülmesi kaçınılmazdır. CHP yönetiminin Kandil'e değil Anıtkabir'e bakması tavsiyemizdir.
"İZMİR'DE ÖZERK BİR YÖNETİM KURULDU DA BİZİM Mİ HABERİMİZ OLMADI?"
CHP Genel Başkanı geçen hafta İzmir'deki konuşma ile HDP'yi temsil ettiğini gıyaben de olsa ispatlamıştır. Uluslararası piyasaların İzmir belediyesine daha düşük faizle kredi verdiklerini söyleyerek cahil siyaset kavramına yeni bir boyut eklemiştir. Hazinenin tahvil ihracı ile uluslararası kuruluşlardan proje kredi sağlanması konusundaki ayrımı bilmediği ya da çarpıttığı ortaya çıkmıştır. Kılıçdaroğlu'nun ekonomiden anladığı buysa vay milletimizin haline. Bunlar martın sonuna bahar diyorlardı, kastettikleri meğerse karakışmış. İzmir Büyükşehir Belediyesi devlet içinde devlet değildir. Devlet tektir. Bu devlet Türkiye Cumhuriyeti'dir. Belediye dış finansman kullanacaksa bunun izin mercii Hazine ve Maliye Bakanlığı'dır. İzmir'de özerk bir yönetim kuruldu da bizim haberimiz mi olmadı? CHP'li belediye başkanları belediye işlerinden başka her şeye burunlarını sokmaktadır.
Kimisi 2023 yılında iktidar değişikliği olacak der, kimisi rektörlere mektup yazar. Bu devran bu şekilde ilerlemeyecek. Demokratik hesaplaşma döneminde kimin alnı ak milletimizin hakemliğinde herkes görecek.
BOĞAZİÇİ PROVOKASYONU
Boğaziçi Üniversitesi'ne ataması yapılan rektöre itiraz edenlerin ana dinamiği marjinal örgütlerdir. Bir öğrencinin DHKP-C'li ile ne işi olur? Bir gencimizin yasadışı sol örgütlerin yuvalandığı hücre evleri ile ne bağı olacaktır? Rektör atanması yasal olabilir ama demokratik değil diyenler, kendi fikir ve düşüncenizden başka her görüşe hazımsızlık göstermeniz demokrasinin neresiyle bağdaşmaktadır.
Katil polis demek, polis otolarını taşlamak, ifade ve düşünce hürriyetinin neresine sığmaktadır. Gözaltına alınanlardan 101'inin Boğaziçi Üniversitesi ile ilişiği yoktur. Evlatlarını üniversiteye gönderen muhterem analarımız, çocuğunuz bu örgütlerin eline düşerse bundan memnun olur musunuz? Polislerle çatışmalarından mutluluk duyar mısınız?
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın diyor. Başkalarının sırtından kurban kesmesi kolay. Çağrımı tekrarlıyorum. Evlatlarınıza sahip çıkın. Ne Kılıçdaroğlu'nun eline, ne de onun bunun keyfine bırakmayın. Öğrenci başka terörist başkadır.
Öğrencilerin haklı isteklerine kulak vermek elbette görevimizdir. Terörle irtibat ve iltisaklı olan öğrenci değil, suçludur. Öğrenci olmayanlar ne arıyor üniversite kapalarında? Devlet buna izin mi versin? Sabah ilk gelen üniversitelerde derebeylik mi ilan etsin?
YENİ ANAYASA
Parlamenter sistemin izlerini silmek, kalıntılarını temizlemek lazımdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun yeni bir anayasa yazılmalıdır. Cumhur İttifakı olarak bu konuda ilke birlikteliğimiz çok nettir.