Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri ve milletvekilleriyle parti genel merkezinde bir araya geldi.
Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde, son toplantılarını yaptıklarını belirten Bahçeli, deprem felaketinin derin etkileri, yapılan çalışmalar, alınan tedbirler, bunun yanında 14 Mayıs seçimleri ve diğer siyasi gelişmelerle ilgili geniş değerlendirme imkanı bulduklarını bildirdi.
"Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine tam olarak hazırdır, başarmaya da kararlıdır." diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bizim başarımız demek mazlumların umudu demektir. Bizim başarmamız demek ülkemizin yükselişi demektir. MHP ve Cumhur İttifakı milli bağımsızlığımızın gücü, varoluşumuzun güvencesi, milli birlik ve kardeşliğimizin güvenliğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin gücüne güç eklemiş hükümranlık beratı, cumhuriyetin yeni yüzyılının ilerleyiş ve yükseliş ilhamı ve iddiasıdır. Türkiye'miz siyasi ve stratejik mahiyeti tarihi nitelikte olan, aynı zamanda sürekli akış halinde bulunan bir sürecin, bir güzergahın, bir kulvarın tam ortasındadır.
Bir yanda Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümüne adım adım yaklaşırken, diğer yanda bu yıl dönümünü demokrasinin imkanlarıyla milletimizin kutlu iradesiyle perçinlemenin, kudretli bir geleceğe taşımanın çabasındayız. Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu bu çabanın semeresi ve sonucu olacaktır, kaldı ki inancımız ve ümidimiz de budur."
'Biz de yok sayarız'"Anayasa Mahkemesinin, bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir." açıklamasını da yapan Bahçeli, buna göz yumamayacaklarını, böylesi bir alçalmayı sineye çekemeyeceklerini söyledi.
Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
AYM’nin HDP ile ilgili aldığı karar gafilliktir. AYM oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir. HDP'nin kapatılması istemiyle AYM nezdinde açılan dava devam ediyorken terör ve bölücülük yatağının alacağı yardıma bloke konmuştu. Bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış, HDP'ye hazinenin kasasını açmıştır. Bu, yürek burkan hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesi değil ihanetin sesini dinlemiştir. Hukukun siyasileştiğini iddia eden, gürültü kirliliği yapan müfterilerin hiçbir eleştirisi duyulmamıştır. İşlerine geldi mi ‘adalet’ derler, gelmedi mi adaletin rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlüdürler.
'AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir'Bahçeli, seçimden sonra Cumhur İttifakı'nın yegane hedeflerinden birinin yeni anayasa olduğunu belirterek, "AYM'nin kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, hainlere zeytin dalı uzatan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir. AYM, Türk milletinin mahkemesi değildir. Teröristlere hazine yardımını açan melanet olarak algılıyoruz. HDP kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı hedefliyorsa AYM başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. AYM'nin bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması hukuk katlidir. Buna göz yumamayız. Böylesi alçalmayı sineye çekemeyiz. Şehitlerin kemiklerini sızlatan, kahramanlarımızı incitip yok sayan mahkemeyi biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip, masumların suçlandığı Türkiye olamaz. Cumhur İttifakı böylesi kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Teröristi aklayan mahkeme yapısına sonuna kadar karşı çıktık. Türk adaletine verilen zararı cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edecektir? Kandil’den 3-5 terörist olsaydı aynı karar aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bu soruların cevabını AYM üyeleri değil aziz milletimiz 14 Mayıs'ta verecek ve hesabını soracaktır" diye konuştu.
'Türkiye, aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulmuştur'Bahçeli, basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhur İttifakı'nın atacağı her adımın daha mutlu, daha huzurlu, daha güvenli bir Türkiye'ye doğru yol alış, daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliş, daha adil, daha hakkaniyetli, daha paylaşımcı bir döneme başlangıç olduğunu söyledi.
Siyasetlerini, "korkaklara karşı cesurların direnci" olarak niteleyen Bahçeli, bu siyasetin ahlaksızlığa karşı namus timsallerinin direği, duruşlarının talana ve yalana karşı faziletin dirayeti, hainlere, eli kanlı teröristlere, zillete düşenlere, iç ve dış işgal cephesine karşı korku tanımayan bir duruş olduğunu ifade etti.
Mücadelelerinin en samimi ve saf duygularla mukaddesatlarına sahip çıkanların, irfanlı ve inançlı mücadele kararlılığı olduğunu dile getiren Bahçeli, "Her vatandaşıma çağrımdır, gelin bu haklı mücadeleye siz de dahil olun. Gelin bu tarihi görevde sizin de payınız olsun. İşbirlikçilere, soysuzlara, ruhunu satmış namertlere karşı bir olalım, diri olalım, el ele verip hep birlikte Türkiye gibi duralım. Kızılelma ülküsüyle kenetlenelim." diye konuştu.
14 Mayıs 2023 tarihinin, söyledikleri için bir kader ve karar anı olduğunu belirten Bahçeli, bu tarihte hem 13'üncü Cumhurbaşkanının seçileceğini hem de 28'inci Dönem TBMM'nin belirleneceğini anımsattı.
"Bizim adayımız belli, kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır." ifadesini kullanan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Birinci hedefimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci döneminde de çok yüksek bir oy oranıyla seçilmesi, başarılı çalışmalarına ara vermeden devam etmesidir. İkinci hedefimiz, MHP'nin milletvekili sayısıyla siyasal destek seviyesini en çoklaştırmak, yıllardır layık olduğumuz hakkımızı milli iradenin oluruyla almaktır. Nihai arzumuz, Cumhur İttifakı'nın TBMM'de çok güçlü bir temsil imkanına kavuşmasıdır.
Türkiye'mize geniş katılımlı, kapsayıcı, demokratik nitelikli, milletimizin özlemlerini yansıtan, devlet ve millet dengesini titizlikle kuran bir anayasa kazandırabilmek için Cumhur İttifakı olarak TBMM'de nitelikli çoğunluğa ulaşmamız mecburiyet, parlak bir gelecek için de mükellefiyettir. Bunu milletimizle birlikte yapacağız, elbette başaracağız. Önemle altını çiziyorum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin birinci beş yıllık dönemi muazzam icraat ve atılımların hayalden gerçeğe dönüşmesine sahne olmuştur. Türkiye, aradığı demokratik enerjiyi bu yeni sistemde bulmuştur."
'Tek adam yönetimi' diyenler yalancıdır'Türk milletinin tarihiyle, kültürüyle, kimliğiyle, sosyolojisiyle uyumlu muazzam bir yönetim sistemini tercih ettiğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin geçmişle geleceği buluşturan dinamik bir etaba geçtiğini aktaran Bahçeli, şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne, 'tek adam yönetimi' diyenler yalancıdır, yıkım failleridir, yozlaşmış zihniyetlerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 'istibdat, şahsım rejimi' diyenler, utanmadan, sıkılmadan diktatörlük lekesi sürenler damgalı müfteridir. Türkiye, siyasi müflislerin havsalasının dahi alamayacağı bir seviyeye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile tırmanmıştır. Hakikat gün gibi ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni hazırlayan Cumhur İttifakı, kabul edip onaylayan aziz Türk milletidir. Millet ne diyorsa boynumuz kıldan incedir. Milletin seçimini karalayanlar demokrasiyi ağızlarına alamaz, adaleti diline dolayamaz, ahlaktan da bahsedemez."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye'nin dış politikada altın yıllarını yaşamaya başladığını ifade eden Bahçeli, siyasi ve ekonomik ablukaların birer birer kırıldığını, Orta Doğu'da, Uzak Doğu'da, Kafkaslar'da, Orta Asya'da, Afrika'da, Balkanlar'da, Ege ve Doğu Akdeniz'de söz geçiren, söz dinleten, egemenlik haklarından bir milim taviz vermeyen bir Türkiye gerçeğinin ortaya çıktığını kaydetti.
Bahçeli, otobanların, kara ve demir yollarının, havalimanlarının, köprülerin, tünellerin ve tüp geçitlerin yapıldığını, ülkenin dev bir şantiyeye dönüştüğünü, dünyayı mahvı perişan eden salgınla en tesirli mücadeleyi Türkiye'nin yaptığını, insan onuru ile insan ve toplum sağlığının esas alındığını söyledi. Bahçeli, dar ve sabit gelirli insanların enflasyon canavarına ezdirilmemesi amacıyla transfer harcamaların, mali ve sosyal desteklerin artan ölçeklerde sağlandığını, Türkiye'de hiç kimsenin aç ve açıkta bırakılmadığını, Türk Devletleri Teşkilatı kurularak Türk birliğinin ümitlerinin yeşerdiğini vurguladı.
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta iki tarafla aynı anda görüşen, barışın ve kalıcı çözümün müdafisi tek ülkenin Türkiye olduğunu, İstanbul Anlaşması ile Karadeniz Tahıl Koridoru'nun açıldığını, mağdur ve mazlum toplumlara el uzatıldığını, vicdan diplomasisiyle yardım köprülerinin inşa edildiğini dile getiren Bahçeli, bu kapsamda "doğruya doğru, yanlışa yanlış" diyen siyasi bir iradenin tecelli ve temerküz ettiğini belirtti.
Bahçeli, "Başkent Ankara" vizyonuyla dünyayı Türkçe okuma kararlılığının hayat bulduğunun altını çizerek "İhtilafları törpüleyen, işgallere direnen, darbelere göğsünü geren, hakkını yedirmeyen, hukukunu çiğnetmeyen, milli duruşunu incittirmeyen, onca sataşmaya, onca tuzağa, onca kara kampanyaya rağmen sağlam duruşunu bozmayan bir Türkiye görkemi hamdolsun vasat ve varlık bulmuştur. Kıbrıs Türklüğünü dünyaya anlatan, tanınması için geceyi gündüze katan, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nın gözlemci üyesi olmasına ortam hazırlayan, Karabağ'ın azatlık mücadelesinde Azerbaycan ile kol kola giren bir Türkiye hepimizin haklı gururu haline gelmiştir." değerlendirmesinde bulundu.