Ankara merkezli 2016 yılında kurulan Kurtuluş Vakfı, Türkiye dahil 48 ülkede yürütülen "İlaçsız Uyuşturucu Rehabilitasyon Programı"nın (Narconon) yurt içindeki tek uygulayıcısı olarak faaliyet gösteriyor.
Narconon'u Edremit ilçesinde 7 yıl uygulayan vakıf, yaklaşık 1 yıldır faaliyetlerini Burhaniye ilçesinde zeytin bahçeleri arasındaki tesislerinde sürdürüyor.
Bağımlıların ilaçsız rehabilitasyonuna dayanan yatılı eğitim programı kapsamında derslerin yanı sıra satranç, voleybol, kitap okuma, okey oyunu, futbol ve yüzme gibi etkinliklerin yapıldığı tesiste bir doktor ve 8 eğitmen görev yapıyor.
Vakıf Başkanı Ufuk Tezemir, AA muhabirine, Narconon'un dünyada 59 yıldır uygulanan bir yöntem olduğunu söyledi.
Şu ana kadar çoğunluğu uyuşturucu bağımlısı olan 620 kişinin arınmasını sağladıklarını belirten Tezemir, "Burhaniye'de görevli eğitmenlerimizin tamamına yakını onlarla aynı yoldan geçmiş, bu programla kurtulmuş ve eğitmenlik eğitimlerini bitirip uluslararası sertifikalı görev yapan kişilerdir." dedi.
Vakıf bünyesinde 2 yıldır eğitmenlik yapan Yahya Bardakçı (36) da ailesi ve toplum tarafından dışlandığı 17 yıllık madde bağımlılığından kurtulmak için arayışa girdiğini, birçok tedavi merkezine gittiğini ancak başarılı olamadığını anlattı.
Kısır döngünün içindeyken Narconon'la tanıştığını, vakfın tesisinde 7 aylık süreçte kendisini değiştirdiğini, geliştirdiğini, yitirdiği kabiliyetlerini geri kazandığını, kendisini nasıl kontrol etmesi, insanlarla nasıl iletişim kurabilmesi gerektiğini öğrendiğini kaydeden Bardakçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Madde kullanan bir kişi, iletişimini tamamen yitirdiği için hiçbir şekilde öz güvenim yoktu. Tesiste verilen iletişim, kontrol, kabiliyet dersleri sayesinde tekrar kazandırıyorlar. Bu süreç 3 veya 4 ay oluyor, değişebiliyor. Tamamen kişiye özel. Kişi burada öğrendiklerini hayatında tamamen uygulamaya başlarsa kesinlikle madde içmez ama bir yerde pürüz bırakır, burada öğrendiklerinin hayatında uygulamazsa tekrardan içebilir."
Bardakçı, ailesine, çevresine hep zarar verdiği için faydalı birey olma kararı aldığını, bundan dolayı rehabilitasyon sürecinin son aşamalarında eğitmenliğe yöneldiğini dile getirdi.
Aynı yollardan geçtiği için bağımlılıktan kurtulmak isteyenlerin halinden daha iyi anlayabildiğini belirten Bardakçı, "Buraya bağımlı arkadaşlarımız ilk geldiğinde direkt kendimi görüyorum. O arkadaşlara fayda sağlayabilmek için elimden gelen her şeyi yapıyorum. O kişiler sağlığına kavuştuğu zaman dünyalar benim oluyor. Bunu ailemle paylaşıyorum, ailem de mutlu oluyor." ifadesini kullandı.
Bağımlılığı "ruhsal kölelik" olarak nitelendiren Bardakçı, uyuşturucu ve alkol bataklığına düşenlerin ailelerine onların halinden anlamalarını, yüklenmemelerini, doğru iletişim kurmalarını, rehabilitasyon süreci uzun soluklu olduğu için sabırlı olmalarını tavsiye etti.
- "Telefonumda o kadar çok mesaj var ki ailelerin hayır dualarını aldığımız"
Vakıfta 6 sene önce eğitmenliğe başlayan 52 yaşındaki Zekeriya Çakır da hayatının yaklaşık 35 yılını bağımlı olarak yaşadığını anlattı.
Bu illetten kurtulmak için farklı tedavi yöntemlerine başvurduğunu ancak sonuç alamadığını, yolunun Narconon ile kesişmesinden sonra ilaçsız şekilde madde bağımlılığını yenebileceğini fark ettiğini belirten Çakır, şöyle konuştu:
"Bağımlı bir şekilde ölürüm diye hesap ederken burada birkaç işaret yakaladım. Temiz hayatın güzel olabileceğini anladım çünkü burada görev yapan tüm ekip arkadaşlarım yani tüm eğitmenler de eski birer bağımlıydı. Bağımlılıktan kurtuldum ve onlardan ilham alarak çalışmaya başladım. 'Objektifler' adı verilen mental eğitim kısmından sorumluyum. Tesisimizde 'öğrenci' olarak nitelendirdiğimiz bağımlılara, ilaçsız şekilde bağımlılık sorununu aşmaları ve sonraki hayatlarında da tekrardan uyuşturucuya başlamamaları için eğitim veriyoruz. Buraya gelen kişileri süreci bitirdikten sonra kendi itibarını kazanmış, kendi ayakları üstünde durabilen, ailesinin tekrar ona güvendiği birisi olarak eski hayatlarına geri döndürüyoruz. Dünyanın en zor işini yapıyoruz. Maddiyat olarak belki çok da fazla bir şey kazanamasak da burada o manevi duyguyu anlatamam. Telefonumda o kadar çok mesaj var ki ailelerin hayır dualarını aldığımız. Aynı süreci biz de yaşadık. O yüzden annelerle de empati kurabiliyorum."