2017 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) kuruluş süreçlerini hızlandırıp kolaylaştırdığı Güney Geçiş Konseyi (GGK) Yemen’de Aralık 2020’de kurulan yeni hükümette temsil edilmeye başlasa da, bu yapı nezdinde bağımsız bir “Güney Yemen” fikrinin terkedilmemesi ve her platformda dile getirilmesi sonucu ortaya çıkan “iki Yemen politikası” ülkede siyasi istikrarsızlığı derinleştiriyor ve savaşın siyasi çözüm olasılıklarını tehlikeye atıyor.
Yemen Merkezi Hükümeti’nin (YMH) İran destekli Husilerle mücadelesinin yanında siyasi ve askeri olarak mücadele ettiği önemli yapılardan biri de 2017 yılında BAE destekli olarak kurulan GGK. Eski Aden Valisi Ayderus ez-Zubeydi başkanlığında Aden merkezli olarak kurulan örgüt, 2017 yılından itibaren Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’ye ve YMH’ye karşı siyasi ve askeri tavır almaya başlamıştı. Öyle ki 2018 yılından sonraki dönemde, geçici başkent Aden’de resmî YMH güçleriyle girilen askeri çatışmalar sonucu kontrolü sağlayan ve Aden’deki resmî kurumlara, başkanlık sarayına ve havalimanına hâkim olan GGK güçleri, Yemen üzerinde BAE ile koordineli bir strateji izleyip bir Güney Yemen devleti kurma hayali peşinde koşuyor. GGK’nin Güney Yemen hayali, BAE’nin Kızıldeniz, Aden körfezi ve Bab’ül Mendep boğazını içine alan ticaret yollarına hâkim olma stratejisiyle de uyumlu olması hasebiyle, BAE’nin GGK ile hiyerarşik bir ortaklık kurmasını sağlıyor.
Fakat 5 Kasım 2019 tarihinde GGK ile YMH arasında Suudi Arabistan ve BAE’nin arabuluculuğunda imzalanan Riyad Anlaşması kapsamında, Husi karşıtı bloğun güçlendirilmesi amacıyla GGK’nin Yemen hükümetine entegre edilmesi ve bununla birlikte Aden ve çevre vilayetler ve bölgelerdeki hakimiyetini YMH bünyesindeki meşru içişleri ve savunma bakanlıklarına devretmesi planlanmıştı. Riyad Anlaşması’nın üzerinden geçen bir yıllık süre zarfında dönem dönem Aden’de ve çevre vilayetler olan Şebve ve Ebyen’de YMH güçleriyle GGK’ye bağlı Güvenlik Kemeri Güçleri, Şebve Elit Güçleri, Hadramut Elit Güçleri gibi askeri güçler arasında çatışmalar şiddetlenmiş ve GGK hakimiyeti altında bulunan bölgelerde asayişin teminini YMH yetkililerine bırakmama konusunda diretmişti. Bununla birlikte Nisan 2020’de GGK bir öz yönetim ilan etmiş, fakat bu öz yönetim komşu vilayetler olan Şebve, Ebyen, Sokotra ve Hadramut tarafından dahi kabul edilmemiş ve Temmuz ayında bu fikirden geri dönülmüştü.
GGK’nin Rusya ziyaretinin amacının güney halkının siyasi hayallerinin ve Güney Yemen devletinin yeniden kurulması konusunda istişareler olarak açıklanması da, Yemen’de Riyad Anlaşması’nın imzalandığı ve uygulanmaya çalışıldığı kırılgan zemini iyiden iyiye zedelemekte. Bu minvalde, BAE’nin Şubat 2020’de Yemen’de askeri olarak “yeniden mevzilenme” açıklamasına rağmen, GGK üzerinden bir Yemen siyaseti izlediği gün geçtikçe netleşen bir dış politika stratejisi olarak ortaya çıkıyor.
GGK’nin uzlaşmaz tutumu
Aralık 2020 tarihinde Riyad Anlaşması çerçevesinde kurulan yeni hükümet bünyesinde GGK’den de temsilcilerin yer alması, BAE’nin destekleri doğrultusunda GGK’ye Riyad Anlaşması’nda sağlanan siyasi meşruiyetin kapsamının genişlemesini temsil etmekteydi. Fakat yeni hükümetin kurulmasıyla birlikte yaşanan gelişmeler, GGK’nin hükümetin içinde yer almasına rağmen Yemen’in toprak bütünlüğünün ve barış ve istikrarın sağlanması için çalışmayacağına yönelik niyetlerini gösterdi. Riyad’dan dönen yeni hükümetin göreve başlamak üzere Aden’e gelmesiyle eşzamanlı olarak Aden havalimanında gerçekleşen patlamaların araştırılması için İçişleri Bakanı İbrahim Ali Haydan başkanlığında göreve başlayan komisyonun çalışmaları, Aden’deki GGK güçleri tarafından engellendi ve GGK güçleri hükümetle koordineli bir şekilde patlamaların araştırılması konusunda çalışmayı reddettiler.
GGK’nin yeni hükümette temsil edilmesine rağmen, siyasi ve askeri meselelerde önceki uzlaşmaz tutumlarına devam ettiği görülüyor. Yine yakın zamanda GGK, Aden ve çevresinde devam eden siyasi ve askeri nüfuzu hasebiyle Cumhurbaşkanı Hadi tarafından çıkarılan kararnamelerin engellenmesine yönelik faaliyetler yürüttü. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden biri Temmuz ayında Aden emniyet müdürü olarak atanan Ahmed el-Hamidi’nin Hadramevtli olması sebebiyle GGK tarafından reddedilmesi ve görevi teslim almasının engellenmesi oldu. Nitekim GGK’nin söz konusu baskıları karşısında Aralık ayında Cumhurbaşkanı Hadi yeni bir kararname imzaladı ve ed-Dali kentinden Tuğgeneral Mutahhar Ali eş-Şuaybi’yi tümgeneralliğe yükselterek yeni Aden emniyet müdürü olarak atadı. Aden’in yeni valisi olarak atanan Ahmed Hamid Lemles ise GGK’ye yakın bir isim olarak bilinmekteyken ve görev teslimi sırasında üst düzey GGK yetkilileri, yerel otoriteler ve şehirde görev yapan askerler tarafından karşılanması da yeni valinin siyasi yöneliminin perçinlenmesini sağladı.
GGK’nin Güney Yemen hayali, BAE’nin Kızıldeniz, Aden körfezi ve Bab’ül Mendep boğazını içine alan ticaret yollarına hâkim olma stratejisiyle de uyumlu olması hasebiyle, BAE’nin GGK ile hiyerarşik bir ortaklık kurmasını sağlıyor.
Siyasi anlamda uzlaşmaz tutum sergileyen GGK’nin, askeri alanda da bu tavrını sürdürmesi kuvvetle muhtemel. Ocak ayında, GGK’nin askeri yapılanması içinde Yarbay Necri el-Yehri komutasında olacağı tahmin edilen “Aden Halka Kemeri Güçleri” adı altında yeni bir askeri gücün kurulduğu bilgisi Güvenlik Kemeri Güçleri komutanı Tuğgeneral Muhsin el-Vali tarafından açıklanmıştı. GGK bünyesinde yeni bir askeri gücün ihdas edilmesi, YMH ile GGK arasında Aralık 2020’de üzerinde anlaşılan askeri hususların uygulanmasını zorlaştıracağı gibi, hükümetin verimli bir şekilde çalışmasını da engelleyebilir. GGK ile Cumhurbaşkanı Hadi arasında süregelen anlaşmazlıklar çerçevesinde, Şura Konseyi’ne eski Başbakan Ahmed Ubeyd bin Dağr’ın ve başsavcılık görevine de Ahmed Salih el-Musayd’ın atamalarının gerçekleştirilmesi, GGK yetkilileri tarafından Cumhurbaşkanı Hadi’nin tek taraflı kararlarının reddedildiği açıklamasının yapılmasına neden oldu. GGK yaptığı açıklamada, söz konusu atamaların kendileriyle istişare edilerek alınmadığını ve Riyad Anlaşması’na karşı bir tutum içine girildiğini belirtti ve “gerekli adımlar atılmadığı takdirde bunun sonuçları olacaktır” ifadesini kullandı. Tıpkı önceki atamalarda olduğu gibi, GGK bu atamalar sonrasında da görev değişiminin engelleneceğini ima eden söylemlerde bulundu. Atamalar konusundaki tutumları dikkate alındığında, GGK’nin bir yandan aslında kendilerinin barışçıl ve uzlaşmacı bir pozisyon izlediği fikrinin yaygınlaştırılması için çabalarken diğer yandan siyasi gerilimi bilinçli olarak tırmandırdığı söylenebilir.
GGK BAE himayesinde dış destek ile meşruiyet peşinde
Nitekim GGK’nin en temel amacının bağımsız bir Güney Yemen devleti olduğu görüşü, yakın zamanda GGK Başkanı Ayderusez-Zubeydi ve beraberindeki kalabalık heyetin Rusya’ya düzenledikleri ziyaretle perçinlendi. Tarihsel olarak 1990 öncesi dönemde Sovyetler Birliği ile ideolojik ortaklık kuran güney vilayetleri ve temsilcilerinin, özellikle ABD’de yaşanan başkanlık değişimi sonrasında, Rusya’yı bir dengeleyici güç olarak daha fazla gündeme getirebilecekleri bir döneme girildiği belirtilebilir. Bununla birlikte, Trump yönetiminin onay verdiği BAE silah anlaşmalarının Biden tarafından askıya alınması ve ilişkilerin yeniden gözden geçirileceğine dair somut ifadelerin basına yansıması, BAE’nin de Yemen’de Rusya’yı aktif bir güç olarak değerlendirmek istediğini ortaya koyuyor. Bu sebeple, GGK’nin Rusya ziyaretinin, BAE ile koordineli bir şekilde gerçekleşmiş olma ihtimali yüksek görünüyor. Nitekim GGK’nin en büyük destekçisi olan BAE’nin Rusya ile özellikle Aden körfezindeki jeopolitik tahayyülleri paylaştığı yadsınamaz bir gerçek. Yemen’de BAE ve Rusya arasındaki ortaklığın, Aden’de bir Rus deniz üssünün kurulması ihtimalini dahi içerdiğine yönelik tahminlerin bulunduğu bir ortamda, Rusya’nın da BAE ile ortaklığa sıcak baktığı söylenebilir. Bunun yanında, “normalleşme” sonrası BAE’nin İsrail ile artan ilişkileri, tıpkı Rusya’yla ilişkilerinde olduğu gibi, Yemen üzerinde de GGK üzerinden netice vermeye başladı. Bu meyanda Sokotra adasında BAE ve İsrail’in ortak faaliyetler yürüttüğü ortaya çıkmış bulunuyor.
GGK’nin Rusya ziyaretinin amacının güney halkının siyasi hayallerinin ve Güney Yemen devletinin yeniden kurulması konusunda istişareler olarak açıklanması da, Yemen’de Riyad Anlaşması’nın imzalandığı ve uygulanmaya çalışıldığı kırılgan zemini iyiden iyiye zedelemekte. Bu minvalde, BAE’nin Şubat 2020’de Yemen’de askeri olarak “yeniden mevzilenme” açıklamasına rağmen, GGK üzerinden bir Yemen siyaseti izlediği gün geçtikçe netleşen bir dış politika stratejisi olarak ortaya çıkıyor. BAE Riyad Anlaşmasıyla birlikte, Hadi hükümeti ile GGK’nin uzlaşma masasına oturması konusunda Suudi Arabistan’ı ikna etmiş, Aralık 2020’de ise GGK’nin yeni hükümette yer almasını sağlamasıyla bu yapıya siyasi meşruiyet kazandırmıştı. Bu anlamda, Riyad Anlaşması’yla birlikte, BAE’nin ayrılıkçı politikalar izleyen GGK’nin Suudi Arabistan tarafından dikkate alınmasını sağladığı da belirtilmelidir. BAE Yemen politikasını Suudi Arabistan’ın arabuluculuğuna ve Cumhurbaşkanı Hadi’ye rağmen GGK üzerinden şekillendirirken, hem GGK’nin iç yapılanmasına müdahil olmakta hem de içerideki kozlarını güçlendirebilmesi adına GGK lehine dış destek arayışlarını dahi hayata geçirmektedir.
[ODTÜ Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam eden Gökhan Ereli Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Körfez Çalışmaları Koordinatörlüğü’nde araştırma asistanı olarak görev yapmaktadır]