Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs'ta Taksim Meydanında kutlama yapılmasına izin verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürülerek yapılan bireysel başvuruyu karara bağladı. Anayasa Mahkemesi kararında, yapılan bireysel başvurunun, "başvuru yollarının tüketilmemiş olması" nedeniyle kabul edilemez olduğuna oy birliğiyle karar verildi. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın gerekçesinde "Başvurucu, iddialarını Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve İstanbul Valisinin 1 Mayıs'ta Taksim Meydanında toplantı ve gösteri yapılmasına izin verilmeyeceğine dair basında yer alan beyanlarına dayandırmıştır. 1 Mayıs'ta Taksim Meydanında toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma niyetinde olduğunu belirten başvurucunun 2911 sayılı Kanun hükümlerine göre ilgili mülki idare amirliğine bildirimde bulunması, mülki idare amirliğince toplantı ve gösteri yürüyüşüne izin verilmemesi veya toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesine yönelik işlem tesis edilmesi durumunda ise, öncelikle idari yargı yerlerinde dava açması gerekirken, belirtilen usulü takip etmeyip doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu görülmüştür. 24. Öte yandan, 2911 sayılı Kanun'un İstanbul Valiliğinin 18/1/2013 tarih ve 800 sayılı işlemiyle İstanbul İlinde toplantı alanları ve gösteri yürüyüşü güzergahlarının belirlenerek İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün resmi internet sitesinde duyurulduğu, Taksim Meydanının söz konusu alanlar içerisinde yer alması gerektiğini düşünen başvurucunun anılan işleme karşı da idari makamlara başvurmadığı gibi mahkemelerde dava da açmadığı anlaşılmıştır. Başvuru konusu olayda, şikayet edilen işleme karşı idari ve yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı, söz konusu başvuru yollarının pratikte etkili olmadığını gösteren bir örneğin bulunmadığı, aynı konuda daha önce başvurulmuş bir yargı yerince verilen karar da bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca, başvurucu, AİHM tarafından DİSK ve KESK/Türkiye, kararında, Taksim Meydanında kutlama yapılmasının engellenmesi dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. Maddesinin ihlal edildiğine karar verildiğini ileri sürmüşse de söz konusu karardan, 1 Mayıs 2008 tarihinde polisin yaptığı müdahalenin orantısızlığına ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı, anılan olaylar hakkında İstanbul Valiliği, Adalet Bakanlığı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve polis memurlarına yönelik vaki şikayetlerin Cumhuriyet Başsavcılığı ve Danıştay tarafından reddedildiği ve ayrıca İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı aleyhine yapılan şikayetler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle söz konusu AİHM kararının başvuru yollarını tüketme zorunluluğunu ortadan kaldırıcı nitelikte olduğu söylenemez" denildi.