Avusturya'da faaliyet gösteren eğitim kurumlarındaki ayrımcılığa karşı çalışmalar yürüten "Eğitimde Ayrımcılık Karşıtı Eşitlik Derneğinin (IDB)" raporuna göre ülkede geçen yıl 158 ayrımcılık vakası yaşandı.
Eğitim sisteminde din, cinsiyet, kültür, etnik köken ve benzeri nedenlerle ayırımcılığa maruz kalan öğrenci ve eğitmenlere ilişkin 7 yıldır çalışmalar yürüten IDB tarafından hazırlanan "2022 Avusturya Eğitim Sisteminde Ayrımcılık Raporu" kamuoyuyla paylaşıldı.
Ayrımcılığın nedenleri başta olmak üzere yaşananlara ilişkin örneklerin yer aldığı raporda geçen yıl 158 olay kayda alındı.
- Etnik köken ve dini aidiyet, birinci derece ayrımcılık nedeni
Raporda, eğitim kurumlarındaki bireylerin yüzde 84 ile en çok etnik köken ve dini aidiyetleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığı, bu oranın yüzde 36'sını Müslümanlara yönelik ayrımcı ve ötekileştirici davranışların oluşturduğu kaydedildi.
Raporda, ayrımcılık suçunu işleyenlerin yüzde 61'ini eğitmenler, yüzde 22,5'ini idareciler, yüzde 6'sını iş arkadaşları, yüzde 4'ünü öğrencilerin oluşturduğu, ülkedeki bazı düzenlemelerin de yüzde 1,5 düzeyinde ayrımcılığa yol açtığı ifade edildi.
- Ayrımcılık, en çok ilkokullarda
Ülkede yüzde 59 ile ayrımcılığın en çok ilkokullarda yaşandığına işaret edilen raporda, bu oranın diğer ilköğretim kurumlarında yüzde 25,5, üniversitelerde yüzde 11 ve anaokullarında yüzde 4,5 olduğu bildirildi.
IDB Yöneticisi Dr. Sonia Zaafrani, rapora ilişkin değerlendirmesinde, yaklaşık 7 yıldır çalışma yürüttüklerini, öğrenciler ve eğitmenlere yönelik ayrımcılığın çeşitli türevlerinin eğitim sisteminin parçası haline geldiğini belirterek, bu şiddete karşı durulması için ivedilikle harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Zaafrani, "Şu anki ve gelecekteki nesillerin gençlik çağlarında maruz kaldıkları, derin yaralara yol açan ve hayatlarının ileri evrelerinde de onları rahatsız etmeyi sürdürecek bu duruma (ayrımcılık) karşı eyleme geçmemiz gerekiyor." görüşünü paylaştı.
Raporda kayıt altına alınan olayların eğitim sistemindeki ayrımcılığı tam şekilde yansıtmadığına dikkati çeken Zaafrani ancak çeşitli yollarla elde edilen bu verilerin sisteme ilişkin yeterince fikir verdiğini belirtti.