Avrupa'nın geleceği parlak değil

İngiltere'deki Keele Üniversitesi'nden Prof. Aristotle Kallis Türkiye'de Gezi olaylarında olduğu gibi Avrupa'da da algı yönetimine dair çalışmalar olduğunu belirterek halkı aşırı sağ bir çizgiye çekerek toplumda şiddete neden olmak isteyenler olduğunu söyledi.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

İngiltere'deki Keele Üniversitesi'nden Prof. Aristotle Kallis, Birleşik Arap Emirlikleri Düşünce Kuruluş HEDAYAH'tan Sara Zaiger ve SETA'nın güvelik uzmanlarından Bilgehan Öztürk, Murat Yeşiltaş'ın moderatörlüğünde, SETA'da düzenlenen "Avrupa'da Aşırı Sağın Şiddete Varan Radikalleşmesi" konulu panelde konuştular.

Uzmanlar Avrupa'da artan aşırıcılıklara değinerek bu grupları kullanan Avrupalı politikacılara ve başka yapıların varlığına vurgu yaparak, ana akım medya ve özellikle sosyal medyada Avrupalı aşırı grupları şiddete yönlendiren siyasileri ve halkı seçim yapmak zorunda bırakan algı operasyonları olduğunu söylediler.

Yapılan algı operasyonları ile Avrupa'da halkın mültecilere özellikle de Müslümanlara karşı bir harekete teşvik edildiğini belirten uzmanların açıklamaları Türkiye'de Gezi olayları sırasında ana akım medya ve sosyal medya üzerinden çekilmeye çalışılan algı operasyonlarını akla getirdi.

Halkları karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar

İngiltere Keele Üniversitesi'nden Prof. Aristotle Kallis, aşırıcılıkların şiddete dönüşmesine dair hazırladıkları bir raporda ülkelere özgü dengelerin konunun üzerinde etkisi olduğunu dile getirdi. İngilizlerin aslında aşırı sağın çok da yanında yer almadığını söyleyen Kallis Avrupa'daki algı yönetimi hakkında şunları söyledi: "Hükümet bir anda BREXİT referandumuna gidileceğini söyledi. Daha sonra referandumdan bir hafta önce Milletvekili Jo Cox aşırılık yanlısı biri tarafından öldürüldü. Bu dönemde ana akım medyanın önemli yazarları mülteci karşıtlığına neden olacak birçok aşırıcılık karşıtı yazı yazdı.

Ayrıca sosyal medya üzerinden de 'popüler hashtag'lerde bu aşırıcılık söylemleri ortaya çıkmaya başladı ve seçim döneminde bu yüzde 51 oranında arttı. Sosyal medyada, 'Bir kişinin boşa gitmesine izin vermeyin', 'Herkes için çalıştı', '649 tane daha milletvekili kaldı' gibi söylemler ön plana çıktı. Sonrasında ise artan milletçilik ve AB düşmanlığı sonucu BREXİT'ten ayrılma kararı çıktı ve AB'ye üye ülkelerden gelen göçmenlere dahi sert bir yaklaşım benimsenmeye başlandı. Camilere saldırılar arttı. Göçmen topluluklara birçok saldırılar oldu."

Başka ülkelerde de tehdit olarak kullanılabilir

Prof. Kallis, aslında İngiltere'de aşırı sağın kuvvetli olmadığını söyleyerek, "Birleşik Krallıkta, ana akım medyanın aşırı sağ söylemleri meşru kılma açısından çok önemli bir rolü olduğunu söyleyebilirim. Ana akım medyanın çok itibarlı köşe yazarları bu konuda, 'mülteciler, göçmenler savaşı getiriyor' gibi ifadeler kullandı. Bazı ideolojileri meşru hale getirme açısından çok önemli bir görev üstlendiler. Başka bir ülke için tehdit görülmeyen durumu bir iki yıl sonra o ülke içinde tehdit olarak konuşabiliriz. Bu kişiler online olarak etkileşim halindeler ve radikalleşme üzerindeki varlıklarını online olarak sürdürüyorlar" değerlendirmesini yaptı.

Bu oyunu bozmak zor

Bunun bir kısır döngü olduğunu söyleyen Prof. Kallis, "Bu döngü bunu beslemeye devam ediyor ve radikalleşmeye de büyük katkı sağlıyor tabi ki. Ana akımı temsil etmiyorum. Popülizm belli bir dünyayı analiz yöntemi ama hiçbir şey elde edemeyeceğiniz bir oyunun parçası. Yani bir tarafta mültecileri bir kenara atıyorsunuz bir tarafta halkın yanında oluyorsunuz mültecileri kaybediyorsunuz. Bu sürecin hepsi bir döngü oluşturuyor ve bunu çözmek gerçekten çok zor" şeklinde kaydetti.

Avrupa'daki bu oyundan para kazananlar da var

Birleşik Arap Emirliklerindeki HEDAYAH isimli düşünce kuruluşunda görevli uzman Sara Zaiger, BREXİT'ten sonra oy için popülist dili artırarak kullananların olduğunu söyledi. Zaiger, "Aşırıcı gruplar gittikçe daha fazla bir şekilde popülist dili kullanmaya başlıyorlar. Daha fazla dikkat çekmeye çalışıyorlar. Davalarına daha fazla kişi toplayarak sempatizan elde etmeye çalışıyorlar. Yaygın hashtagleri kullanıp şiddeti savunan bir twet atabiliyorlar. Sadece politikacılar kullanmıyor bunu, aşırı sağ politik tartışmaları twitter üzerinden sermayeye de çeviriyorlar" şeklinde düşündüğünü belirtti.