Avrupa'da İslam düşmanlığı artıyor!

Almanya'da başlayıp tüm Dünya'ya yayılan Müslümanlara ve dini mekanlara yönelik saldırılar her geçen gün artarak devam ediyor. Avrupa'daki ırkçı ve İslam karşıtı hareketler ülkelerde yaşayan Müslümanlarda da ciddi bir tedirginlik yaratmaya başladı.

EZGİ ÇELİKANKARA

Avrupa'da sıklıkla yaşanan camilere ve Müslümanlara ait derneklere yapılan saldırılar Müslümanları endişelendiriyor. Müslümanlara yapılan ırkçı, İslam karşıtı yaklaşımı değerlendirdiğimiz akademisyenler Türkiye'nin güçlenmesinin birilerini rahatsız ettiğini bu durumu da kontrol edebilmek amacıyla tepkilerini bu şekilde gösteriyor olabileceklerini dile getirdi.

İslam düşmanlığına dayalı bir anlayışla ırkçılık körükleniyor

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yrd ve İİBF Dekanı Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Müslümanlara karşı yapılan bu çirkin saldırıları, kin ve nefret suçu içeren yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı olarak değerlendirdi. Hacısalihoğlu, Kin ve nefret duygusuyla beslenen İslam düşmanlığına dayalı bir anlayışla ırkçılığın körüklediğini belirtti. Medeniyet vurgusu üzerinden çatışma, kavga ve boğazlaşmanın aslında fikri ve ideolojik alt yapısının yapılandırıldığını belirten Hacısalihoğlu, bunun bir propaganda dili olduğunu tarihi eskiye dayanan kin ve nefret tohumlarının bugün tekrar boyutlandırmak istendiğini ve yaşanan bu olaylarla bunun açık delilinin görüldüğünü altını çizdi.

Batı büyük kitlesel göçleri tepkilerle kontrol etmek istiyor

Ekonomik eşitsizliğin giderilemediği, yoksulun, mazlumun haklarının korunamadığı, zalimlerin egemenliğinin bütünüyle sonlandırılamadığı bir dünya da bilinçli bir şekilde asıl meseleleri örterek, medeniyetlerin çatıştırılmasına, birbirlerine düşman kılınmasına tepki gösteren Hacısalihoğlu, bunun güç ve çıkar devşirmeye dayalı stratejik bir oyun olduğunu değerlendirdi. Sosyo-politik ve ekonomi-politik nedenlerin bu durumu beslediğini belirten Hacısalihoğlu, "İnsanların kitlesel halde Batı'ya yasal olmayan yollarla göçlerine ve bunun engellenmeye çalışıldığına tanık oluyoruz. NATO belgelerinde yeni tehdit algıları içerisinde artık bu tarz kitlesel göçler yer alıyor. Nüfus hareketliliğine dayalı bu yeni tehdit algısı, neredeyse tüm Avrupa ya yayılmış durumda ve mevcut yabancı nüfusların varlığına yönelik tahammülsüzlüğe de katkı sunmakta. Bu tahammülsüzlük, Batı'nın köklerinde yer alan ırkçılığın körüklenmesine zemin hazırlamaktadır. Batı kendisine yönelebilecek bilhassa İslam coğrafyasından kitlesel göçleri, içerdeki büyük tepki ile bir anlamda kontrol etmek istiyor "dedi.

Batı ülkeleri ırkçılığın anavatanıdır

Avrupa eski ekonomik dinamizmine sahip olmamasından dolayı bir tedirginlik olduğunu belirten Hacısalihoğlu, bu sıkıntının da sokaklara kendi toplumuna da yansımış durumda olduğunu kaydetti. Hacısalihoğlu, kin ve nefret algısı ile Batı ülkelerinin ırkçılığın aslında anavatanı olduğunu da ifade etti. Soğuk savaş bittikten sonra özellikle Amerika önderliğinde yeni bir siyasi iklim ve buna dayalı stratejik adımların atılabilmesi için yeni bir propaganda diline ihtiyaç duyulduğunu belirten Hacısalihoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Yeni egemenlik iştahıyla davrananlar, önce küresel terör vurgusuyla propaganda zeminini beslediler ama bu yetmedi. Daha sonra İslam ile terörü birlikte anma ısrarı ve bunun ideolojik alt yapısının yapılandırılmaya çalışıldığını gördük. Dolayısıyla İslam sürekli şiddet ile vahşet ve kanla anılan bir kavrama dönüştürülerek terör ve İslam kavramları ısrarla birlikte anılmaya başlandı" dedi. Hacısalihoğlu, Bu durumun bilinçli bir şekilde bir propaganda dili olduğunu ve asıl amacın İslam coğrafyasının bereketine göz koyanların bu coğrafyaya yönelik her stratejik hamlesi için meşruiyet zeminini yapılandırmaktır. "dedi.

Almanya'nın yarısı Müslüman olacak diye korkuyorlar

Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler öğretim üyesi Prof. Dr. Alaeddin Yalçınkaya, Avrupa'da ki İslam karşıtı hareketlerin aslında bir endişeden kaynaklı olduğunu dile getirdi. Yalçınkaya, "Mevcut şartlara baktığımız zamanda oradaki yüzde beş olan Müslüman aileler, Alman ailelere göre çok çocuklu. Böyle bir durumda endişe 50 sene sonra Almanya'nın yarısı Müslüman olacak. Böyle bir endişeden dolayı da Türkler kendi istekleri ile gitmiyorlarsa bir huzursuzluk yaratalım düşünceleri mevcut. Bu şartlar altında diğer Avrupa ülkelerinde de Almanya'da da bir Türk düşmanlığı İ mevcut. Bunun yansıması ile de üzücü olayları görmekteyiz "dedi.

Müslümanların gasp edilmesi söz konusu

İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mensur Akgün, yaşananları değerlendirerek olayların toplumsal bir harekete dönüştüğü zaman partilerin onların taleplerini içselleştirmeleri tehlikesi olduğunu belirtti. Almanya'da, Avrupa'da yaşayan Müslümanların gasp edilmesi söz konusu olabileceğini kaydeden Akgün, "Avrupa'da herkes bu hareketleri ciddi bir şekilde eleştiriliyor. Hem Almanya'da hem İsveç'te insanlar Müslümanların yanında yer alıyor. Eğer bu tepkiler devam edecek olursa bu durumun siyasi olarak sindirilmesi mümkün olacak" dedi.