Avrupa kendi silahından korktu

Avrupalıların mülteci karşıtlığının gerçek sebebini ortaya çıktı. Yüzyıllarca azınlıklar üzerinden içişlerimize müdahale eden Avrupalılar psikolojik travma yaşamaya başladı. PKK'yı yok etmeye noktasına getiren ve tüm halkı ile barış içinde yaşanılan Türkiye'de oynana 200 yıllık azınlık oyunu artık son buldu. Buna rağmen Avrupa'daki artan Müslüman nüfustan korkan Avrupalılar, Türkleri ve Müslümanları da kendileri gibi art niyetli sanıyorlar. Bu

Türk-Alman Üniversitesi'nden Göç konusunda uzman Prof. Dr. Murat Erdoğan, konuyla ilgili olarak, "Avrupa'daki Türk diasporası ile önemli bir güç olduğu ortaya çıkan Türkiye, Avrupa'da büyük endişeye neden oldu. Avrupalılar, 'İleri de Türkiye gibi ülkeler bizim iç işlerimize müdahale edebilirler mi bizi yönlendirebilirler mi? Siyasi olarak da bize müdahale edebilirler mi?' korkusu yaşamaya başladılar" dedi.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'nde çıkan mülteci konusundaki kavga, Almanya'da İçişleri Bakanı'nın istifayı gündeme getirmesine kadar uzandı. Türkiye'nin 4.2 milyon mülteciyi huzur için de barındırmasına ve ekmeğini paylaşmasına rağmen Avrupalıların çok daha azı için birbirine girmesinin asıl sebebi ortaya çıktı. Avrupalıların 200 yıldır azınlıklar üzerinden Osmanlı ve Türkiye'ye ayar vermeye ve iç işlerine karışmaya çalışması bozuldu. PKK'ya göz açtırmayan Türkiye tüm azınlıkları ile barış içinde yaşarken Avrupa'da artan Müslüman nüfus Avrupalılarda kendi silahı ile vurulma paranoyasına neden oldu. Türkiye'nin Almanya başta olmak üzeri Türk ve Müslüman azınlık üzerindeki etkisinden rahatsız olan ve korkan Avrupalılar Türkiye'yi AB'den uzaklaştırmak için her şeyi yapacak duruma geldi. Bu korkudan daha fazla mülteci almak istemeyen Avrupa'nın aynı zamanda yüzyıllarca mazlumları sömürerek elde ettiği zenginliğini de paylaşmak istemediği ortaya çıktı. Türk-Alman Üniversitesi'nden Göç konusunda uzman Prof. Dr. Murat Erdoğan, MİLAT'a Avrupalıların mülteciler konusunda Türkiye'ye karşı ayrımcı tavrının arka planını anlattı.

"Toplumun olağanüstü dayanışması var"

Türkiye'de 2011 yılında 58 bin mülteci bulunmasına rağmen Suriye Sorunu'nun baş göstermesi ile bu rakamın birkaç yılda 4.2 milyona çıktığını söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, 2011 yılına kadar mülteci konusunun Batılı devletlerin problemi olduğunun altını çizdi. Prof. Erdoğan, 2011'de artan mülteci sayısını rağmen Türkiye'nin bu süreci çok iyi yönettiğini kaydederek şu noktaya dikkat çekti: "Hiç kimse bu kadar çok sayıda mültecinin Türkiye'ye geleceğini ve bu kadar uzun süre burada kalacağını beklemiyordu. Ama bu güne kadar toplumun olağanüstü bir dayanışması ve direnci ortaya çıktı. Toplum bu konu da sızlansaydı. Bu konuyu çok büyük bir sorun haline getirseydi, seçimlerde de bir numaralı konu bu olurdu. Ama bu çok minimal bir konu olarak kaldı. Çünkü toplum buna prim vermedi. Bunun sebebini de 'yoksulluk dayanışması' olarak görüyorum. Yani ülkeler ne kadar zenginleşirse o kadar dışarıdan gelene kapılarını kapatıyorlar. O kadar korumacı hale geliyorlar."

Kimse bu kadarına cesaret edemez

Prof. Erdoğan, Suriye sınırına örülen duvar ile daha sağlam politikalar üretilmesinin sağlanmasını amaçlandığı değerlendirmesinde bulunarak Suriyelilerin de beklenen de farklı davrandığını şu cümleler ile belirtti: "Toplum bir biçimde bu işe sahip çıktı. Suriyeliler de kendilerinden beklenilenin üstünde bir performans ortaya koydular. Kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyorlar. Türkiye'de her hangi bir siyasi veya güvenlik sorunu ortaya çıkarmadılar. İşsizlik sorunu yaratmadılar, çünkü kimsenin istemediği çok ucuz işlerde çalışıyorlar. Türkiye'nin, Türk toplumunun ortaya koyduğu performans olağanüstü yüksek. Dünya'da şu an 65 milyonunun üzerinde mülteci var. En fazla mülteci 3.6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4.2 milyon civarında mülteci ile Türkiye'de. Daha önce hiç tanımadığımız, küçümsenmemesi gereken bir sayı. Bu konuda biraz fazlaca küçümsüyoruz yaptığımız işi ama Türkiye nüfusunun yüzde 5'ini aşan bir orandan söz ediyoruz. Amerika'ya 4-5 yıl içerisinde 20 milyon mültecinin girdiğini düşünelim. Şu an Türkiye'nin yaşadığı olay bu. Buna Avrupa'da dahil kimse izin veremez. Şu ana kadar da Allah'a binlerce şükür fena gitmedi."

Türkler, yaptığı yardımı dillendirmiyor

Avrupa'da mültecilere karşı "Bu insanlar niye geldiler, nereden geldiler. Bir an önce gitsinler" yaklaşımının hakim olduğunu söyleyen Prof. Erdoğan, çok zengin olmamanın getirdiği bir dayanışma içerisinde oldukları belirterek şöyle devam etti: "Türk toplumu ile mültecilerin kültürel benzerlikleri var. Cami'de, bayramda karşılaşıyorlar. Bütün bunlarda bu toplumsal kabulü kolaylaştıran unsurlar oluyor. Türk toplumunun da bu konuda ayrıca dayanışma gösteriyor olması, mültecilere yapılan harcamaları çok fazla abartmıyor olması, toplum içinde çalışmasına karşı çıkmıyor olması, saldırıda bulunmuyor olması çok önemli ve kıymetli değerlerdir. Şu an Avrupa'da en fazla mülteci alan ülke Almanya, oradaki mülteci sayısı ise bizim sadece İstanbul'daki mültecilerimizin sayısı kadar. Bu konu da Türkiye'nin ortaya koyduğu dayanışma hiçbir şekilde göz ardı edilemez."

DEAŞ'tan korkan Avrupalı, cami kapatıyor

"Avrupalıların Müslüman mültecilere karşı tavrının yeni olmadığının altını çizen Prof. Erdoğan, şunları kaydetti: "90'larda soğuk savaş bittikten sonra İslam ve İslamafobi çerçevesinde birçok tartışma, birçok olay yaşandı. Avrupa toplumları İslam'dan çok ötekileştirilmiş ve İslam toplumlarının kendilerini bozacağı bir algı içinde harekete ediyorlar. 11 Eylül döneminde de bu algı doruğa tırmandı. Ondan sonrasında zaten her şey güvenlik gerekçesi ile engellendi. Avrupa'nın çelişkisi hiçbir zaman bitmeyecek. Onlar istedikleri kadar kendilerini Avrupalı, Hıristiyan topluluklar olarak nitelesinler, eninde sonunda o toplulukların içerisinde başka topluluklardan, özelikle de Müslümanlardan insanlar olacak. Sürekli İslam'a geçen insanlar da Avrupa'da Müslüman toplumun nüfusunu daha çok artıyor. Bu durum DEAŞ olayı ile birlikte başka bir safhaya geldi. Çünkü DAEŞ'in bölge hareketi olmanın ötesine geçip küresel bir harekete dönüşmesi ve özellikle de Batı'daki azınlıkların bazılarından destek alması endişeleri biraz daha artırmış oldu. Avrupa'da hükümetler bu korku ile bütün camileri kapatıyorlar. Avusturya, Almanya, Hollanda, Belçika'da her geçen gün Müslümanlar ile ilgili yaptırımların artırılmasına, Müslümanların çevrelenmesine ve onların belirli hareket alanlarının kısıtlanmasına çalışılıyor."

Türkiye'nin gücü korkutuyor

Avrupalıların son dönemde Türkiye'ye karşı tavır almasının asıl nedeninin Türkiye'nin Müslümanlar üzerindeki gücünden korkmaları olduğunu belirten Prof. Erdoğan Avrupa'nın ununla mücadele edemeyeceğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Avrupa'daki Türk diasporası ile önemli bir güç olduğu ortaya çıkan Türkiye, Avrupa'da büyük endişeye neden oldu. Avrupalılar, 'İleri de Türkiye gibi ülkeler bizim iç işlerimize müdahale edebilirler mi bizi yönlendirebilirler mi? Siyasi olarak da bize müdahale edebilirler mi?' korkusu yaşamaya başladılar. Avrupa'da şu an da bir akıl tutulması yaşanıyor. Her şeyi aşırı derecede abartıyorlar. Ve bu abartı için de kendi huzurlarını tehdit altına sokmuş oluyorlar. Çünkü orada yaşayan Müslümanların sayısı her geçen gün daha da artacak, etkinlikleri daha da artacak. İsteseler de istemeseler de birlikte yaşayacaklar, buna hiç kuşku yok. Netice itibariyle mülteci karşıtlığı dünyada yaygınlaşan bir şey ve Trump da popülist bir politikacı olarak buna oynuyor. Trump, Almanya'ya sataşıyor çünkü oradaki göçmen politikasında bir sorun var. Bu dönem, gelecek olan yoksul, mazlum ve gariban insanlar için çok şansız bir dönem."