Batı'nın İsrail'e silah desteği" başlıklı dosya haberin 12. ve son bölümünde AA muhabiri, Londra merkezli "Silahlı Şiddete Karşı Eylem" (AOAV) isimli kuruluşun yöneticisi araştırmacı ve gazeteci Iain Overton ile Avrupa ülkelerinden İsrail'e örtülü şekilde sürmekte olan silah tedarikini konuştu.
Avrupa ülkelerinin 9 aydır Gazze Şeridi'ni hedef alan saldırılara rağmen İsrail'e üçüncü ülkeler aracılığı ve kamuoyundan gizlenen anlaşmalarla silah satmaya devam ederek sivil can kayıplarındaki rolü tepkilere ve eleştirilere neden oluyor.
Belçika, Hollanda, İtalya, İngiltere ve İspanya gibi ülkeler İsrail'e silah satmayı durdurduğunu duyursa ve bazı Avrupa ülkelerinin yasaları aktif savaş halindeki ülkeye silah tedarikini yasaklasa da uluslararası basında çıkan haberler bunun tam aksini gösteriyor.
İngiltere Hükümeti, 7 Ekim'den bu yana İsrail'e doğrudan silah tedarik edilmediğini savunsa da ülkedeki özel şirketlerin silah sağlamayı sürdürdüğü tahmin ediliyor.
İtalya, yasalar gereği İsrail'e silah satışının durdurulduğu bildirilse de ekonomi dergisi Altraeconomia'da yer alan habere göre Gümrük Ajansı verileri, Roma'nın Aralık 2023-Ocak 2024 döneminde Tel-Aviv'e silah ve mühimmat ihraç ettiğini doğruladı.
Norveç'te yasalar savaş halindeki herhangi ülkeye silah satışı yasaklasa da ülke basınında çıkan haberlere göre hükümetinin yüzde 50 hissesine sahip olduğu savunma firmasının ABD'deki yan şirketinde üretilen silahlar İsrail'e satılmaya devam ediyor.
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin (GKRY), kağıt üzerinde İsrail'e en az silah tedarik eden ülkelerden biri olarak görülse de İsrail'e yollanmak üzere Batılı ülkelerin askeri yığınağına ev sahipliği yaptığı öne sürülüyor. Basında çıkan haberlere göre, GKRY'deki İngiliz üssü, Gazze'ye saldırılar başlamasından bu yana İsrail'e silah ve teçhizat ulaştıran 30'dan fazla askeri nakliye uçuşuna aracılık etti.
Gazeteci Overton, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa ülkelerinin geçmişte İsrail'e silah ihraç ettiğini ve birçoğunun hala silah sağlamaya devam ettiğini belirtti.
Uluslararası silah ticareti verilerinin şeffaflığı ve bunların açıklanmasında yaşanan gecikmelerin çoğu zaman silah ticaretinin boyutunu ve etkisini gizlediğini ifade eden Overton, bu gecikmelerin ayrıca hükümetlerin uluslararası silah satışlarındaki rollerinden sorumlu tutulması çabalarına engel olduğunu söyledi.
Overton, İsrail'e 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’e silah satışı için 100 adet ihracat lisansı veren İngiltere hükümetinin bunu aylarca gizlediğini, gerçeğin daha sonra ortaya çıktığını örnek vererek, benzer şekilde birçok Avrupalı ülkenin silah satışına devam ettiğini ancak bunun kamuoyundan saklandığını dile getirdi.
Avrupa'dan İsrail'e silah akışı Gazze'ye saldırıların başlamasından sonra da devam ediyorOverton Avrupalı bazı ülkelerin Gazze'ye saldırılar nedeniyle İsrail'e silah satışını durdurma kararı almasına rağmen bunun silah satışını tamamen durdurmak anlamına gelmediğinin altını çizerek, "Belçika, İtalya, Slovenya ve Norveç gibi diğer ülkeler de İsrail'e silah satışlarını kısıtlıyor ancak sonlandırmak zorunda değiller." diye konuştu.
İsrail'e Avrupa’dan sağlanan en büyük silah tedarikinin Almanya’dan geliyor olmasının ülkenin Nazi geçmişiyle ilgili olduğu yorumunu yapan Overton, "Bu durum açık bir şekilde Almanya'nın Yahudi halkına yönelik muamelesinden kaynaklanan suçluluk duygusunun mirasına dayanmaktadır. Geçen yıl Almanya'nın İsrail'e ihracatı bir önceki yıla göre 10 kat artarak 327 milyon avroya ulaştı." ifadelerini kullandı.
Overton, Almanya'nın bu yıl Ocak-21 Şubat tarihleri arasında İsrail’e 9 milyon avronun üzerinde ihracat lisansı onayladığına dikkati çekerek bunların büyük bir kısmının savaş silahlarının satışı için olduğunu kaydetti.
Fransız gazetecilerce yapılan araştırmaların hükümet reddetmiş olmasına rağmen İsrail’e silah tedarikine devam ettiğini gösterdiğini ifade eden Overton, "Bu konuda gerçek anlamda bir gerilim var. Ancak 2014-2022 yılları arasında Fransa'nın İsrail'e 2,5 milyar dolar ile dünya genelinde en yüksek ikinci ihracat lisansını verdiğini biliyoruz." dedi.
İsrail'e satışlar kimi zaman üçüncü ülke aracılığıyla sağlanıyorUluslararası silah ticaretinin çok katmanlı ve girift ilişkileri olmasından dolayı ülkeler arasındaki satışların kimi zaman üçüncü ülke aracılığıyla gizlendiğini kaydeden Overton, bu durumu şöyle anlattı:
"Örneğin, bir uçak üretmeye çalışıyorsanız, bir ülkede üretilen ve daha sonra farklı ülkelerde üretilen diğer bileşen parçalarla bir araya getirilmek üzere başka bir ülkeye gönderilen bazı ürünleriniz olabilir. Dolayısıyla silah ticaretine ilişkin herhangi bir soruşturmanın temel zorluklarından biri, çok sayıda bileşen parça ve yan kuruluşun faaliyet gösterdiği gerçeğini hesaba katmaktır. Bu da şeffaflığın tespit edilmesini ve bir ülkenin başka bir ülkeye kasıtlı olarak silah tedarik ettiğine dair bir tahminin gerçekten kanıtlanmasını çok zorlaştırmaktadır."
Overton bazı ülkelerin İsrail'e satışlara devam etmek için bu yönetimi kullandığını anlatarak, "Bunun nedenleri uluslararası kısıtlamalardan kaçınmaya çalışmaktan, halkla ilişkilerin bozulmasını önlemeye çalışmaya kadar uzanabilir. Ayrıca, silah satışı açısından, üçüncü taraf bir ülkeye ihracat yapmak ve daha sonra bu üçüncü taraf ülkenin İsrail'e ihracat yapmasının işleri kolaylaştıracağı bir gerçek." değerlendirmesinde bulundu.
Avrupalı ülkelerin suç ortaklığını kanıtlamanın önünde hukuki engeller varBir ülke Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından insan hakları ihlallerinden suçlu bulunana kadar, silah ihracatçılarının satışların meşru müdafaa amacıyla iyi niyetle yapıldığını iddia edebileceğine dikkati çeken Overton, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Silah ticaretinde neden ve sonuç ilişkisini kanıtlamak oldukça zordur. Bazı insanlar şöyle der: 'Bu silah bu ülkeye ihraç edilmiştir, bu nedenle insan hakları ihlallerinde kullanılmış olmalıdır.' Bu da sivil toplum ya da gazeteciler için makul bir açıklama olabilir. Ancak devletler 'Daha sağlam kanıtlar, bu silahın insan hakları ihlalinde kullanıldığına dair kesin güvence istiyoruz' diyebilirler."
Overton böylesi bir durumda öncelikle İsrail'in Gazze'deki saldırılarda insan hakları ihlallerinde bulunduğunun hukuken kanıtlanması gerektiğini ifade ederek, "İsrail ordusunun kasıtlı olarak sivilleri bu silahlarla öldürmeye çalıştığını kanıtlamak çok zor. Her zaman sadece Hamas'ı öldürmeye çalıştıkları argümanının arkasına saklanabilirler." diye konuştu.
'BM ve UAD varoluşsal bir kriz içinde'İsrail'in soykırım suçunu işlediğinin kanıtlanması halinde dahi silah tedarikçisi ülkelerin suçlamalardan kaçınabilmesinin mümkün olduğunu belirten Overton, "Şu anda İsrail'e ihracat yapan herhangi bir kişi, eğer İsrail resmi olarak soykırımla suçlanacak olursa, 'O noktaya kadar hiçbir şey kanıtlanmamıştı ve bu nedenle yasaları çiğnemedik' diyebilir." ifadesini kullandı.
ABD, İngiltere ve Rusya gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyelerinin geçmişte sivillerin öldürüldüğü çatışmalarda "suç ortaklığı" yapmış olmasına rağmen bu devletlere karşı yaptırım uygulanmadığını anımsatan Overton, "Dolayısıyla, çatışmalarda uluslararası insancıl hukukun uygulanmasında genel bir çöküş olduğunu ve bunun BM, UAD ve diğerleri gibi kuruluşlar için gerçekten varoluşsal bir kriz olduğunu düşünüyorum." değerlendirmesi yaptı.
Silah Ticareti Anlaşması gibi uluslararası anlaşmaların çatışma bölgelerine silah ihracatını önlemedeki etkisizliğini de eleştiren Overton, silah ticaretini kontrol etmek ve ihraç edilen silahların insan hakları ihlallerinde kullanılma olasılığını azaltmak için daha sıkı ulusal ve uluslararası düzenlemeler yapılması çağrısında bulundu.