ÖZLEM DOĞAN/ÖZEL HABER
Konya Meram Belediyesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın da katıldığı İslam'da Kadın temalı 'Meclis-i Nisa' programı Perşembe günü gerçekleşti. Programa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan'ın yanı sıra AK Partili kadın milletvekilleri ve STK temsilcileri de katıldı. Mevlana'nın ruhaniyetinin eşlik ettiği Konya'da gerçekleştirilen organizasyonda, başta Suriye'deki iç savaşta olmak üzere Ortadoğu ve Avrupa'da Müslüman kadınların uğradığı zulüm ve haksızlıklara değinildi. Açılış konuşmasını yapan Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, Müslüman kadınların yerleşik kalıpları kırarak yeni kavramlar, yeni sosyal hedefler inşa etmesi için bir araya geldiklerini söyleyerek, "Dayatılanı reddetmeli, batının klişelerine teslim olmamalıyız" diye konuştu.
Kadınımız 15 Temmuz'da da kahramandı
Kadının her dönemde insanların ortak değeri olduğunu ifade eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan, "Kadim medeniyetimiz kadının erkekle birlikte toplum hayatının her alanında beraber olduğunu gösteriyor. Bunun en taze örneği 15 Temmuz'dur" dedi.
Müslüman kadın iradesini ortaya koymalı
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da ilk emri 'oku' olan bir kitabın rehberliğinde, kız çocuklarının eğitiminin bir sorun olmaktan çıkarılması gerektiğini vurgulayarak, "Müslüman kadının kendi gücünü, kendi iradesini ortaya koyması gerekir. Şahsiyeti, aklı, zekası, sezgi gücü, merhameti, şefkati ve diğer vasıflarıyla varlık göstermesi gerekir" dedi.
İslamofobi yeni bir ırkçılıktır
Birbirinden güzel Konya lezzetlerinin sunulduğu öğle yemeği arasından sonra Moderatörlüğünü Prof. Dr. Edibe Sözen'in yaptığı ve İslam coğrafyasında kadın, dünyanın Müslüman kadına bakışı, İslamofobi ve medyada Müslüman kadın başlıkları altında gerçekleşen oturuma geçildi. Sözen, "Biz her zaman Batı'yı aydınlanma olarak tarif ederiz ama batının çok güçlü karanlık tarafı var. O karanlık tarafı, çok büyük bir tehdit olarak addettiğimiz İslamofobidir. İslamofobi Batı'da giderek yükseliyor. Avrupa'da Müslümanlara yönelik saldırıların yüzde altmışı kadınlara yönelik gerçekleştiriliyor. İslamofobiyeni bir ırkçılıktır" şeklinde konuştu.
Müslüman kadını koruyamıyoruz
Prof. Edibe Sönmez'in ardından söz alan Av. Gülden Sönmez, dünyanın dört bir tarafında Müslüman kadınların gözyaşının değersiz bir hale getirildiğini ve gün geçtikçe kadınların bedenlerinin çok açık bir şekilde silah olarak kullanıldığını ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü; "Suriye'de altı bininüzerinde tecavüz vakası var. Birkaç saatte ulaşabileceğimiz uzaklıktaki bir ülkeden bahsediyoruz. Hepimiz kadına yönelik suçun yasak olduğunu söylüyoruz ama nasıl bir dünyadayız ki, bu kurallara rağmen bir Müslüman kadını bile korumaktan aciziz. Bugün en azından sağ olanlar için bir çığlık atmazsak her şey için çok geç olacak. Eğer bir Hristiyan kadının kılına zarar gelseydi, ya da bir Yahudi kadına 'höt' denseydi, sorumluların antisemitizm bahanesiyle mahkemelerde başlarına neler gelirdi. Oysa bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, öldürüyorlar, dünyadan ses yok."
Kadın erkek ilişkisi üstünlük yarışı değil
Kadınıntek bir kimliğe hapsedilmemesi gerektiğini söyleyen KADEM kurucularından Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu, Kadın ve erkek arasındaki hakkaniyet ilişkisinin hiçbir zaman üstünlük olarak görülmediğinin altını çizerek şöyle konuştu; "Dört kutsal kitabın temel anlamda perspektifinin iyi ahlak ve adalet üzerine olduğunu görürüz. Kuran-ı Kerim fertlere, hakimlere, şahitlik yapacak olanlara 'Hüküm vereceğiniz kişiler farklı bir dinden dahi olsa adaletli olmaktan asla kaçınmayın' der. Peygamberimiz yaşamı boyunca söz ve fiilleriyle adaletten örnekler vermiştir. Veda hutbesinde adaletsizlikten kendinizi koruyunuz bu hesap gününde zulme denktir demiştir."
Kişilik bölünmesi yaşadım
Tunus Nahda İslami Hareketi'nden Hamıda Bessaad, Tunus kadınının işkencenin en kötülerini yaşadığını, kadınların kocalarının gözü önünde tutukevlerinde tecavüze uğradığının altını çizerek şu şekilde konuştu; "Tunuslu kadınlar olmasaydı Tunus'taki devrim gerçekleşmezdi. Devrimden önceki yönetim, başörtüsü etnik semboldür, giyilmeyecek demişti. Başörtümü çıkarmak zorunda kalmıştım. Cezaevlerinde işkenceye maruz kaldım. Kişilik bölünmesine uğradım. Görev başında başörtümü çıkarıyordum. İşten çıkınca başımı örtüyordum. Bir yandan varlığımı ispatlamam gerekiyordu, diğer yandan çalışmak zorundaydım. Cezaevlerinde maruz kaldıkları işkencelerden dolayı delirenler ve intihar eden kadınlarımız oldu. 2011 seçiminde Nahda hareketi çok iyi bir sonuç elde etti ve kadınlarımız şu an yönetimde de söz sahibi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Gannuşi'nin kitaplarını övmüştür. Şu an baktığımızda başarı elde ettiysek bu RaşidGannuşi hocamızın duruşu ve yol göstericiliğinden dolayı olmuştur ve olacaktır.Çünkü GannuşiTunus'un tamamını düşünmektedir."
Modern dönem görünüş çağındayız
Programın bir diğer konuğu Sibel Eraslan, modern dönem bir görünüş çağında yaşadığımızı, imaj ve söylem denilen kavramların, hakikat ve gerçeğin yerine geçirildiğini vurgulayarak,"Müslüman kadının kendisini değil de, ne şekilde sunulduğunu tartışmamız bile bunun önemli bir göstergesidir" dedi.
Cinsiyet ayrımı eski bir ideoloji
Cinsiyetçiliğin tarihin en eski ideolojilerinden bir tanesi olduğuna dikkat çeken Diyanet Vakfı KAGEM Müdürü Hicret Toprak, "Bazen kendimizi doğrulatmak ya da feyz ve ibret almak için tarihe bakarız. Hepimiz Müslümanız ve yalnız olmadığımızın farkındayız" şeklinde konuştu.
Avrupa için cami ve minare bir başkaldırı
Avrupalı Müslümanları anlayabilmek için onların Avrupa'ya ne zaman ve neden geldiğini bilmek gerektiğini vurgulayan UETD Genel Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin, "Müslümanlara karşı işlenen nefret suçları son yıllarda endişe verici hızla artmakta. Fransa'da laiklik, Almanya'da da öncü kültür kavramı ön plana çıkıyor. Avrupa'da İslam karşıtlığı; başörtüsü, cami, minare ve Cumhurbaşkanımıza karşı nefret söylemi ile kendini gösteriyor. İslam'ın görünen unsurları üzerinden İslam'a saldırılıyor. Başörtüsü ve cami Avrupa'ya karşı bir başkaldırı olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanımıza kültür sanat adı altında hiçbir değere sığmayacak şekilde ağır eleştiriler yapılıyor. Çünkü Erdoğan, Avrupa için İslam'ı sembolize eden bir figür.
Batı Müslümanları suçluyor
Belçika Meclisi Milletvekili Mahinur Özdemir, Müslüman toplumun her kesimine karşı spesifik bir tutum olduğunu ve Batı toplumunun paranoyak bir şekilde bütün sorunlarının Müslüman azınlıklardan kaynaklandığını söylediğini ifade ederek şöyle konuştu: "Müslümanlar şiddet unsuru dışında genel olarak da ayrımcılığa maruz kalıyor. Avrupa'da Müslüman olmak kolay değil. Giyim tarzları çok az şirket tarafından kabul edildiği için niteliklerini altındaki işleri kabul etmek zorunda kalıyorlar."
Oturumların ardından plaket takdimi gerçekleşti. Konya Meram Belediye Başkanı Fatma Toru'nun nezaket dolu ev sahipliğinde gerçekleşen ve alanında uzman isimlerin Suriye, Ortadoğu ve Batı perspektifinden yaklaştığı Kadın ve Meclis-i Nisa programının, Müslüman kadınların sorunlarına bir nebze de olsa ışık tutmasını diliyorum