Ateşkesler ateşi söndüremedi

Çatışmaların durması, insani dramların dindirilmesi ve yıllar süren ihtilafların çözümü için son bir yılda yürütülen ateşkes çabaları sonuçsuz kaldı.

Dünya genelinde sivillerin hayatına mal olan ve göç akınlarını tetikleyen çatışmaların durması, yaşanan insani dramların dindirilmesi ve yıllar süren ihtilafların çözümü için son bir yılda yürütülen ateşkes çabaları netice vermedi.

İtilaf Devletleri ile Almanya arasında 11 Kasım 1918'de imzalanan, Birinci Dünya Savaşı'nı resmi olarak bitiren ateşkes anlaşmasının yıl dönümü, taraf devletlerin birçoğunda resmi tatil ve "Dünya Ateşkes Günü" olarak biliniyor. Ancak dünyada hala Suriye, Yemen, Dağlık Karabağ, Ukrayna, Keşmir, Kuzey Kore Güney Kore gibi bölgeler çatışmalara sahne olurken, söz konusu bölgelerde bir türlü kalıcı ateşkes sağlanamadı.

Birleşmiş Milletler (BM), çatışmaların durdurulması, insani yardım konvoylarının sivillere ulaştırılması, anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü için sık sık girişim ve çağrıda bulunsa da ateşkes ihlallerine ilişkin kayıt tutmuyor ve ateşkese uyulmaması durumunda da, genelde ateşkes kararını iki tarafın da ihlal ettiği yönünde açıklama yapıyor.

Suriye

Suriye'de 2011 Mart ayından bu yana devam eden iç savaş nedeniyle bugüne kadar 600 bini aşkın Suriyeli hayatını kaybetti, yaklaşık 6 milyon kişi komşu ülkelere sığınırken, 7.5 milyon Suriyeli ise ülke içinde yerinden oldu.

Ülkede, bu yıl içerisinde yürütülen ateşkes çabaları kapsamında, Uluslararası Suriye Destek Grubu eşbaşkanları ABD ve Rusya, 22 Şubat'ta Suriye'de çatışmaların durması konusunda anlaşmaya varıldığını duyurdu. Ateşkesin, 26 Şubat'tan itibaren geçerli olduğu ve 4 hafta süreceği kaydedildi. BM Güvenlik Konseyi, bu anlaşmayı onaylayan 2268 sayılı karar tasarısını 26 Şubat'ta oybirliğiyle kabul etti.

Anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından ilk günlerde bazı ihlaller yaşansa da genel olarak bağlı kalınan sözler, ilerleyen haftalarda Halep, İdlib ve Şam'da yeniden başlayan çatışmalarla unutuldu. Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 10 Mart'ta yaptığı açıklamada çatışmaların sonlandırılması anlaşmasının yürürlüğe girmesinin ardından geçen 12 gün içinde 435 ihlalin yapıldığını açıkladı.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, çatışmaların ve ihlallerin daha da artması üzerine 2 Mayıs'ta yaptığı açıklamada, çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle üzüntü duyduğunu belirterek taraflara çatışmaların durması kararına geri dönülmesi çağrısı yaptı.

ABD ve Rusya'nın girişimleri ile Kurban Bayramı'nda, 12 Eylül'de Suriye'de taraflar ikinci kez çatışmaların durması anlaşmasına vardılar. Anlaşmaya göre 12 Eylül'den itibaren 1 hafta süreyle silahlar susacak ve başta Halep olmak üzere kuşatma altındaki bölgelere insani yardım ulaştırılacaktı.

El Nusra ile DEAŞ'ın yer almadığı ateşkes, 17 Eylül'de ABD'nin Suriye askerlerini vurmasıyla bozuldu.

Uzun uğraşlar ve temaslar sonucu Halep'e yardım konvoyları 19 Eylül'de hareket edebildi ancak konvoya hava saldırısı düzenlendi. Saldırıda 18 yardım görevlisi hayatını kaybetti. Bölgede hava operasyonu düzenleyen Rusya ve Esed rejimi saldırıyı kendilerinin gerçekleştirmediğini öne sürdü.

BM saldırıyı kınayarak sorumluların tespit edilmesi için soruşturma başlattı, ancak henüz soruşturma neticelenmedi.

Yemen

Ortadoğu'da iç çatışma nedeniyle siyasi belirsizliğin yaşandığı diğer bir ülke ise Yemen. Dünya Sağlık Örgütümüm (DSÖ) bu ay yayımladığı rapora göre, çatışmaların başladığı Mart 2015'ten bu yana ülkede 7 bin 70 kişinin öldü, 36 bin 818 kişi yaralandı.

Ülkede, Husiler ve onlara destek veren devrik cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih yanlılarıyla, meşru Yemen hükümetine bağlı ordu güçleri ve Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin destek verdiği yönetim yanlısı gruplar arasındaki çatışmalar devam ediyor.

Başta başkent Sana ve diğer bir çok yerleşim yerinin halen Husiler ve Salih yanlılarının işgali altında olduğu ülkede, meşru yönetim tarafından kurtarılan sivil yerleşim alanlarına Husiler ve Salih yanlıları sık sık topçu atışıyla saldırılar düzenliyor.

BM Yemen Özel Temsilcisi İsmail Vild eş-Şeyh Ahmed taraflarla uzun müzakerelerden sonra 23 Mart'ta yaptığı açıklamada, 10 Nisan'dan itibaren ülkede çatışmaların durması anlaşmasına varıldığını duyurdu. Anlaşmada muhaliflerin ağır silahları hükümete teslim ederek işgal ettikleri yerlerden çekilmeleri, insani yardım ulaştırılmasının temin edilmesi, siyasi müzakere sürecinin başlaması hedeflerinin hayata geçirilmesi için çatışmaların durmasının taraflarca kabul edildiği belirtildi. Ancak ateşkese rağmen ihlaller devam etti.

Şeyh Ahmed, 17 Ekim'de, 10 Nisan'da başlatılan ateşkesin bozulmasının ardından tarafların tekrar anlaştığını ve nisan ayındaki şartlar geçerli olmak üzere üç günlük ateşkesin 19 Ekim gece yarısı itibariyle tekrar başlayacağını duyurdu.

BM'nin önerisiyle, Yemen'de 19 Ekim Çarşamba günü yerel saatle 23.59'da ülke genelinde geçerli olmak üzere 72 saatlik çatışmaların durması anlaşması yürürlülüğe girdi. Anlaşma gereği, Yemen'deki tüm çatışmaların durdurulması ve insani yardım görevlileri ile malzemelerine ülke geneline engelsiz giriş izni verilmesi gerektiği ifade edildi. Ancak BM Temsilcisi Şeyh Ahmed, 21 Ekim'de yaptığı açıklamada ise genel olarak ateşkese uyulmakla birlikte Taiz ve Suudi Arabistan sınırında ihlaller yaşandığını bildirdi.

Dağlık Karabağ

Güney Kafkasya'da Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgaliyle başlayan, 1994'te imzalanan ve "Bişkek Protokolü" diye bilinen ateşkes anlaşmasına rağmen çıkan çatışmalarda çok sayıda sivil ve asker kaybına neden olan Karabağ sorununun çözümü için de son bir yılda ateşkes adımları atıldı.

Ancak Ermenistan tarafının ihlalleri sonucu, nisan başında cephe hattında çatışmalar yaşandı.

Ermenistan ordusunun Azerbaycan sivil yerleşim birimlerini ateş altına almasının ardından Azerbaycan ordusu cephe hattında karşı saldırı başlattı. Ağdere, Terter, Ağdam, Hocavend ve Fuzuli bölgelerinde başlatılan operasyonlarda bazı stratejik bölgeler işgalden kurtarıldı.

Azerbaycan Savunma Bakanlığının farklı tarihlerde yaptığı açıklamalara göre çatışmalarda 31 Azerbaycan askeri şehit oldu, 240 Ermenistan askeri öldürüldü.

Taraflar, 2-5 Nisan'da cephe hattında yaşanan şiddetli çatışmaların ardından Rusya'nın devreye girmesiyle, 5 Nisan'da saldırıların durdurulması yönünde anlaştı. Bu ateşkes kararına rağmen bölgede zaman zaman düşük yoğunluklu cephe hattı çatışmaları yaşanıyor.

Çözüm arayışları çerçevesinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in arabuluculuğunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan 20 Haziran'da St. Petersburg'da Dağlık Karabağ toplantısında bir araya geldi.

Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığı ve Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözülmesini teşvik ve taraflar arasında aracılık etmek amacıyla 1992'de kurulan AGİT Minsk Grubu ise 23-25 Ekim'de Bakü ve Erivan'daki temaslarda bulundu. Eşbaşkanlığını Rusya, Fransa ve ABD'nin yürüttüğü Minsk Grubu temasların ardından yayımladığı bildiride, müzakerelerinin sürdürülmesi için taraflara ateşkese uyulması çağrısını yineledi.

Minsk Grubu, 24 yıl boyunca birçok girişimde bulunmasına rağmen Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yönelik somut netice elde edememekle eleştiriliyor.

Ukrayna

Ukrayna'nın doğusunda 2014'ten bu yana Rus destekli ayrılıkçılar ile Ukrayna ordusu arasında çıkan çatışmaların sonlandırılması için 2015'te imzalanan Minsk Anlaşması yapılan ihlallerin gölgesinde kaldı.

Üçlü Temas Grubu'nun Noel ve yılbaşı tatilinde silahların tam ve koşulsuz susturulması kararına rağmen, toplantının yapıldığı 22 Aralık gecesinden itibaren bölgede silah sesleri susmadı.

Ukrayna Dışişleri Bakanlığının 18 Ocak tarihli açıklamasında, ateşkes kararına rağmen sınır hattında Ukrayna silahlı kuvvetlerine yönelik provokasyonların arttığı belirtildi. Rus yanlısı ayrılıkçıların 17 Ocak'ta gün boyunca 48 defa Ukrayna askerlerine ve sivil halka 82 mm ve 120 mm kalibrelik silahlarla saldırdığı ve 16 Ocak'ta da kasıtlı olarak AGİT Özel Gözlem Misyonu araçlarına ateş açıldığı belirtildi.

AGİT Dönem Başkanlığı Ukrayna Özel Temsilcisi Büyükelçi Martin Sajdik, Minsk'te gerçekleştirilen Üçlü Temas Grubu toplantısında, Paskalya Bayramı dolayısıyla 1 Mayıs'ta ateşkes sağlanmasında anlaşıldığını bildirdi.

Ancak Ukrayna Devlet Başkanlığı Terörle Mücadele Sözcüsü Aleksandr Motuzyanik, anlaşmasının başladığı gün, Rus destekli ayrılıkçıların Lugansk bölgesinde iki defa ateşkesi ihlal ettiğini dile getirdi.

Üçlü Temas Grubu'nun Minsk'te ağustos sonunda yaptığı toplantıda Ukrayna tarafı, eğitim-öğretim döneminin açılması nedeniyle Rusya yanlısı ayrılıkçılara 1 Eylül itibarıyla Donbas'ta tam ateşkes düzenine geçilmesi çağrısında bulundu. Ateşkesin ilk 12 saatinde herhangi bir ihlal yapılmadı ancak, çatışmasızlık durumu uzun sürmedi.

Öte yandan, Ukrayna'nın doğusundaki krizi ele almak üzere Kiev'de temaslarda bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Frank Steinmeier ve Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, ülkede bir hafta ateşkese gidilmesi konusunda tarafların anlaştığını açıkladı.

Keşmir

Pakistan ve Hindistan'ın İngiltere'den bağımsızlıklarını kazandıkları 1947'den bu yana aşamadıkları Keşmir sorunu da, ateşkes ihlallerinin kronikleştiği bir mesele olarak şimdiye kadar yaklaşık 70 bin insanın ölümüne yol açtı.

BMGK'nın 21 Nisan 1948'de aldığı 47 sayılı kararda Keşmir halkının kaderini tayin hakkının vurgulanmasının ardından, 1 Ocak 1949'da BM arabuluculuğunda ateşkes anlaşması imzalanmıştı. Ancak aradan geçen yarım asrı aşkın süre boyunca Pakistan ve Hindistan arasında bölünen Keşmir'de gerilim eksik olmadı.

Cammu Keşmir'de, güvenlik güçleriyle bağımsızlık yanlısı gruplardan Hizbul Mücahidin üyeleri arasında 8 Temmuz'da çıkan çatışmada, örgütün üst düzey üyelerinden Burhan Wani'nin öldürülmesinin ardından on binlerce kişi sokaklara çıkmıştı. Bölgede iki ayı aşkın süredir devam eden ve Hindistan güvenlik güçlerinin biber gazı ve gerçek mermi kullandığı gösterilerde şu ana kadar 90'dan fazla Keşmirli hayatını kaybetti, 3 binden fazla sivil yaralandı.

Pakistan ile Hindistan arasında çizilen ve bir ateşkes hattı olan Keşmir Sınır Kontrol Hattında (Line of Control) zaman zaman açılan ateş sonucu, var olan "sınır ateşkesi" ihlal ediliyor.

Kore

Dondurulmuş ihtilaflara ve ateşkes çıkmazına bir örnek de Kore Yarımadası. Kore savaşının ardından Kuzey Kore ve Güney Kore arasında ateşkes anlaşması 1953'te imzalandı ancak barış anlaşması yapılmadığı için iki ülke, teknik olarak savaş durumunda kaldı.