Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da, 45 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili 46 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, DEAŞ terör örgütün militan kazanma yöntemleri ve Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısının ayrıntılarına yer verildi.
İddianamede, silahlı terör örgütü DEAŞ'ta biat kültürünün katı şekilde uygulandığı, DEAŞ'ın sosyal medya üzerinden belli bölgelerde bulunan militanlarına "hoca" lakabı verdiği ve örgüt üyelerinin, bu hocaların etrafında toplandığı anlatıldı.
İslam dininin temel öğretilerinin DEAŞ üyelerince tahrif edildiği anlatılan iddianamede, "DEAŞ terör örgütü sosyal medya ve internet yayıncılığı üzerinden ve belli bölgelerde bulunan kendisine biat etmiş 'hoca' olarak tabir edilen şahısların, etraflarına topladıkları cemaat vasıtasıyla kendi görüşlerini öğretme ve yayılma politikası takip etmektedir. Cemaat mensuplarının da hocalarına biat ettikleri, sözlerine mutlak surette itibar ve itimat ettikleri, talimatlarının yerine getirildiği, hocaların cemaatlerini illegal mescitlerde topladığı ve bu mescitlerin kontrolünün hocada olduğu değerlendirilmektedir." tespitinde bulunuldu.
DEAŞ'ın Türkiye'yi hedef almasıİddianamede, DEAŞ terör örgütünün kamuoyuna yaptığı, "Halifeliğin ilanıyla tüm Müslümanların üzerine halife İbrahim'e (Allah onu korusun) biat etmek ve kendisini desteklemek vacip olmuştur. Aynı şekilde (devletin) otoritesinin uzandığı ve askerlerinin ulaştığı tüm emirliklerin, cemaatlerin, eyaletlerin ve örgütlerin de meşruluğu ortadan kalkar." duyurusuna da yer verildi.
DEAŞ'ın daha önce Türkiye'ye yönelik gerçekleştirdiği eylemlerin de anlatıldığı iddianamede, "'DEAŞ'ın hedefi Müslümanların çoğunlukta yaşadığı ülkelerdir. Örgütün otoritesini sağlamlaştırdıktan sonra laik, sosyal ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetini hedef almıştır.'' denildi.
Saldırının detaylarıİddianamede, Atatürk Havalimanı'na yönelik 28 Haziran'da gerçekleştirilen saldırılarda, sanıkların o günkü ulaşım ve iletişim bilgilerine de yer verildi.
Eylemcilerin taksiyle havalimanına ulaştıkları ve taksi şoförüyle ulaşım için pazarlık yaptıkları anlatılan iddianamede, taksi şoförü Mahmut Bağış'ın, savcılık ifadesine değinildi.
Bağış'ın beyanlarına göre, sanıklardan birinin Türkçe bildiği, diğerlerinin ise kendi aralarında sessizce konuştuğu belirtilen iddianamede, Bağış'ın şu sözlerine yer verildi:
"Şahıs, aksanlı bir şekilde Türkçe konuşarak, 'Airporta kaça götürürsün' dedi. Ben de '40 lira' dedim. Benimle pazarlık yapmaya kalktılar. Havalimanına hareket ettik. Yolda biraz sohbet ettik. Ben onlara nereye gideceklerini sordum. Öndeki şahıs bana aksanlı Türkçesiyle 'Antalya'ya gidiyoruz' diye cevap verdi. Bu sırada ellerinde bulunan ekmeği yiyorlardı. Havalimanına vardığımızda, öndeki şahıs dış hatlar terminali demesi üzerine oraya yöneldim ve onları indirdim. Şahıslar, ellerindeki ekmeği yiyerek terminale doğru hızlı hızlı gittiler."
Keşif görüntüleri kameralara yansıdıSanıklardan intihar bombacısı Vadım Osmanov ve Rakhım Bulgarov'un, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali gidiş katına geldikleri, şüphelenen polisin şahısları durdurmaya çalıştığı anlatılan iddianamede, şöyle devam edildi:
"Bir polis memurunun şüpheli Bulgarov'u kontrol amaçlı durdurması üzerine Bulgarov ateş açmış ve bu noktada üzerindeki bombayı patlatmıştır. Dış hatlar gidiş kapısından giren Osmanov ile kimliği tespit edilemeyen bir başka şahıs ise iki ayrı noktaya ayrılmış, kimliği tespit edilemeyen şahıs, uzun namlulu silahlarla güvenlik noktasına ateş açmış, vurulunca da üzerindeki bombayı patlattığı anlaşılmıştır. Osmanov ise yürüyen merdivenleri kullanarak yolcu karşılama salonuna yönelmiş ve üzerindeki bombayı patlatmıştır."
Görüntü ve fotoğraflara da yer verilen iddianamede, canlı bomba eylemini gerçekleştiren sanıkların Atatürk Havalimanındaki keşif görüntülerinin güvenlik kameralarına da yansıdığı kaydedildi. İddianamede, canlı bomba eylemini gerçekleştiren saldırganların, olaydan önce 3 Haziran, 8 Haziran ve 23 Haziran 2016'da Atatürk Havalimanına gelerek keşif yaptıkları kaydedildi.
İddianamede, sanıklardan 16'sının Rus vatandaşı, diğer sanıkların ise Çeçenistan, Cezayir, Tunus, Mısır, Suriye ve Türk vatandaşı olduğu anlatıldı.
''Çevreye ateş ederlerken gülümsüyorlardı''İddianamede tanık olarak yer alan ve havalimanında görevli bir polis memurunun da beyanlarına yer verildi.
İddianamede, tanık olarak yer alan bir polis memuru Süleyman Atakur şunları kaydetti:
"Şahsı görünce cep telefonumu çıkararak arkadaşlara 'Hemen buraya gelin' diye mesaj attım. Bu esnada ikinci ve üçüncü şahısın yanlarındaki çantada uzun namlulu silahlar çıkardıklarını gördüm. Bu esnada elimdeki telefonu attım ve silahımı çektim. Ancak ateş etmeye fırsat bulamadan bana ateş etmeye başladılar. Mermi çekirdeğinin kulağımın yanından geçtiğini hissettim. Vurulduğumu zannettim. Çevreye gelişigüzel ateş ediyorlar ve koşuyorlardı. Bunu yaparken de gülümsüyorlardı. Kısa süre sonra ayağa kalktım ve etrafıma baktım, insanların yerde yattıklarını, bazılarının vurulmuş olduklarını gördüm. Herkes şoktaydı. Kısa süre sonra iki patlama sesi duydum."