Ardıç, gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, sanayicilerin sorunları ve beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Üretim ve ihracat için çabalayan sanayicinin Avrupa'da vize engeline takıldığına işaret eden Ardıç, bunun finansman sorununun bile önüne geçtiğini söyledi.
- Sanayiciye "yeşil pasaport" verilmesi talebi
Ardıç, avukatlara yeşil pasaport verilmesinin önünün açıldığını anımsatarak, "Gazetecilere yeşil pasaport verilmesi için yasa teklifi verildi. Eczacılara da verilmesi için TBMM'de çağrı yapıldı ama üreten, katma değer yaratan, ülke ekonomisini ayakta tutan biz sanayiciler için defaatle dile getirdiğimiz halde herhangi bir girişimde bulunulmamasını şaşkınla takip ediyoruz." diye konuştu.
Türkiye'de konut alan yabancıların Türk vatandaşlığı almaya hak kazandığını belirten Ardıç, sanayicinin ise "Avrupa neden bize vize vermiyor?" sorusuna cevap aradığını dile getirdi.
Ardıç, yabancıların yatırım yoluyla vatandaşlık almalarına karşı olmadığını vurgulayarak, "Dünyanın pek çok ülkesinde, Amerika'da da bu yolla vatandaşlık veriliyor ama o ülkeye yapılan yatırım kalıcı olmalı, üretime, istihdama katkı sağlamalı. Yani konut alana değil, gerçek anlamda yatırım yapana, o yatırımı belirli bir süre koruyana, ülkenin ekonomisine katkı sağlayana vatandaşlık verilmeli. Tabii vatandaşlığı vermeden önce her türlü güvenlik soruşturması da en ince ayrıntısına kadar yapılmalı." dedi.
- "Mevcut sistemde sanayide nitelikli kalifiye eleman açığı yaşıyoruz"
Milli Eğitim Bakanlığının hazırlandığı yeni müfredat taslağına ilişkin de değerlendirmede bulunan Ardıç, eğitim sisteminin yarattığı iş gücü ile Türkiye'nin iş gücü ihtiyacının örtüşmediğini söyledi. Ardıç, şöyle devam etti:
"Sorunun çözüm kaynağını, müfredat değişikliğinin çok daha ötesinde aramak gerekiyor. Mesele, öğrencilerin yeteneklerine, becerilerine uygun, doğru okullarda eğitim görmüyor olmasından kaynaklanıyor. Biz bu çocuklarımıza daha ortaokuldan, hatta ilkokuldan itibaren yeteneklerine, potansiyellerine göre eğitim vermeliyiz. Akademik bir başarı vadetmeyen öğrenciyi mesleki eğitime yönlendirmeliyiz. Onları kabiliyetine göre mesleki eğitime tabi tutarsak gelecekte çok başarılı bir usta olabilirler. Ancak mevcut sistemde bizler sanayide nitelikli kalifiye eleman açığı yaşarken, usta olma potansiyeli olan çocuklarımızı 25 yaşına kadar eğitim sisteminde tutuyoruz, sonuçta da iyi bir usta yetiştirme şansını kaybederken, o gencimizi de diplomalı işsizler ordusuna katıyoruz. Eğitim sisteminin, ülkemizin sanayi politikasına uygun hale getirilmesi gerekiyor."
Ardıç, Ticaret Bakanlığının yıl sonuna kadar tavuk eti ihracatına sınırlama getirdiğini, bu kararın ise tavuk eti fiyatlarındaki artışın genel enflasyonun üzerinde olması nedeniyle alındığını ifade etti.
Türkiye'nin entegre tavuk üretim tesisleri ile önemli bir potansiyele sahip olduğuna işaret eden Ardıç, sektörün son yıllarda ciddi anlamda geliştiğini belirtti. Kısıtlamanın, sektörün uzun yıllar sonucu oluşturduğu yurt dışı pazarını kaybetme riskine neden olabileceğini savunan Ardıç, bu tür kararların, iç tüketiciyi korumak adına iyi planlanarak alınması gerektiğini, ihracat kısıtlaması yerine üretim maliyetlerini düşürecek ve devlet desteklerini artıracak politikaların daha faydalı olacağını kaydetti.
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinen Ardıç, tüm dünyanın gözü önünde acımasız bir sivil katliama neden olan İsrail'e ihracatın durdurulmasını "kesinlikle" doğru bulduğunu ifade etti. Ardıç, buna karşın siparişini almış, ürünü üretmiş, tıra, gemiye yükleme aşamasına gelmiş ihracatçının mağdur edilmemesi gerektiğini söyledi.