Ardıç, yazılı açıklamasında, ocak-mart dönemi büyüme verilerini değerlendirdi.
Yılın ilk çeyreğinde enflasyonun etkisiyle tüketime dayalı bir büyüme performansının ön plana çıktığına işaret eden Ardıç, tarım ve sanayi sektörü dışında tüm ana sektörlerin büyümeye olumlu yönde katkı sağladığını bildirdi.
Ardıç, tedarik zincirinde bozulmalar ve lojistik maliyetlerindeki artışların sanayi üretimini olumsuz etkilediğinin altını çizerek, "Küresel piyasalarda resesyon beklentilerinin arttığı, içeride ise deprem ve seçimin yarattığı risk ve belirsizliğe rağmen pozitif bir büyüme performansı ortaya koymamız oldukça önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Net dış talep katkısının büyümeyi aşağıya çekerken iç talepteki artışın büyümeyi desteklediğini vurgulayan Ardıç, ihracat ve ithalattaki değişimin de büyüme verilerine yansıdığına dikkati çekti.
Ardıç, Türkiye'nin rekabette üstün olduğu alanlarda üretime yönelmesinin daha faydalı olacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Yatırım seviyesindeki artış potansiyel büyümemizi artıran en önemli kalem iken gerçekleşen büyümenin tüketim ve kamu harcamaları desteğiyle ortaya çıktığı görülmektedir. Sağlıklı büyüme, üretim odaklı, yüksek katma değer yaratan ve ithalata bağımlı olmayan bir üretim modeliyle gerçekleşir. Sürdürülebilir bir enflasyon ve faiz düzeyinde Türkiye ekonomisine olan güvenin tesis edilmesi, potansiyel yakın büyümeye ulaşmada katkı sağlayacaktır."