Arnavutluk Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü tarafından organize edilen panele, Arnavutluk'un Avrupa ve Dışişleri Bakanlığı temsilcileri, büyükelçiler, diplomatlar, STK temsilcileri, araştırmacılar, akademisyenler ve davetliler katıldı.
Türkiye-Arnavutluk arasındaki diplomatik ilişkilerinin kuruluşunun 100. yıldönümü kapsamında düzenlenen panelde, Türkiye'nin Tiran Büyükelçisi Tayyar Kağan Atay bir konuşma yaptı.
Arnavutluk ve Türkiye arasındaki ilişkiler ve stratejik ortaklık, Türkiye'nin Arnavutluk ve bölgeye yönelik yaklaşımı ve farklı konulara değinen Atay, Arnavutluk ile Türkiye'nin iyi ilişkilere sahip olduğunu belirtti.
2023 yılında Cumhuriyetin 100. yılını kutladıklarından dolayı bu yılın Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Atay, iki ülke arasında Aralık 1923'te imzalanan Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması'yla iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulduğunu söyledi.
İki ülkenin ortak bir tarihe sahip olduğunu dile getiren Atay, "Aslında iki toplum yüzyıllardır derinden birbirine bağlıdır. Ortak bir mirası paylaşıyor ve omuz omuza yaşıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'nın 2021 yılında stratejik ortaklık anlaşması imzaladıklarını anımsatan Atay, şöyle devam etti:
"Doğal olarak o zamandan itibaren stratejik ortaklık seviyesine ulaşan ilişkiler, farklı bir dinamik kazandı. Bu siyasi deklarasyonun çerçevesini doldurmak için çok sayıda bakan ziyareti gerçekleştirildi. Biz de bu deklarasyonla Üst Düzey İşbirliği Konseyi'ni kuruyoruz. Önümüzdeki aylarda Konsey'in üst düzey bir toplantısını düzenlemeyi amaçlıyoruz."
Atay, iki ülke arasında ticaretin ilerletilmesi için yeterli zeminin bulunduğunu belirterek, Arnavutluk'ta 600'e yakın Türk şirketinin faaliyet gösterdiğini ifade etti.
Arnavutluk'un NATO, BM, AGİT ve diğer kurumlardaki önemli ve yapıcı rolünü memnuniyetle karşıladıklarını belirten Atay, Arnavutluk'un bölgenin istikrarı ve barışına katkı sunduğunun altını çizdi.
Atay, Kosova'nın kuzeyinde son dönemde yaşanan gerginliklerin sorulması üzerine, AB arabuluculuğunda gerçekleştirilen müzakerelerin, ilerleme adına tek yol olduğunu belirtti.
Türkiye olarak üzerlerine düşeni yapmaya hazır olduklarını kaydeden Atay, "Balkanlar'daki siyasi, ekonomik ve güvenlik durumunun oldukça hassas olduğunu düşünüyoruz. Pandeminin ardından ekonomiler yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Ancak daha sonra Rusya'nın Ukrayna'daki saldırganlığıyla darbe aldı. Gıda ve enerji güvenliği de giderek artan bir endişe haline geliyor." diye konuştu.
Atay, Balkanların birçok bölgesinde Türk topluluğun var olduğunu, Türkiye'de de Balkan kökenli birçok vatandaşın yaşadığını anımsatarak, "Bu da Balkanları bizim için sadece dış politikada bir ilgi alanı değil, aynı zamanda bir iç endişe haline de getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Balkan ülkeleriyle artan ticari ve ekonomik ilişkilere sahip olduklarına işaret eden Atay, "Türkiye, etnik köken ve din ayrımı yapmadan tüm taraflarla yapıcı bir şekilde artan bir konuşma becerisine sahip. Dolayısıyla bölgedeki herkesle konuşabiliyoruz ve bu bizim için bir avantaj sağlıyor." şeklinde konuştu.
Arnavutluk Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Albert Rakipi da iki ülke arasında özellikle son 30 yılda ekonomi, güvenlik, savunma, kültür ve turizm alanında çok yoğun ilişkilerin mevcut olduğunun altını çizdi.