Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliğinin (SETBİR)JW Marriott'ta düzenlenen olağan genel kurulunda yaptığı konuşmada, Borsa İstanbul'dan alınan Mayıs 2013 rakamlarının sevinçten göz yaşartıcı nitelikte olduğunu söyledi.
IMF'ye borcun bittiğini, 44 milyar avroluk köprü, baraj, otoyol ihalelerinin yapıldığını, milli gelirde, büyüme hızında artış görüldüğünü, borsa endeksinin 90 binin üzerine çıktığını anlatan Arınç, zaman içerisinde kırık çizgiler başladığını, bunlardan ilkinin 2013'ün Haziran ayında Gezi olaylarıyla başlayan istikrarsızlık ve endişe sonucu yaşandığını aktardı.
Bunun yatıştığını ve borsanın yükselmeye başladığını belirten Arınç, 17 Aralık 2013'ten itibaren yeniden düşüşler yaşandığını, bu yılın ocak ve şubat aylarında en düşük seviyelerini gördüğünü anımsattı.
30 Mart seçimleri sonrasında borsanın yeniden yükselme trendine girdiğini ve 72 binlere ulaştığını anlatan Arınç, şöyle devam etti:
"90 binlerden şu anda 72 binlerdeyiz ama bunun 60 binin altına düştüğünü de zaman içerisinde yaşamıştık. Yani Gezi öncesindeki borsa rakamlarına ancak yeni dönmüş bulunuyoruz. Haziran 2013'teki rakamları 6 ay sonra ancak tekrar eski noktasına getirebilmişiz. Ama yükselme sürüyor. Şimdi 30 Mart seçimlerinde istikrar işaretini gören bütün tablolarda olumlu gelişmeler var. Peki bu 90 binleri bulacak mı? Bulacak belki de aşacak, ümidimiz var. Ne zaman?Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar olan süreçte kırgınlıkları, kızgınlıkları, iç politikaya dönük adeta üst perdeden kavgaları, salvoları dinleyen veya kulak veren ekonominin belki bazı kırılmalar yaşayacağını öngörebilirsiniz ama aktörler bu konuda teenniyle hareket ediyorlar ve Anayasa çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin nasıl gerçekleşebileceğini güzel örneklerle ortaya koyuyorlar. İşin bir parçasında biz de varız şüphesiz. Görüyoruz ki Cumhurbaşkanlığıadaylığı konusunda isimleri geçen çok değerli insanların hem ülkemizi rahatlatacak hem süreci kolaylaştıracak hem de aradaki arkadaşlık hukukunu, dostluğu, kardeşliği muhafaza edecek konuşmalarına şahit oluyoruz. Dilerim ki başka unsurlar devreye girerek Türkiye'nin ekonomisini sarsacak bir belirsizlik ortamına yol ve imkan vermemiş olsunlar."
Ekonomik istikrardan bütün bir tabloyu kastettiğini vurgulayan Arınç, bunun içinde süt, et üreticileri olduğu kadar diğer sektörlerin de bulunduğunu söyledi.
Bugünkü toplantıya Fransa'dan temsilcilerin gelmesinin önem taşıdığını belirten Arınç, "Ben de Fransa ziyaretimde bazı bakanlarla ikili temaslar yürütmüştüm ve memnuniyetimiz o kadar büyüktü ki 22 yıl sonra ilk defa bir Fransa Cumhurbaşkanı Türkiye'yi resmen ziyaret etti. O bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı Holland'a teşekkür etmemiz lazım" diye konuştu.
Bugün binlerce Fransız firmasının Türkiye'de iş yapmaya çalışmasının, iş ortaklıklarına girmeyi arzu etmesinin, Türkiye'nin cazibe merkezi olduğunu gösterdiğini belirten Arınç, "30 Mart'ta ekonomideki yükseliş hepimizi tekrar büyük ümitlerle Büyük Türkiye hedefine doğru götürüyor" dedi.
"Hükümetlerin el değiştirmesi kansız, hilesiz, entrikasız, iftirasız olmalı"
Arınç, şunları kaydetti:
"Siyasi istikrar sadece bir hükümetin sürekli iş başında kalması olarak da anlaşılmamalı. Bu kısır bir propaganda olur. Bunu da söylemiyorum ama siyasi istikrarı bütün unsurlarıyla beraber Türkiye'de muhafaza etmeliyiz, demokrasiden, özgürlüklerden yana olmalıyız ve siyasetin güçlendirilmesi çalışmalarına her zaman destek vermeliyiz. Siyasi istikrar giderse hepimiz elimizdekilerden oluruz. Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Herkes kayıpta olur. 30 Mart'ta istikrara verilen destek herkesin elindekini kaybetmek değil, elindekinin üstüne biraz daha bir şeyler eklemek gayretidir. Anadolu insanını, milletimizi bu sağduyusundan dolayı ayrıca tebrik etmek istiyorum. Hükümetler gelir geçer ama hükümetlerin el değiştirmesi de kansız olmalı, hilesiz olmalı, entrikasız olmalı, iftirasız olmalı, sahtekarlıkla olmamalı, demokrasiyle olmalı, demokrasinin olmazsa olmaz kurallarıyla olmalı."
SETBİR Olağan Genel Kurulu'na doğrudan ilgili bir bakan olarak değil, dostlarını, arkadaşlarını tebrik etmek amacıyla geldiğini belirten Arınç, yönetime hizmetleri nedeniyle teşekkür etti ve yeni gelecek yönetime başarılar diledi.
Bu tür toplantıların sadece protokol konuşmalarının yapıldığı, herkesin dinlemek zorunda olduğu toplantılardan ziyade, sektörün sorunlarının da tartışıldığı, ciddi eleştirilerin yapıldığı, önerilerin getirildiği toplantılar haline getirilmesi gerektiğini ifade eden Arınç, "Biz şahsen hükümet olarak, eleştirilere de açığız, bunları yeterince cevaplandırmak veya bunlardan istifade etmek mecburiyetindeyiz" dedi.
Eleştirilerin, ne kadar ağır olursa olsun, kırıcı olmamak kaydıyla istifade edecekleri hususlar olduğunu dile getiren Arınç, prensibinin gittiği yerde sadece konuşma yaparak ayrılmak değil, aynı zamanda bu kuruluşlarla hükümet arasında ciddi ve samimi bir işbirliğinin de yapılması olduğunu söyledi.
Samimi işbirliğinin aynı zamanda eleştirileri, önerileri de kapsayacağını kaydeden Arınç, bunlardan ne kadar yararlanılırsa, o kadar faydalı çalışma yapılacağını aktardı.
SETBİR'i önemli bir kuruluş olarak gördüğünü, faaliyetlerini takip ettiğini belirten Arınç, "Türkiye'de milyonları ilgilendiren bir sektörde elbette yapılacak çok şey var. Yapılanları da takdir etmek lazım, marifet iltifata tabidir" diye konuştu.
Hükümetin göreve geldiği günden bu yana tarıma verdiği desteğe değinen Arınç, "Biliyorsunuz ve takdir ediyorsunuz sanıyorum, hamdolsun 10 kat, 20 kat, 30 kat destek veriliyor, yerini buluyor, bundan süt, et üreticilerimiz de yararlanıyor" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in görev süresinin 9 yılı bulduğunu anımsatan Arınç, 11 yıldan bu yana bakanlık yapan isimler olduğunu söyledi.
Kendilerinin 61. Hükümet olduklarını belirten Arınç, her hükümetin ortalama görev süresinin 1 yıl 3 ay kadar olduğunu, bazı hükümetlerin bunun da altında süreler görev yaptığını anlattı.
"Sebeplerini araştırmamız gerekir"
Bakanların da zaman içerisinde rotasyona tabi olarak değiştiklerini dile getiren Arınç, "İstikrarın olmadığı bir hükümette ciddi, kararlı, yapıcı, kurumsal çalışmalar yapılması mümkün değil. Dolayısıyla 2002'ye baktığımızda, bugün de geldiğimiz noktaya baktığımızda büyük bir ilerlemenin görülmesi mümkün. Ancak milyonları ilgilendiren bir sektörde bu kadar katrilyonluk destekler söz konusu ise ve halen yine sektörden bazen eleştiriler, şikayetler de geliyorsa bunun sebeplerini araştırmamız gerekir, elbette bazı değişiklikler de yapılabilir. Bulunduğumuz noktadan farklı noktaya geçmemiz de mümkün olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
TÜSİAD Başkanının, kendilerinin bugün önemli bir toplantıları olmasına karşın SETBİR'in Olağan Genel Kurulu'na katıldığını belirten Arınç, "Ama buraya gelişleri belki nezaketin de ötesinde bu sektörle de doğrudan ilgili bir iş adamı olmasından, sektörün önde gelenlerinden birisi olmasından. Dolayısıyla hazır bu konular görüşülürken bize yol göstermeniz, eleştirmeniz, bezi istikamet vermeniz de gerekebilir. Çünkü ben her zaman düşünüyorum ki, 12 katrilyon, 13 katrilyon, 9 katrilyonluk iyileştirmeler yapacağız, destekler yapacağız, iyileştirmeler yapacağız ama hala bazı şikayetler gelecek. Hala bazı yanlışlarımızın olduğu söylenecek. O zaman bizim kendimize dönüp bunları tekrar bir gözden geçirmemizde herhalde fayda var diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Son 6 ay içerisinde Fransa, ABD ve İngiltere'de bazı çalışmalar yaptığını, İstanbul'da bazı ekonomi zirvelerine katıldığını anımsatan Arınç, "Ekonomiyi sizler kadar bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. Ben siyasi bir figürüm, siyaseti biraz daha fazla biliyorum. Siyasette kalıcı olmanın, siyaseti ayakta tutan dinamiklerin ne olduğunu biraz daha fazla biliyorum" dedi.
Gittiği toplantılarda kendisine "Türkiye'de siyasi istikrar devam edecek mi, hükümet devam edecek mi, ekonomik güçlenme devam edecek mi" diye sorulduğunu anlatan Arınç, "Ben bunlara cevap vermeye çalıştım ve aldığım intibah, Türkiye'deki siyasi istikrarın devam etmesinin Türkiye için ve Türkiye'ye yatırım yapan ülkeler için, Türkiye'nin ekonomisini yakından takip eden insanlar için çok daha önemli olduğuydu. Unutmayalım ki geçen sene Haziran ayında Gezi olayları kırılma noktasıydı. Sonra 17 Aralık'ta yaşadıklarımız, 25 Aralık'ta gördüklerimiz, 30 Mart seçimleri öncesinde Türkiye'ye yaşatılmaya çalışılan tablolar, bunların hepsi, Türkiye'den çok daha fazla dikkatli biçimde İngiltere'de, Fransa'da, Amerika'da görebildiğim ülkelerde izleniyor ve tartışılıyordu" değerlendirmesinde bulundu.
"Ekonomik istikrar ve siyasi istikrar adeta siyam ikizleri gibi"
"Bildiğim bir ilke var. Bunu AK Parti hükümetlerinin başarısında gördüğüm için ifade ediyorum. Ekonomik istikrar, siyasi istikrar adeta siyam ikizleri gibi" diyen Arınç, bunlardan birinin bozuk olmasının diğerinin de bozuk olmasına yol açabildiğini, ikisini birbirinden ayırmanın mümkün olmadığını söyledi.
Arınç, "Dolayısıyla Türkiye'de yaşanan olumlu ne gelişme varsa, siyasal istikrarın bunda tetikleyici ve etkileyici olduğunu düşünüyorum. Ekonomik istikrar eğer gücünden kaybederse bileceksiniz ki siyasi istikrarda bir bozulma vardır" dedi.
Makro ekonomik göstergelerde Türkiye'nin iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Arınç, 2009 ekonomik global kriz, işsizlik rakamları, enflasyon, büyüme hızlarına bakıldığında, Türkiye'nin pek çok ülkeden daha iyi konumda bulunduğunu aktardı.
Bugün açıklanan işsizlik rakamlarına değinen Arınç, şunları kaydetti:
"En son rakamlarla işsizlik oranları 10.1 olarak açıklandı. 8 miydi, 9 muydu, 10.1 miydi. Bunların hiç tartışmasına girmemek lazım. Bu rakam iyi bir rakam. Geçmişe dönüp baktığımızda bugün geldiğimiz noktayı çok iyi şekilde görebiliriz. 'İyi ama Avrupa'da işsizlik oranı daha düşük ülkeler var. İsviçre mesela 3 gibi görünüyor, Norveç 3.4, Danimarka 4.3, Almanya 5.4 gibi görünüyor. Onlarla kıyaslarsak bizde işsizlik oranı biraz daha yüksek' diyebilirsiniz. İyi ama Yunanistan'da yüzde 27.6, İspanya'da 26.6, Sırbistan'da 24.1, Güney Kıbrıs'ta AB ölçeği alındığı için söylüyorum Norveç hariç, orada da 17.3 görünüyor. Bizim geçmişteki ekonomik tablolara baktığımızda da bu rakamın reel bir rakam olduğunu ve istihdamın çok daha büyüdüğünü, istihdam arttıkça çok şükür işsizlik oranının da gittikçe düştüğünü görebiliriz.
Gayrı Safi büyüme hızı 4.4'leri gösteriyor. Türkiye nüfusu toplamına baktığımız zaman başka makro ekonomik göstergelerde halen çok iyi bir noktadayız. Yani Gayrı Safi Yurt İçi Hasılamız artıyor, Merkez Bankasındaki döviz rezervlerimiz yüksek tutulmaya devam ediliyor. Fert başına düşen milli gelir de 2 bin 200'lerden 11 bin 500'lere veya biraz daha düşük veya yüksek oralara gelmiş bulunuyoruz. Bunlar bence iyi rakamlar. Bunların korunması lazım ve zaman içerisinde mutlaka olumlu bir ivme kazanması ve artması gerekir. Çok şükür faizlerde, reel faizler noktasında artık tek haneli rakamlardayız. Bazı hayvancılık kredilerinde sıfırlardan başlayan, 5'leri, 6'ları gösteren faizler elbette bu ülke için geçmişte hayal bile edilemeyecek bir şeydi."