MAAZ İBRAHİMOĞLU / ANALİZ
"Kürtleri bütün dünyaya anlattım ama Kürdü bir Kürde anlatamadım" diyen Abdullah Öcalan bundan 3 yıl evvel, bir Perşembe günü avukatlarıyla görüşür. Konu politik katılık içinden kadın erkek ilişkisi düzlemine doğru yol alır. Öcalan şöyle bir açıklamada bulunur; "Kadın konusunda şunu belirtmek istiyorum; benim kadınla ilişkilenmem farklıdır. Kendini özgürleşmeye, özgürlük mücadelesine adamış insanlar için ne olursa olsun iki kişi arasındaki tutku, kimseyi hiç bir yere götürmez ancak hiyerarşiye, patriarkal tutuma, baskıya, tecavüz kültürüne götürür. Kadınla erkek arasında ancak felsefi temelde bir buluşma olabileceğine inanıyorum. Geçende Taraf'ın Yirmi Soru'luk anketine felsefeci Zizek bir cevap veriyor. 'Sizin için güzellik nedir' diye soruyorlar, "Benden daha zeki güzel bir kadınla felsefe tartışmak" diyor. İlginçtir ama ben de aynen böyle düşünmüştüm. Benim kadınla buluşmam da tabi "yeterince anlaşılmıyorsa" da bu temeldedir. Kadınla felsefi buluşma dışında bütün buluşmalar, doğru bir buluşma değildir."Burada Öcalan'ın "yeterince anlaşılamaması" bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
****
21 Mart 2013. Diyarbakır'da Öcalan'ın mektubu okundu. Fakat mektubu Kürtçeye çeviren kişinin kötü çevirisi ve Pervin Buldan'ın okuyuşu yine bir "yeterince anlaşılamama" problemi doğurdu.
Mektubun Türkçesini okuyan Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın tarihi bir çağrı yaptığını duyurdu. Çağrısında "Demokratik modernleşme" ve "Kapitalist modernleşme" kavramları eşliğinde değişen dünyada Ortadoğu haklarına birkaç tavsiyede bulundu. "Zamanın ruhunu okuyamayan tarihin çöplüğüne gidecek" uyarısında bulunan Öcalan, Kürtlere biran önce zamanı doğru okuma ödevini, PKK'ye ise doğru bir mekana konumlanma işareti vererek, "silahlı güçlerini sınır dışına çekme" mesajı verdi.
BANILIMI DERİNLEŞTİREN ULUS DEVLETLER
Daha önce yazdığı "Ortadoğu Bunalımı ve Demokratik Modernite Çözümü" adlı tezde Öcalan'a göre demokratik modernite, kapitalist modernleşmenin eliyle kurulan ve kendini idame ettiren ulus devlet problemini aşmanın yegane yolu. Kapitalist modernleşme ve demokratik modernite düzleminden ulus devletler sorununa doğru gidersek Öcalan, bunun açıklamasını şöyle yapıyor; "Ortadoğu'da da ulus-devletler bunalımdan çıkışın değil, bunalımın derinleşmesinin araçlarıdır. Amaçları hegemonik ulus-devletlerin küresel istikrarını sağlamaktır. Bu da sonuçta kapitalizmin bunalımını küreselleştirir."
Öcalan'a göre bu iktidarlar sadece anti-demokratik bir sistemin işleyişine hizmet etmediler. Aynı zamanda bu iktidarlar anti-toplumsal da olup halkın her türlü yaşam tarzını dejenere ettiler.
Diyarbakır'daki Newroz'da "Kapitalist modernleşmeye dayalı halkı bağlamayan elitin çabaları bitmiştir. Bu zulüm cenderesinden ortaklaşa çıkış yapmak için Ortadoğu'nun iki stratejik gücü olarak kendi öz ve uygarlıklara uygun şekilde demokratik modernliğimizi inşa etmeye çağırıyorum" diyen Öcalan, çağrısında kapitalist modernleşmeyi ortak düşman gösteriyor.
Öcalan'ın mektubunda bir sürü muğlak yan var. Devlet, hükümet, muhalefet ve örgüt ne kadarını anladı? Nasıl anladı? Bunu zaman gösterecek. Ama sürekli anlaşılamamaktan ya da yanlış anlaşılmaktan şikayet eden Öcalan'ın 'öze dönüş' çağrısını, özgürce ve insanca bir yaşam ideali için geliştirdiği yeni bakış açısıyla yaptığını düşünüyorum.