Yüreğindeki evlat acısı ilk günkü tazeliğini koruyan anne, oğlunun bahçe işlerinden kazandığı yevmiyeyle aldığı ekranı kırık cep telefonunu, yıllar geçmesine rağmen "oğlumun emaneti" diyerek yanından ayırmıyor.
Evladının mezarının da bulunduğu Köprüyanı Mahallesi'nde yaşayan anne Ayşe Bülbül, AA muhabirine, dünyadaki en büyük acının evlat acısı olduğunu söyledi.
Evladının acısının hep içinde olduğunu dile getiren Bülbül, "Bir, evladımı kaybettim onun acısı içimde, bir de bu çocuğun yaşadıkları. Sahip çıkacak kimse yok, baba yok, bir parça ekmek yok. Yokluklar içinde akşam olurdu hepsi bir kenarda uyur kalırdı. Bir anne olarak o çocuklar uyurdu ama ben nasıl uyuyayım, nasıl rahat edeyim?" dedi.
- "Evlat acısı yanıp da sönmeyen bir ateş"
Ayşe Bülbül, çocuğunun çok çileler çektiğini anlatarak, "Bir, Eren'imin çektiklerine üzülüyorum bir de gençliğine. Onun da bir yerlere ulaşma hayalleri vardı. Evet şehit edildi. Eren buralarda 100 yaşında da olsa aynı çileler, aynı yokluklar, aynı açlıklar, aynı sefaletler devam edecekti. Benim evladım şehit edildi, o yokluklardan, o çilelerden kurtardı ama bir anne olarak bu acı benim içimden hiçbir zaman gitmiyor." diye konuştu.
Oğlunun şehadetinin üzerinden 7 yıl geçtiğini dile getiren Bülbül, "Sizin için yedinci yıl, bence 7 bin yıl oldu. Bu acı bitmez. Evlat acısı yanıp da sönmeyen bir ateş. Yıllar gider o ateş sönmez ama yapacak bir şey yok. En sonunda da 'vatan sağ olsun' diyorum, kendi kendimi teselli ediyorum." ifadelerini kullandı.
Bülbül, Eren hala gelecekmiş gibi yaşadığını aktararak, "Kapı açıldığı zaman Eren gelecek sanıyorum ama kimseye hiçbir şey çaktırmıyorum. Akşamdan çocuklarım kapıyı kapatıyor, o an benim dünyamı kapatıyorlar. Ben de biliyorum evladım gelmeyecek diye ama anne yüreği. Tabii ki gittiği yer daha güzel. Buradaki zorlukları burada bıraktı ama anne yüreği olarak ben Eren'i hala gelecek diye bekliyorum." dedi.
- "Eren bu telefonu yevmiye yaparak aldı"
Ayşe Bülbül, elinde oğlunun hatırası telefon kaldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eren bu telefonu yevmiye yaparak aldı. Bir tuşlu telefon. 'Annem biraz dişinizi sıkın, yaptığım yevmiyelerle bir telefon alacağım' dedi. Anne yüreği, 'Sen telefona para verdiğin zaman çocuklar ne yiyecek ama ölmeyiz' dedim. Bu telefonu aldı. Ablasının telefonundan da hesap açtı. Orada da 'Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın' paylaşımını yaptı."
Oğlunun şehadetinden sonra o paylaşıma Türkiye'nin ses verdiğine dikkati çeken Bülbül, "Eren bu dünyadan göç edip gitti, çektikleriyle, yaşadıklarıyla kaldı." dedi.
Bülbül, Eren'in yevmiye ile aldığı telefonu elinden ayırmadığını anlatarak, "Tuşları çalışmıyor ama hatıra, ölünceye kadar çalışmasa bile o telefonu kullanacağım. Onun hatırasıyla günlerimi geçiriyorum. Akşamdan yatarken onu, Eren'le yatar gibi yanıma koyuyorum." diye konuştu.
Oğlunun kabrinin hiç boş kalmadığını da belirten anne, ziyaretçilerle bir nebze de olsa teselli bulduğunu kaydetti.
- Vatandaşlar Eren'in mezarını ziyaret ediyor
Almanya'dan geldiğini belirten Ayşe Doğan, Eren'in mezarını ziyaret ederek anne Ayşe Bülbül'ün acısını paylaştı.
İlk günden beri olayı takip ettiklerini dile getiren Doğan, "Kızlarım da buraya gelmeyi çok istiyordu. Şehidimizin annesiyle karşılaşacağımı bilmiyordum, çok kötü oldum. Bebeğim daha dört aylık yani içimi çok kötü etkiledi. Allah'ım rahmet eylesin. 'Vatan sağ olsun' diyor, iradesine hayran kaldım. Rabbim kimseye böyle acılar yaşatmasın, çok üzgünüm." dedi.
Tokat'tan gelen Mehmet Er, Eren'in şehit olduğu yeri ve mezarını görmek istediklerini belirterek, "Bastığı yerlere biz de basmak istedik. Onun içindeki vatan, millet sevgisini aynı şekilde biz de taşımaktayız. Annesi Ayşe teyzemizle, kardeşleriyle aynı duyguyu biz de kendi kardeşimiz gibi hissetmekteyiz. Rabbim vatanımıza sahip çıksın, teröriste göz açtırmasın. Güvenlik güçlerine Allah kolaylık versin." ifadelerini kullandı.