Son günlerde yaşanan birbirinden skandal olaylar, ülke gündemini esir alırken toplumdaki çürümeyi adeta gözler önüne serdi.
Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin'in katledilmesi, Tekirdağ'da cinsel istismara uğrayan Sıla bebeğin yaşadığı trajedi, televizyon programına çıkarılan jigolo skandalı ve her gün ekrana gelen cinayet haberleri ülke gündemini esir aldı.
Türkiye, Diyarbakır'da kaybolan 8 yaşındaki Narin'in acı haberini henüz atlatamamışken bu sefer vücudundaki darp izleri nedeniyle hastaneye kaldırılan Sıla bebeğin cinsel istismara uğradığının ortaya çıkmasıyla sarsıldı. Son günlerde yaşanan bu tarz olayların artışı toplumu derinden etkilerken vatandaşlar suçlulara verilen cezaların ne kadar caydırıcı olduğunu tartışmaya açtı.
Sosyal medya toplumsal çürümeyi tetikliyorSosyal medya aracılığı topluma empoze edilen ahlaksızlıklar, şiddet öğeleri toplumu adeta içeriden çürütürken ahlaksızlıkların ekran aracılığı ile evlere girmesi toplumsal cinneti daha da körüklüyor.
Konvansiyonel ve sosyal medya aracılığıyla insanların her anını kuşatan cinnet dolu gündem, toplumun psikolojisini derinden sarsarken, sapkınlıkların en uç örneklerle alenileşmesine zemin hazırlıyor. Art arda yaşanan bu olaylar, toplumun ahlaki çöküşünü gözler önüne sererken, "Toplum olarak nereye gidiyoruz?" sorusunu daha yüksek sesle sormamıza neden oluyor.
Toplumsal çürümeyi gösteren son örnek ise bir sosyal medya uygulamasının sohbet odasında anonim hesapların yaptığı ensest muhabbeti ile yaşandı. Konuşmalarında küçük çocukları istismar etmeyi savunan aşağılık zihniyetler adeta insanların sinir uçları ile oynadı. Sosyal medya aracılığıyla ahlaksızlığın normalleştirilmesi için yoğun mesai harcayan sapkınların skandal konuşmaları toplumda infiale yol açarken vatandaşlar sosyal medyanın ne kadar denetlendiğini sorgulamaya başladı.