Hayatın, doğanın, güzelin ve iyinin büyüsünün bozulduğunu, gerçeküstü bir çağda yaşandığını savunan Bahiti, "Bu çağda dünya nüfusu arttı ve hayatımız basitleşti ancak insanlar özgürlüğünü kaybetti, dijital birer yaratığa dönüştü." görüşünü paylaştı.
Kovid-19 krizi ile bunun daha belirgin hale geldiğini belirten Bahiti, bu süreçte insanların evden çalışıp eğitim gördüğünü, yakınlarıyla bilgisayar üzerinden iletişime geçtiğini, fikirlerini sadece sosyal medya üzerinden paylaştığını ve hayatın, işin, stresin ve dinlenmenin de sanallaştığını ifade etti.
Bahiti, çalışmak, eğitim almak, seyahat etmek ve üretmek için internete bağlı olmak zorunda kalınırsa insanların özgürlüğünü kaybedeceğini ve böylece dünyanın her tarafında "kontrollü bir özgürlük" olacağını öne sürdü.
Geçen yüzyıl İtalya ve İspanya'daki faşizmin, Almanya'daki Nazizm'in ve Japonya'daki militarizmin, özgürlük ve refah adına iktidara geldiğini ancak sadece trajedi ve yıkım getirdiğini anlatan Bahiti, yazısında şunları kaydetti:
"Tüm dengelerin sorgulandığı bu ağır ekonomik, sağlık ve siyasi kriz döneminde, dünyadaki tüm insanlara cesaret ve direniş çağrısında bulunan, başta inanç ve yaşama özgürlüğü olmak üzere özgürlüğe 'evet', dijital faşizme ise 'hayır' diyebilen dünyadaki tek siyasi lider Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır."
"Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var"
Bu dönemin, Türkiye'nin Doğu'dan gelen göçmen akınına karşı Avrupa'yı savunduğu bir dönem olduğunu vurgulayan Bahiti, "NATO üyesi olarak Türkiye, dünyanın en gelişmiş ve en iyi yaşam kalitesine sahip olmaya devam etmesi yönünde, Avrupa için de bir garanti olarak Arap dünyası, İran ve Rusya sınırındaki ön cepheye yöneldi." değerlendirmesinde bulundu.
Bahiti, Avrupa liderliği kinizminin, dünya enerji güvenliğini kontrol etme arzusu tarafından hükmedildiği bir dönemin içinde olduklarını kaydederek, "Bu kinizm, bugünkü Türkiye'nin büyük rolünü desteklemek yerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı diktatörlükle suçlayarak ona karşı mücadele ediyor ve onu küçümsüyor." ifadelerini kullandı.
Bu dijital faşizm döneminde Türkiye'nin, Avrupa ile yıllardır NATO'daki gibi coğrafi ve siyasi anlamda da birlikte olmak istediğini belirten Bahiti, "Elbette ki Türkiye'nin Avrupa'ya ihtiyacı varsa Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı vardır." görüşünü paylaştı.