İngiltere'nin YPG politikası nasıl okunmalı?

ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Dr. Oytun Orhan, İngiltere'nin terör örgütü PKK ve uzantılarına verdiği desteği AA Analiz için kaleme aldı.

Suriye’de terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG’ye dış destek konusunda Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öne çıkıyor. Ancak Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yakın zaman önce yaptığı “YPG konusunda problemli olduğumuz 2,5 aktif üye var. ABD, İngiltere ve biraz da Fransa” açıklaması ile YPG’ye dış desteğin diğer boyutları gündeme gelmiş oldu. Esasen Avrupa ülkelerinin Suriye’de YPG bölgelerine dönük programları ve destekleri söz konusu. Ancak bu destek daha çok YPG eliyle kurulan sivil ve idari yapılara verilen finansal ve teknik destek, kapasite gelişim projeleri, yeniden inşa programları veya “insani yardım” şeklinde gerçekleşiyor. ABD, İngiltere ve Fransa’yı ön plana çıkaran ise, desteğin sivil yardımlar dışında askeri boyutu da içermesi. Askeri destek boyutunda ise “DEAŞ ile Mücadele Koalisyonu çerçevesinde YPG’ye verilen hava desteği, istihbarat paylaşımı, silah temini, askeri eğitim ve operasyonel destekler" öne çıkıyor. İngiltere Batı tarafından kullanılan adıyla “SDG’ye hava desteği verdiğini ancak örgüte bunun dışında askeri destek sağlamadığını” belirtiyor.

-DEAŞ ile mücadele adı altında terör finansmanı

İngiltere’nin YPG’ye desteğini ABD’nin Suriye ve YPG’ye ilişkin niyetleri ile paralel şekilde değerlendirmek gerekiyor. Bu çerçevede İngiltere’nin YPG ile ilk teması, DEAŞ ile Mücadele Koalisyonu kapsamında gelişti. İngiltere’nin DEAŞ ile Mücadele Koalisyonu’na katılımı kendi güvenlik tehdidi algılamaları ve ABD’nin benzer misyonlarına destek verme çerçevesinde gerçekleşti. İngiltere bu kapsamda ilk aşamada YPG’ye hava desteği sağladı. İngiliz Hava Kuvvetleri’nin desteğinin yanı sıra İngiliz Özel Kuvvetleri’nin Suriye’deki varlığı bizzat İngiliz yayın organları tarafından belgelendi. İngiltere'de 5 özel kuvvetler askeri 2024 yılı başında Suriye'de savaş suçu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Dolayısıyla İngiliz Özel Kuvvetleri’nin de karada YPG’ye hem kritik operasyonlarda istihbarat sağladığı hem de operasyonel destek verdiği söylenebilir. YPG’nin zaman içinde geniş alanları kontrol etmesiyle Suriye’nin kuzeydoğusunda yeni bir gerçeklik oluştu. Bu aşamadan sonra, aynen ABD gibi, İngiltere’nin Suriye politikasının önceliklerinden biri, oluşan bu yeni yapıya siyasi statü sağlamak oldu. İngiltere bu noktadan itibaren YPG kontrolündeki bölgelerde oluşturulan sivil ve idari yapılara “yeniden inşa, istikrarı sağlama ve insani yardım” adı altında teknik ve finansal destek vermeye başladı.

-Örtülü faaliyetler

İngiltere’nin YPG’ye askeri desteğinin örtülü bir boyutu da söz konusudur. Bu noktada iki unsur öne çıkıyor. Birincisi YPG saflarında savaşan yabancı teröristlerdir. Bu konuda yapılan çalışmalara bakıldığında; YPG saflarında savaşan yabancı teröristler arasında ABD, İngiliz ve Alman vatandaşlarının açık ara öne çıktığı görülüyor. Bu tespit YPG’nin hangi ülkelerden destek alabildiğini anlamak açısından önem taşıyor. Bununla birlikte İngiltere mahkemeleri Suriye’de YPG saflarında çatışmalara katılan İngiliz vatandaşlarının terör faaliyeti içinde olmadığına karar verdi. Aynı kararlarda YPG’nin İngiliz vatandaşlarına eğitim verdiği kabul ediliyor, ancak bu eğitimin terör amaçlı olarak değil DEAŞ ile mücadele için verildiği kayda geçiyor. Diğer bir örtülü destek ise Suriye sahasında faaliyet gösteren İngiliz özel askeri şirketleridir. Yine yapılan çalışmalarda, YPG saflarında savaşan İngiliz vatandaşlarının ve İngiliz özel askeri şirket savaşçılarının tamamına yakınının eski askerlerden oluştuğu ortaya koyuldu. YPG bu desteği kendi militanlarına eğitim vermek ve operasyonel katkı almak amacıyla kullanıyor.

-Siyasi destek

İngiltere’nin YPG’ye desteğinin son boyutu ise siyasidir. İngiltere PYD/YPG tarafından kurulan sivil yapıları ya da YPG tarafından tek taraflı olarak ilan edilen sözde federal yapıyı resmen tanımamakla birlikte “YPG’nin kurduğu yönetim yapılarının kendi değerleriyle uyumlu olduğunu” belirtiyor. İngiltere bunun yanı sıra “Suriye siyasi çözüm çabalarında tüm Suriyeliler yer almalıdır” söylemi üzerinden PYD/YPG tarafından temsil edildiğini iddia ettiği “Suriyeli Kürtlerin” siyasi çözüme dahil edilmelerini destekliyor. İngiltere aynı duruşun bir uzantısı olarak, ABD örneğinde olduğu üzere, PYD ile Suriyeli Kürt partiler arasında uzlaşı sağlanması için arabuluculuk da yaptı. Bu sayede “Suriyeli Kürtler” arası birlik sağlanıp PYD/YPG’nin ana omurgasını oluşturacağı ve ancak Türkiye’nin itirazlarından kurtulma imkanı sağlayacak “meşru bir siyasi aktör” ortaya çıkarılmaya çalışıldı.

Bütün bunlara rağmen İngiltere’nin YPG’ye destek konusunda ABD’den ayrıştığı bazı noktalar söz konusudur. İngiltere’nin politikasındaki temel farklılık YPG’nin PKK terör örgütü ile bağına ilişkin kabuldür. Bu kapsamda İngiltere’nin önceki ve mevcut Ankara Büyükelçilerinin “PYD/YPG'nin PKK ile bağlantısını bildikleri, terör örgütüyle mücadelede Türkiye'nin yanında oldukları” açıklamaları örnek olarak verilebilir. İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın, “YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde hiçbir siyasi muhalif harekete izin vermediğini” kayda geçiren raporları da bulunuyor. İngiltere YPG/PYD ile ilişki içinde olduğunu da kabul ediyor, ancak bu görüşmelerde YPG’ye PKK ile ilişkisini sınırlandırması yönünde baskı yaptığını belirtiyor. İngiltere PKK’yı terör örgütü olarak tanımasına, hatta YPG ile PKK arasındaki ilişkiyi itiraf etmesine rağmen YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmiyor.

İngiltere’nin ABD’ye kıyasla daha dengeli bir söylem benimsemesinin iki temel nedeni bulunuyor. Birincisi İngiltere, kıta Avrupası’ndan farklı olarak Türkiye ile ilişkilere stratejik önem atfediyor ve YPG ile ilişkisini en azından söylemsel düzeyde daha dengeli götürmeye çalışıyor. İngiltere ayrıca ABD’nin YPG’ye verdiği desteği sonuna kadar sürdürme konusunda kararlılığına da şüpheyle yaklaşıyor. İngiltere dahil olmak üzere hiçbir Avrupa ülkesi ABD olmadan Suriye’de hedeflerini gerçekleştirebilecek bir konumda değildir. ABD’nin Suriye’den çekilmeyi gündeme getirdiği bir ortamda İngiltere dahil hiçbir Batı ülkesinin Suriye’de kalmasının mümkün olmayacağı söylenebilir. Dolayısıyla İngiltere, Suriye’de ABD kalıcılığı konusunda ciddi şüphelerin olduğu bir ortamda Türkiye ile de karşı karşıya kalacak şekilde boşa düşmek istemiyor.

[Dr. Oytun Orhan, ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörüdür.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.