Orta Doğu merkezli kriz ve çatışma ortamının küresel krizleri tetikleme ihtimali bölgenin önde gelen aktörlerini derinden endişelendiriyor. Bu noktada, krizin derinleşmesi bölge ülkelerini de olumsuz etkileyecek. Özellikle Türkiye, Mısır, Lübnan ve Ürdün gibi ülkeler çok daha yakından ve olumsuz biçimde etkilenebilir. Krizin çözümü ve bölgesel aktörler üzerindeki etkisini azaltma konusunda diplomatik girişimlerini yoğunlaştıran Türkiye son olarak Mısır’la bir temas gerçekleştirdi.
- Temel gündem maddeleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve beraberindeki heyetin Mısır'a gerçekleştirdiği ziyarette temel gündem maddeleri arasında ikili ilişkiler bulunurken, İsrail merkezli krizin çözümü, Libya'daki gelişmeler, Sudan ve Somali başta olmak üzere Afrika kıtasına ilişkin güvenlik konuları ele alındı.
Türkiye ve Mısır arasında bölgesel meselelere ilişkin diyalog iki ülke arasındaki normalleşme sürecinin ardından yoğunlaştı. Sudan ve Somali odaklı politikalarda ortak tutum izleyen Ankara ve Kahire son dönemde İsrail-Gazze krizi, Libya ve Akdeniz konularında da örtüşen politikalar izlemeye başladı. Dış politikada yaşanan bu yakınlaşma iki ülkeyi ikili ilişkiler anlamında yakınlaştırdı ve karşılıklı etkileşimler arttı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçtiğimiz hafta sonu Mısır’a gerçekleştirdiği ziyaret bu anlamda kritik önem taşıyor. Fidan’ın Mısır’da geçtiğimiz günlerde yapılan kabine değişikliğinde göreve getirilen mevkidaşı Bedr Abdulati ile yaptığı görüşmenin öncelikli gündem maddesi ise Mısır Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye yapacağı ziyaret oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin katılacağı ilk Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısında savunma, enerji, turizm, sağlık, eğitim ve kültür alanlarında yaklaşık 20 anlaşmanın imzalanması öngörülüyor. Bu anlaşmalarla iki ülke arasında halihazırda 10 milyar dolar olan ticaret hacminin ilk planda 15 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.
- Libya ve Sudan meselesi
Öte yandan Libya ve Sudan meselesi ikili ilişkilerin olumlu yönde sınanması ve işbirliği kanallarının güçlendirilmesi noktasında güçlü bir zemin teşkil ediyor. Bu noktada her iki ülke tarafından da dış politika önceliklerinde başı çeken iki kriz noktasında ileriye dönük atılacak adımlar, Bakan Fidan’ın ziyaretinde masaya yatırılan hususlar olabilir.
Öyle ki Libya, 2011 yılından itibaren her iki ülkenin de yakından takip ettiği bir bölge olarak öne çıkıyor. Ülkenin doğusu ile geniş kara sınırları paylaşan Mısır için Libya’daki kalıcı istikrar ve barış ortamı, bir taraftan karşılaşılacak olası iç savaş ortamından kaynaklı tehditlerin sonlanması diğer taraftan ise Mısır ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı olan Mısırlı işçilerin döviz kazancının devamlılığı anlamına geliyor. Öte yandan Türkiye'nin Libya’daki kazanımlarını ülkenin birlik ve bütünlüğüne giden yolda bir itici güç olarak görmek mümkün. Öyle ki 2022 yılına kadar Batı'daki siyasi ve askeri aktörler üzerinde güçlü bir nüfuzu bulunan Türkiye, bu ilişkilerini 2021 yılının sonlarında başlattığı açılım süreci ile ülkenin doğusuna taşımaya başladı. Benzer şekilde 2014 ve 2019 yıllarındaki iç savaş dönemlerinde Doğu'daki milis güçlerin lideri Halife Hafter’e destek veren Mısır’ın 2021 yılında göreve gelen Başbakan Abdulhamid Dibeybe ile diplomatik temaslarını artırdığı gözlemlendi.
Bu kısa arka plandan hareketle Bakan Fidan’ın Mısır ziyareti, aynı zamanda Türkiye’nin Bingazi Başkonsolosluğunu yeniden açtığını duyurduğu ve Hafter kanadı ile temaslarını hızlandırdığı bir dönemde gerçekleşti. Bununla beraber Tobruk merkezli Libya Parlamentosuna bağlı Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu, Derne felaketi sonrası yeni dönemde Türk ve Mısırlı şirketlerin altyapı ve inşaat alanlarında projeler üstleneceğini duyurmuştu. Dolayısıyla Bakan Fidan’ın bu ziyareti, Türkiye’nin Libya’nın doğusuyla yürüttüğü siyasi ve ekonomik angajmanlarını konsolide etmek açısından büyük önem taşıyor.
Sudan'da ise, 2023 yılının nisan ayında başlayan çatışmalar ciddi bir insani krize yol açtı. Birleşmiş Milletlerin (BM) verilerine göre, bu çatışmalarda 10 bin Sudanlı hayatını kaybederken 5,6 milyon kişi ise yerinden edildi. İç ve dış göç nedeniyle yaşam alanlarını terk eden sivillerin yüzde 80’i, genellikle Eritre, Orta Afrika Cumhuriyeti (OAC), Çad, Etiyopya ve Güney Sudan gibi daha tehlikeli çatışma bölgelerine göç ediyor. Türkiye ve Mısır'ın, Sudan'daki iç savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması yönündeki rolleri, bölgesel istikrar açısından büyük önem taşıyor. Libya’da olduğu gibi, her iki ülke de yakın dönemde Sudan'daki farklı taraflarla ilişkiler geliştirdi ve bölgede barış ve istikrarın sağlanması için çaba gösterdi. Sudan'daki çatışmaların çözümü için Türkiye ve Mısır'ın arabuluculuk çabaları ve insani yardım sağlama konusundaki işbirlikleri, Sudan halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye ve uzun vadeli istikrarı sağlamaya katkı sunabilir.
- Gazze soykırımı
İsrail’in Gazze'de gerçekleştirdiği katliamların durdurulması konusu da Hakan Fidan’ın Mısırlı mevkidaşıyla ele aldığı konulardan birisidir. Bu kapsamda Fidan Gazze sınırındaki el-Ariş kentine giderek burada Gazze’ye yönelik yardım faaliyetlerini yerinde inceledi. Yaptığı açıklamada Gazze’deki insani krize vurgu yapan Fidan, bölgedeki durumun her geçen gün kötüye gittiğini belirtti.
Türkiye ve Mısır’ın Gazze konusunda İsrail’i durdurmaya yönelik adımları daha da sertleşebilir. Bu durum liderlerin açıklamalarına da yansıyor. Hakan Fidan’ın ziyareti sırasında bir başka programda konuşmacı olan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, İsrail’e yönelik askeri müdahaleyi ima eden açıklamalar yaptı. Geçtiğimiz hafta da Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karabağ ve Libya’ya nasıl girdiysek İsrail’e de öyle gireriz" diyerek Tel-Aviv yönetimine net bir mesaj vermişti. Buradan hareketle bölgesel liderlik konumundaki ülkelerin İsrail’e yönelik politikalarının sertleşeceği söylenebilir.
[Doç. Dr. İsmail Numan Telci Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.