Biden, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada adaylıktan çekildiğini ilan etti. Ardından Demokratların başkan adayı olarak mevcut başkan yardımcısı Kamala Harris’i desteklediğini duyurarak destek çağrısında bulundu. Birçok Demokrat isim de bu çağrıya katılarak Harris’i destekleme kararı aldı ancak, Harris’in adaylığı güçlü bir ihtimal olsa da henüz kesinleşmiş değil.
Öncelikle Demokrat Parti’nin 2024 adayı önümüzdeki ağustos ayında Chicago’daki kongrede ilan edilecek. Görevdeki Amerikan başkanları da yeniden aday olmak için kendi partilerinde ön seçim sürecine giriyorlar. Tabii bu süreç genel olarak bir formaliteden ibaret kabul edilirdi. Biden da böyle bir sembolik süreç sonucunda adaylık için delegelerini toplamıştı. Normal şartlarda da adaylığı söz konusu kongrede ilan edilecekti.
Fakat adaylıktan çekilme kararı sürpriz olmasa da Demokrat Parti’de taşları yerinden oynattı.
Ön seçim süreci geride kaldığı için parti üyesi kayıtlı seçmenler değil Demokrat Parti delegeleri yeni adayı belirleyecek. Diğer bir ifadeyle 4 binden fazla delegenin kararı hükmü verecek. Kongre öncesi bir adayda uzlaşı sağlanmazsa kongre sırasında bir yarış olacak.
Bu noktada parti bağışçılarının ve elitlerinin ağırlıklarını hissettireceği bir aday belirleme süreci olması bekleniyor. Bu da yeni adayın tabandaki meşruiyetiyle ilgili tartışmaları beraberinde getirecektir. Benzeri bir durum 2016 seçimlerinde yine Demokrat Parti başkanlık adaylığı sürecinde yaşanmıştı. Bernie Sanders ve Hillary Clinton’ın yarıştığı ön seçimlerde Clinton’ın süper delegelerin itmesiyle adaylığı elde etmesi çok tartışılmıştı.
Harris dışında Gavin Newsom, Josh Shapiro, Pete Buttigieg gibi isimler de adaylık için konuşuluyordu. Ancak bu isimler son yaptıkları açıklamayla Harris’i desteklediklerini açıkladı. Yine ismi geçen Michigan valisi Gretchen Whitmer da adaylığa niyetinin olmadığını belirtti. Mevcut durum itibarıyla alternatifler arasında Illinois valisi J.B. Pritzker ve West Virginia senatörü Joe Manchin’in isimleri ön plana çıkıyor.
Zaten söz konusu isimlerin kendi eyaletleri dışında genel seçmen tarafından bilindikleri pek söylenemez. Yine bu aşamada alternatif bir ismi geniş kitlelere tanıtacak etkili bir kampanya için de süre azalmış durumda. Ancak yine de delegelerin seçimi yapacağı bir bağlamda lobi ve çıkar gruplarının etkisine her zaman yer olduğu akılda tutulmalı.
- Biden’ın çekilme kararının zamanlaması
Uzun süredir sağlık sorunları konuşulan Biden’ın hafta sonu adaylıktan çekileceği bazı mecralarda güçlü bir şekilde dile getirilmeye başlanmıştı. Biden’in özellikle geçtiğimiz haziran ayında Donald Trump’la yaptığı televizyon münazarası sonrası sağlık durumu gözle görülür biçimde belirginleşmişti. New York Times gazetesinden bazı Demokrat kongre üyelerine kadar birçok aktör Biden’a yarıştan çekilme çağrısı yapmıştı.
Bu durum da Biden’ın adaylıktan çekilme zamanlaması hakkında tartışmaları beraberinde getiriyor. Ön seçimlerin geçirilmiş olması ve partinin adayını ilan edeceği kongreye kısa bir süre kala çekilme kararı eleştiriyle karşılanıyor. Bu durum sadece parti içinden değil Cumhuriyetçi isimlerden de tepki topladı. Biden en başta aday olmadığını açıklasaydı belki de geniş kitlelerin katıldığı ön seçim sürecinde Demokrat Parti tabanının süzgecinden geçen bir isim ortaya çıkabilirdi.
- Olası bir Kamala Harris adaylığı ve kampanya stratejileri
Bu noktada Biden’ın çekilme kararı sonrası işaret edilen "Kamala Harris normal şartlarda ön seçimlerden kazanarak çıkabilir miydi?" sorusu önem kazanıyor. Demokrat Parti uzun bir süredir tüm toplumsal kesimlere hitap edebilecek “merkezi” bir aday çıkarma konusunda sıkıntı yaşıyor. Zaten bu nedenle Biden mevcut sağlık sorunlarına rağmen bu noktaya kadar hala aday olarak kalabilmişti.
Harris’in, aday olması durumunda, seçimleri kazanması için özellikle siyahi seçmenin sandığa gitmesi önem teşkil ediyor. Siyahi oylar özellikle Barack Obama adaylıklarında oldukça etkili olmuş ve onu Beyaz Saray’a taşımıştı. Yine 2020 yılındaki seçimlerde de George Floyd protestoları sonucu siyahi seçmen yüksek oranda sandığa katılım göstermiş ve Biden’ın kazanmasında önemli rol oynamıştı.
Aday olması halinde siyahi kimliğinden dolayı Harris’in de bu seçmen grubunu mobilize etmekten başka çok az çaresi var. Bu noktada özellikle son dönemdeki Amerikan seçimlerinde kazandıran önemli bir stratejinin olduğunu belirtmekte fayda var: Kendi tabanını sandığa götürmek. Bu anlamda mevcut politik atmosferde siyahi seçmenin katılım oranı sonuca büyük oranda etkide bulunacaktır.
Diğer taraftan Trump cephesine bakıldığında, kendisinin yarışta ciddi bir ivme kazandığı söylenebilir.
Son aylarda anketlerin çoğunda zaten önde görünüyordu. Biden’la yaptığı televizyon münazarası ve atlattığı suikast girişimi sonrasında ise artık adeta yarışı kazanmış havasına girmiş durumda. Ancak bu durum halihazırda oldukça iddialı ve avantajlı konumda bulunan Trump’ın aleyhine işleyebilir. Trump’ın seçimi kazanacağına ikna olan başta siyahi ve Demokrat seçmen kitleleri bunu engellemek için sandıklara daha yoğun ilgi gösterebilir. Zaten adaylık sürecinde Biden’ın söylemi Trump’ın demokrasiye tehdit olduğu iddiası üzerinden şekilleniyordu. Bu söylemin yeni adayın da kampanya stratejisinde yer alması beklenebilir.
Trump ise aday olması durumunda Kamala Harris’in geçmişte yaptığı ve ortalama Amerikalı seçmen için “radikal” sayılabilecek açıklamalarını gündeme getirme stratejisine başvurabilir. Hatta bununla ilgili söylemler şimdiden dolaşıma sokuldu. Bunlar özellikle seçim sonucunu tayin edeceği ortada olan eyaletlerde propaganda malzemesi olarak kullanılabilir.
Sonuç olarak son bir haftada Trump’a yönelik suikast girişimi ve Biden’ın adaylıktan çekilmesi düşünüldüğünde ABD iç siyaseti oldukça çalkantılı seyrediyor. Mevcut durumda Trump avantajlı görünüyor. Demokratların ise adaylık meselesini bir an önce çözüp çok gecikmeden dağınık görüntüden kurtulup kampanya sürecine odaklanmaları gerekiyor.
[Bekir İlhan, University of Cincinnati, School of Public and International Affairs'te Siyaset Bilimi alanında doktora adayıdır.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.