İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, "Basında yer alan haberlerde çalışmayı yapan bilim insanlarının isimleri ve bu konudaki görüşleri yer almadığı gibi haber içeriğinde yer alan elementlerin değerleri milyarda 1 zerre anlamına gelen ppb düzeyinde verilmiş. Bu değerleri kıyaslama için verilen referans değer ise 'mikrogram' olarak bildirilmiştir. Mikrogram olarak verilen bu değerin mikrogram/mL mi yoksa mikrogram/litre mi olduğu belirtilmemiştir. Bu belli olmadan tespit edilen düzeylerin yüksek olduğunu söylemek doğru değildir." dedi.
Aşıcıoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu haberde iddiaları içeren bilimsel makale yayımlandığına yönelik bir bilgi bulunmadığına değindi.
Haberin içeriğinde, 43 farklı markanın 16 değişik ambalajlı su ürününün ağır metal açısından incelenmesinin yapıldığına dair veri yer aldığını aktaran Aşıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Basında yer alan haberlerde çalışmayı yapan bilim insanlarının isimleri ve bu konudaki görüşleri yer almadığı gibi haber içeriğinde yer alan elementlerin değerleri milyarda 1 zerre anlamına gelen ppb düzeyinde verilmiş. Bu değerleri kıyaslama için verilen referans değer ise 'mikrogram' olarak bildirilmiştir. Mikrogram olarak verilen bu değerin mikrogram/mL mi yoksa mikrogram/litre mi olduğu belirtilmemiştir. Bu belli olmadan tespit edilen düzeylerin yüksek olduğunu söylemek doğru değildir. Bu nedenle haber içeriğinde yer alan veriyi, içme suyu için tüm dünyada genel kabul gören uluslararası standartlara göre karşılaştırmak imkansızdır. Dolayısıyla bu değerlerin çok afaki kaldığını ve eğer bu düzeydeyse çok korkutucu olduğunu, halk arasında infial uyandırabileceğini söylemek mümkündür. Ancak bunun böyle olmaması halinde halkı bu derece korkutmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu durumda artık insanlar bu tür ambalajlı ürünleri almaktan imtina edeceklerdir."
Aşıcıoğlu, İstanbul genelinde İSKİ'nin yaptığı çalışmalarla yıllar öncesine göre çok daha nitelikli, temiz ve ağır metal içermeyen suyun hanelere ulaştırıldığını belirterek, "Maalesef bazı binalarda hala eski su tesisatları kullanılmaktadır. Bunların bir kısmının boruları kurşundan yapıldığı için su, haneye ne kadar temiz gelse de evin musluğundan akan su temiz olmayabiliyor. Ayrıca deponun kendisi plastik veya ağır metal içeren malzemeye sahipse, musluklardan asla düşük dozda element içeren su içemeyiz." dedi.
"Gereç ve yöntemi bilmek lazım"İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü'nde yılda bine yakın vakada ağır metal analizleri yaptıklarını kaydeden Aşıcıoğlu, "Daha sıklıkla hastalıkların tanı ve tedavisi için bireylerin biyolojik örneklerinden yani kan, idrar, saç, tırnaklarından analiz yapıyoruz. Ancak zaman zaman firmalar veya bireyler tarafından sağlıklı olup olmadığını analiz etmemiz için evlerinden ya da iş yerlerinden içme suyu veya havuz suyu numuneleri de enstitümüze getirilmektedir. İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp Enstitüsü olarak biz, basında yer alan haberde bahsi geçen çalışmada aranan ağır metal sayısının çok daha fazlasını, toplamda 33 elementi çalışmaktayız. Enstitümüze getirilen numunenin birkaç gün içerisinde analiz raporunu hazırlayabilmekteyiz. Apartman yöneticileri, şirket müdürleri ya da bireyler analizini istedikleri numuneleri bizim tavsiye edeceğimiz şekilde Enstitümüze getirirlerse, ağır metal analiz laboratuvarımızda bu örnekleri analiz edebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Faruk Aşıcıoğlu, denetimlere de değinirken, "Sağlık Bakanlığı'nın özellikle ambalajlanmış içilebilir su ürünleri için ciddi bir denetleme yaptığı bilinmektedir. Yılda 4 kez il veya ilçe sağlık müdürlükleri, bir kez de bizzat bakanlık personeli tarafından bu denetlemeler yapılmaktadır. Ruhsatlı ürünlerin yüksek derece ağır metal içerdiğini söylemek kaygı verici ama ruhsatlı bir ürünün böyle olabileceğini zannetmiyorum. Bu çalışmanın hangi ürünler üzerinde yapıldığını, yani gereç ve yöntemini bilmek ve eğer veriler böyle ise denetimi o yöne kaydırmak ve ruhsatsız ürünlerin tüketiciyle buluşmasını engellemek lazımdır." diye konuştu.