Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde, "Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek" temasıyla düzenlenen Türk Konseyi Medya Forumu'nda, ilk toplantısı gerçekleştirilen Türkiye-Azerbaycan Ortak Medya Platformu'na ilişkin gazetecilere değerlendirmede bulundu.
Platform mutabakatını geçen yıl sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in huzurunda Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ile birlikte imzaladıklarını hatırlatan Altun, mutabakat zaptıyla platformun kurulduğunu ve o günden bu yana mekanizması üzerinde çalışıldığını anlattı.
Altun, oluşturulan çalışma grubunun toplantısına dün Hacıyev ile başkanlık ettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu platform aslında bizim pratikte hayata geçirdiğimiz iş birliğini kurumsallaştırdığımız bir platform. Öncelikle böylesi bir platformun yapabileceklerini göstermiş, test etmiş olduk. Sonrasında da bunu kurumsallaştırmak, nesilden nesle aktaracak şekilde bu platformun çerçevesini oluşturmak istedik. Dün yaptığımız çalışma grubu toplantısında her şeyden önce kurumsal kapasitemizi karşılıklı olarak nasıl artırabileceğimiz üzerinde konuştuk, çalıştık. Bu çalışma grubu, iki ülkenin medya ve iletişim alanındaki öncü kurumlarının temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubuydu. 'Kurumlarımızın birbirleriyle daha fazla konuşabilmesini nasıl temin edebiliriz?', bunun yol haritası üzerinde çalıştık. Somut projeler üzerinde durduk. Nitelikli, hızlı bir şekilde hayata geçirilebilecek olan projeleri masaya yatırmış olduk. Bunların yanında 6 alanda çalışma komitesi oluşturduk. Bu çalışma komiteleriyle birlikte önümüzdeki dönemde daha somut projeleri hayata geçirme imkanımız olacak."
"Birliktelikten doğacak gücün ne olduğunu Karabağ zaferi süresince gösterdik"
Aralık ayına kadar çalışma komitelerinin her birinin kendi içinde kurumsallaşmasının temin edileceğini belirten Altun, "Kamu Diplomasisi Komitesi'nde ortak medya platformu bağlamında iki ülkenin ortak kamu diplomasisi çalışmalarını konuştuk, bunun planlamasını yaptık, bunun stratejilerini ortaya koyduk." dedi.
Fahrettin Altun, Stratejik İletişim Komitesi'nde de özellikle iki ülkenin bölgesel ve küresel rolleri bağlamında sahip olması gereken stratejik iletişim perspektifine dikkati çekerek, bu doğrultuda iletişim politikalarının yapılandırılmasına odaklanıp, birliktelik içerisinde hem bölgesel hem küresel barışa sağlanabilecek katkıları görüştüklerini bildirdi.
Platformun hayatiyetini sürdürmesi ve kurumsallaşması açısından önemli olan Mevzuat ve Regülasyon Komitesi'nin hayata geçirildiğine değinen Altun, "Bu da son derece önemli bir komite çünkü biz bu mekanizmayı doğru bir şekilde kurumsallaştırırsak, inanıyoruz ki bütün Türk Konseyi üye ülkeleri, Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleri bu ortak platforma katkı verebilir. Gerek Sayın Hacıyev gerekse biz en başından beri şunu açıkça ifade ediyoruz: Bu, Türkiye ve Azerbaycan arasında bir ortak medya platformu fakat Türk Konseyi'ndeki bütün üye ülkeleri biz bu platforma davet ediyoruz. Bu birliktelikten doğacak gücün ne olduğunu Karabağ zaferi sürecinde gösterdik." diye konuştu.
Altun, Türkiye-Azerbaycan Ortak Medya Platformu Toplantısı'nın, Türk Konseyi Medya Forumu marjında düzenlendiğini dile getirerek, "Burada da bu mesajı sürekli olarak diğer ülke temsilcilerine de ifade ettik. Bu çerçevede Mevzuat ve Regülasyon Komitesi oldukça önemli bir işlev yürütecek." dedi.
"Dezenformasyona karşı nasıl mücadele edilebileceği üzerinde çalışan bir komite oluşturduk”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, Dijitalleşme ve Uluslararasılaşma Komitesi'nin de son derece önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Çünkü yeni medyanın varlığıyla birlikte medya alanının dönüşümü, sosyal medya alanının yeni bir alan olarak medyaya, siyasete, uluslararası ilişkiler alanına, toplumlara ve kültürlere etki etmesi, üzerinde durulması ve politika geliştirilmesi gereken bir alan. Bir taraftan sosyal medya, yeni medya mecralarının nasıl kullanılabileceği, diğer taraftan o mecralar üzerinden bize, devletlerimize, milletimize yönelen tehditlere, dezenformasyona karşı nasıl mücadele edilebileceği üzerinde çalışan bir komite oluşturmuş olduk."
Oluşturdukları Eğitim Komitesi'nin önemini vurgulayan Altun, "İki ülkenin gerek genç iletişimcileri, gerek medya ve iletişim alanındaki profesyonellerinin birbirleriyle hem daha fazla etkileşim, iletişim içerisinde olabilmeleri hem mesleki eğitim anlamında medya iletişim alanındaki kariyerlerini daha da güçlendirmeleri için daha nitelikli eğitim programlarıyla karşı karşıya kalabilmeleri için çalışma yapacak bir komite olacak. Biz esasında bütün bu komitelerle birlikte inşallah bir an önce çalışmalarımızı daha güçlü bir hale getireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu hedefi hayata geçirmek için medya ve iletişim alanında ciddi bir gayret göstereceğiz"
Uluslararası Medya Komitesi'nin işlevine ilişkin de bilgi veren Altun, şunları kaydetti:
"Uluslararası Medya Komitesi ile birlikte de uluslararası medyanın, Azerbaycan ve Türkiye ile birlikte kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, diğer taraftan dezenformasyona karşı güçlü bir şekilde mücadele edilebilmesi noktasında hızlı bir şekilde harekete geçirilmesi, bilgilendirilmesi için bu komitenin çalışmasını öngörüyoruz. Yeni başlamamıza rağmen çok güçlü kurumlarımızın birbirleriyle çok candan, içten bir etkileşimi var. Güçlü kurumsal kapasitelerimiz var. Bunları birleştirdiğimizde yeni bir sinerji doğacak. Biz buna inanıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bu konudaki siyasi kararlılıkları ve iradesi, önümüze çok net bir hedef koyuyor. Bu hedefi, ödevi hayata geçirmek için medya ve iletişim alanında ciddi bir gayret göstereceğiz."
Fahrettin Altun, "Karabağ zaferi bize bir şey daha gösterdi. Biz sadece sahada değil, birlik olduğumuzda iletişim alanında da kazanıyoruz. Bunun en son tecellisi olarak bu kurumsal yapı ortaya çıkacak. Bir kere daha bu çerçevede çağrıda bulunmak istiyorum. Eğer birlik, beraberlik içerisinde olursak, Türk dünyası olarak bize karşı yürütülen dezenformasyona karşı çıkabiliriz. Dünya kamuoyunu ve kendi kamuoyumuzu doğru bir şekilde bilgilendirebiliriz. Böylece Türk dünyasına ve ülkelerimize yönelik karşıtlığı da sistematik olarak yürüten aktörlere karşı da gerçek bir mücadele verilir. Aslında savunmada değil, taarruzda bir iletişim yaklaşımıyla hareket edilebilir. Bu çerçevede elimizden gelen bütün gayreti sonuna kadar göstereceğiz." şeklinde konuştu.