Koronavirüs tüm dünyayı etkiledi.Türkiye tedbirlerini önce aldı ve sürekli en az etkiyle atlatmak için yeni önlemler alınıyor. Koronavirüs ile ilgili mücadelede hangi aşamadayız ve ne gibi tedbirler alınıyor, alınacak? İletişim Başkanı Fahrettin Altun Milliyet'e konuştu
- Koronavirüs ile mücadelede ne aşamadayız?
Bildiğiniz gibi henüz bu virüse ilişkin Türkiye’de vaka tespit edilmeden gerekli önlemleri almaya başladık. Bu doğrultuda ilk olarak Sağlık Bakanlığı tarafından 10 Ocak’ta Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden, alanında yetkin enfeksiyon, mikrobiyoloji, viroloji, iç hastalıkları, yoğun bakım ve göğüs hastalıkları uzmanı akademisyenlerden Bilim Kurulu oluşturuldu. Bilim Kurulu, bugüne kadar birçok konuda tavsiye niteliğinde kararlar aldı ve bu kararlar, Cumhurbaşkanlığı tarafından uygulamaya koyuldu. Türkiye’de ilk vakanın görülmesinin ardından, çok önemli tedbirlerle salgının hızını yavaşlattığımıza inanıyorum.
Gelinen noktada, bu krizin üstesinden gelebilmek için daha çok fedakârlık yapmamız gereken bir döneme girdik. Ancak Türkiye aldığı bu tedbirler sayesinde inşallah kısa sürede bu krizi atlatacaktır. Alınan tedbirler neticesinde şu anda ilaç ve gıda konusunda sıkıntımız bulunmamaktadır. 100 bin kişiye düşen yoğun bakım yatak sayısında ABD, Almanya, İtalya İngiltere gibi gelişmiş ülkelerden çok daha iyi durumdayız. Solunum cihazı üretimi konusunda hızlı mesafe kat ediyoruz.
Milletimiz her zaman olduğu gibi devletimizin yanında durmaya devam ediyor. Bu sayede bu krizi de çok hızlı bir şekilde atlatacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada milletimizle birlikte rehavete kapılmadan, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı güçlü tutuyoruz.
ALGI OPERASYONLARI İÇİN ÖZEL EKİP
- Kaoscu ve fırsatçılara yönelik neler söyleyeceksiniz?
Milletçe daha çok kenetlenmemiz ve herkesin üzerine düşeni yapmasının gerektiği bir dönemde, bu durumdan kazanç elde etmeye çalışanlar ve buradan hükümete karşı nasıl bir algı oluştururum derdine düşenler var maalesef. Ancak bu kesimlerin operasyonlarına anında müdahale ediyoruz ve bunlara asla fırsat vermeyeceğiz. İletişim Başkanlığı olarak bu konuda özel bir ekiple çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gerek yurt içinde gerekse de yurtdışında Türkiye’ye karşı kurulmak istenen algı operasyonlarına karşı teyakkuz halindeyiz. Devletimiz bütün organlarıyla birlikte, salgının yanında bu tür operasyon odaklarıyla da baş edecek güçtedir. Bu kapsamda, gerek internet üzerinden dezenformasyon yayan kişilere gerekse stokçuluk yapan ve fiyatları yükselterek piyasayla oynamaya çalışanlara karşı her türlü yasal önlemlerde süratle alınmaktadır.
‘BANA BİR ŞEY OLMAZ’ DEMEYİN
- ‘Bana bir şey olmaz’ diyenler var. Salgının büyümemesi için mesajlarınız ne olacak?
“Bana bir şey olmaz” gibi bir mantık asla kabul edilemez. Bu yaklaşım, küresel salgına karşı verdiğimiz özverili ve etkili mücadeleyi zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz ne yazık ki. Bu noktada devletimizin aldığı önlemlere herkes uymalı. Birçok genç de bu hastalıktan etkilendi ve hayatını kaybetti. Dolayısıyla istatistiklere bakarak karar vermemek lazım. Topluma karşı herkes sorumluluk bilinciyle hareket etmeli. Özellikle dışarıda yapacak bir işi olmadan bulunan her insanın hastalığa davetiye çıkardığı unutulmamalı. Virüsten çok etkilenmeseniz bile taşıyıcı olup başka insanların hayatını kaybetmesine sebep olabilirsiniz. Bu yüzden herkes doğru olanı yapmalı. Bu salgını ancak devletimizin aldığı güçlü tedbirlerin yanında vatandaşımızın azmi ve ferasetiyle yenebileceğimiz unutulmamalıdır.
TÜM İMKANLAR SEFERBER EDİLİYOR
- İletişim Başkanlığı olarak vatandaştan beklentiniz nedir?
Öncelikle vatandaşlarımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın, İletişim Başkanlığımızın ve Sağlık Bakanlığımızın açıklamalarını dikkatle takip etmelerini ve uyarılara harfiyen riayet etmelerini bekliyoruz. Tüm uyarılarımızın vatandaşımızın kendi iyiliği için, sevdiklerimizin yarınları için yapıldığını asla unutmamaları gerekiyor. İkinci bir önemli husus, bu insani krizi kötü emelleri için fırsata çevirmek isteyen Türkiye düşmanlarına karşı uyanık olmamız gerekiyor. Sosyal medya üzerinden kaynağı belirsiz, provokatif, gerçek dışı bazı bilgiler yayılmak suretiyle halkımız paniğe sürüklenmek isteniyor. Bu paylaşımların neredeyse tamamının FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerinden geldiğini de ilgili birimlerimiz tespit etmiş durumda. Bunlara asla prim vermiyoruz.
Biz, vatandaşımızdan resmi ve güvenilir kaynaklar dışında hiçbir açıklamaya itibar etmemelerini ve özellikle de teyit edilmemiş hiçbir bilgiyi paylaşmamalarını bekliyoruz. Devletimiz şimdiye kadar olduğu gibi bu krizi de aşacak kudrettedir. Tüm imkanlarımız seferber edilmiş ve yeterli durumdadır. Milletimizden bilgi saklamak gibi bir durum asla söz konusu olamaz, müsterih olsunlar.
DEVLETİMİZ HİÇ BİR VATANDAŞINI YÜZÜSTÜ BIRAKMAZ
- Yaşlı vatandaşlara yönelik ne tür uyarılarınız olacak?
Yaşlı vatandaşlarımız bizim büyüklerimiz, annelerimiz, babalarımız. Onları çok seviyoruz, kıymet veriyoruz. Devletimizin aldığı tüm önlemlerin onların sağlığı için olduğunu unutmasınlar. Kurallara harfiyen uysunlar. Bildiğiniz gibi virüs belli yaş gruplarını daha çok etkiliyor. Bizim tek meselemiz bu salgını milletçe en az hasarla atlatmak. Sağlıkları için evden çıkmasınlar. Devletimiz onların tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktır. 65 yaş ve üstü ile kronik rahatsızlığı bulunanların ihtiyaçlarının ikametlerinde giderilmesi amacıyla, AFAD koordinasyonundaki Vefa Sosyal Destek Grubu ekipleri ve belediyelere bağlı ekipler çalışıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu salgında hiçbir vatandaşını yüzüstü bırakmayacaktır, içlerini ferah tutsunlar. Bu noktada büyüklerimize karşı son zamanlarda gelişen olumsuz birkaç hadise de bizleri son derece üzdü elbette. Onlara yaklaşımımız saygı, sevgi, hürmet çerçevesinde olmalı mutlaka.
ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYIN DEVLETE GÜVENİN
- Birlik ve beraberlik içinde olma zamanı. Buna yönelik mesajınız ne olacak?
Kovid-19 küresel bir salgın. Ülkelerin ne hale düştüğünü hep birlikte görüyoruz ve yine şahit oluyoruz ki bu mücadele, yalnızca kamu kaynaklarının seferber edilmesi ile kazanılamaz. Her bir birey sorumluluk hissetmeli ve buna göre davranmalıdır. Yani ısrarla vurgulanan; evde kalma ve sosyal mesafeyi koruma kurallarına kati bir surette bütün vatandaşlarımız uymalıdır. Bu hayati derecede önemli. Vatandaşlarımızdan istediğimiz diğer bir konu ise asla ümitsizliğe kapılmamaları ve devletimize güvenmeleridir. Yani hep birlikte ele ele verirsek, kuralları eksiksiz uygularsak Allah’ın izniyle bu süreçten daha az hasarla çıkacağımızı unutmasınlar.
Yaşanan gelişmelere ve ihtiyaçlara yönelik milletin beklentilerini karşılayacak yeni uygulamalar da olacaktır kuşkusuz. Sağlık alanında ve sosyal hayatta alınan önlemler sıkılaştıkça vatandaşların hayatını kolaylaştıracak ve evden çıkmadan işlerini halledebilmelerini sağlayacak önlemler de alınacaktır. Bu konuda tüm vatandaşlarımızın içi rahat olsun.
SAĞLIK SİSTEMİMİZ İYİ DURUMDA
- Türkiye başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeden önce tedbirlerini aldı. Dünyaya baktığımız zaman sağlık alanı ve tedbirler açısından hangi noktadayız?
Esasında Türkiye, sağlık sistemi açısından oldukça iyi durumda. Kişi başına düşen yoğun bakım yatak sayısı, ABD, İngiltere dahil birçok gelişmiş ülkenin üstünde bulunuyor. Maske, dezenfektan ve kit noktasında herhangi bir eksikliğimiz de yok. Solunum cihazı konusunda ise yoğun çalışmalarla eksiklerimiz kapatılıyor. Ayrıca milletimizin ortalama temizlik düzeyi dünya standartlarının üstündedir. Toplumumuzda el yıkama, kolonya ikramı ve sık yıkanma gibi alışkanlıkların olması, esasında sağlık sistemimizi rahatlatan uygulamalardır.
KEYFİ OLARAK SOKAĞA ÇIKILMAMALI
-Bazı vatandaşların ısrarla sokağa çıkmasına yönelik değerlendirmeniz nedir?
Sokağa çıkma konusunda şu anda ölçümüz zarurettir. Biz, gerekli olmadıkça vatandaşımızın hiçbir hürriyetinin kısıtlanmasına taraftar değiliz. Ancak salgın gibi ciddi bir kriz karşısında da bazı tedbirleri yürürlüğe koymak zorundasınız. Zorunluluk olmadıkça insanımızın evde kalmasını ve sosyal mesafeyi korumasını istiyoruz. Halkımızın ferasetine güveniyoruz ve bu sürecin devlet-millet birliğiyle en güçlü şekilde üstesinden geleceğimize inanıyoruz.