İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde düzenlenen "Bab-ı Ali Okulu Sertifika Programı"na katıldı.
İstiklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşuyla başlayan programda, Bab-ı Ali Okulu'nun tanıtım videosu izletildi.
Burada konuşan Altun, bu tür programların her şeyden önce sebat gerektirdiğini ifade ederek, sebat ve süreklilik göstererek sertifika almaya hak kazanan öğrencileri tebrik etti.
Çok kıymetli bir değer olan sebatın bu dönemin eksik değerlerinden biri olduğunu dile getiren Altun, "Fakat bu içinde yaşadığımız çağ ne yazık ki sebatın gereken kıymeti görmediği bir çağ. Bugün içinde yaşadığımız çağ esas itibarıyla bizlerin acele yaşadığımız bir çağ. Dikkat edin. Hızlı yaşadığımız bir çağ demiyorum, acele yaşadığımız bir çağ. Çünkü hız başka bir şeydir, acele başka bir şeydir. Hız esas itibarıyla iyidir. Hızlı çalışma iyidir. Ama acele etmek ve sürekli bir acele içinde bir telaş içinde hayatı geçirmek esas itibarıyla hayatı ıskalamaktır. Sebat bu noktada en önemli tutanaklardan biridir." ifadelerini kullandı.
İçinde bulunulan uluslararası medya emperyalizm çağında ne yazık ki bütün dünyaya, bütün toplum kesimlerine hazır reçeteler, hazır düşünce haplarının sunulduğunu aktaran Altun, bu hapların esas itibarıyla gerçeğin ve hakikatin görülmesini engelleyen aparatlar olduğunu anlattı.
Karşılarında, bu hazır kalıplar üzerinden olan bitenin anlaşılmasını isteyen bir dünya sistemi olduğunu belirten Altun, şöyle devam etti: "Oysa bu dünya sistemine karşı bu hegemon, batıcı, sömürge düzenine karşı biz olanı biteni, hakikati anlamaya dönük bir gayret içerisinde olmak istiyorsak tefekkür etmek durumundayız. Bunun için okumak durumundayız, bunun için araştırmak durumundayız ve sebat etmek durumundayız. Sizin bu anlamda bugün burada yer almanız, bu programda, bu başarıyı elde etmiş olmanız her şeyden önce bu sebatınız dolayısıyladır. O yüzden bu noktanın altını özellikle çizmek istedim ve bir kere daha sebatınız için sizi tebrik ediyorum arkadaşlar. Allah'ın izniyle sebatkar, azimli ve çalışkan gençler bu ülkeyi daha büyük, daha güçlü, daha müreffeh haline getirecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Türkiye Yüzyılı, gençlerin yüzyılı olacak' derken ifade ettiği husus da bence budur. Zira bu gayretin içerisinde olan gençler ülkemizi çok daha ilerilere taşıyacak."
"Cumhurbaşkanımız aleyhine manşetler atan yayın organları Türkiye düşmanıdır"Fahrettin Altun, bu dönemde yaşanılan pek çok gelişmenin ve hadisenin tarihsel arka planına bakıldığında ciddi bir akış görüldüğünü anlatarak, yaşanılan birçok şeyin birdenbire ortaya çıkan gelişmeler olmadığını, uzun tarihselliğin üzerinde yaşandığını kaydetti.
Bugün bakıldığında tarihsel olarak Bab-ı Ali'nin bünyesinde iki damarın barındığını ifade eden Altun, Bab-ı Ali'de bir yanda yerli-milli damarın attığını, bir yanda ise batıcı, dışarlıklı bir damarın beraber aktığını vurguladı.
Altun, tarihsel olarak Batıcı, milli-irade karşıtı, vesayetçi damarın basın tarihinde milli ve yerli irade yanlısı damara göre çok daha güçlü ve baskın olduğunun görüldüğü belirterek, Türkiye'nin büyüdükçe, geliştikçe, demokratikleştikçe, yeni atılımlarla dünyada kendi adından söz ettirdikçe milli irade karşıtı basının hegemonyasını yitirdiğini kaydetti.
Milli irade karşıtı vesayetçi basının ne yazık ki bugün Türkiye'de hala varlığını sürdürdüğüne dikkati çeken Altun, "Fakat hegemonyasını yitirmiştir, bu çok önemli bir husustur. Gelgelelim Batıcı unsurların, Türkiye'yi yeniden Batılı sömürge düzeninin bir üyesi yapmak isteyenlerin elbette gayretleri devam etmektedir. Medya üzerinden bu noktada da faaliyetlerini sürdürdüklerini görüyoruz. Bu süreçte, bu unsurların Batı'daki medya devlerini, ana akım medya şirketlerini ve yine dijital alanda faaliyet gösteren medya şirketlerini, sosyal medya platformlarını yardımlarına çağırdıklarını görüyoruz. Bu bahsettiğimiz unsurlar, sosyal medya şirketleri, Batı'da Sayın Cumhurbaşkanımız aleyhine manşetler atan sözde prestijli yayın organları bunlar esas itibarıyla taraftır. Bunlar esas itibarıyla Türkiye karşıtıdır, Türkiye düşmanıdır." değerlendirmesini yaptı.
Milletin iradesine, halkın sözüne, kararına bu tür yol ve yöntemlerle etki etmeye çalışmanın karşılık bulamayacağını ifade eden Altun, gün sonunda hezimete uğrandığını, milletin iradesinin her daim muzaffer olduğunu söyledi.
"Siyaset alanındaki vesayet unsurları tasfiye edilmiştir"İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bugün çok daha güçlü, çok daha demokratik, çok daha müreffeh bir Türkiye'de yaşandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bugünün Türkiye'si eski Türkiye değil. Bugün Türkiye son 21 yılda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle gerçekleştirilen atılımlarla bu noktaya geldi. İyi ki de bu noktaya geldi. Zira Türkiye'nin bugün geldiği nokta sadece milletimizin değil, aynı zamanda bölgemizin huzuru ve barışı için, aynı zamanda dünyanın istikrarı, barışı için çok kıymetli bir durumdur. Türkiye'nin bugün elinde bulundurduğu bu güç ve itibar esas itibarıyla dünyanın daha yaşanabilir, daha barışçıl bir yer olmasının da teminatı niteliğindedir. Geçtiğimiz 21 yılda her şeyden önce Türkiye'de demokratik siyaset, itibar kazanmıştır. Siyaset çözüm merkezi olmuştur. Kronik sorunlarımızın çözümünde artık vesayet unsurlarını değil, medya gibi yeri geldiğinde silahlı kuvvetler gibi yeri geldiğinde bürokrasi gibi yeri geldiğinde iş dünyası gibi unsurlar siyasete, yukarıdan, dışarıdan müdahale aracı olarak kendisine bugün alan bulamamaktadır. Geçmişte ne yazık ki bu unsurlar demokratik siyaset alanına müdahale ederek milli iradenin ciddi anlamda ezilmesine yol açmışlardır. Fakat bugün itibarıyla sorunların çözümü için adres siyasettir. Bu Cumhurbaşkanımızın başarısıdır. Bu, Türkiye'yi demokratikleştiren Sayın Cumhurbaşkanımızın attığı adımların başarısıdır. Bu sayede siyaset itibar kazanmıştır. Siyaset çözüm merkezi olmuştur. Siyaset alanındaki vesayet unsurları tasfiye edilmiştir."
Uluslararası alanda varlık gösteren, dışarıdan yönetilen terör örgütlerinin de bu vesayet unsurlarından biri olduğunu vurgulayan Altun, bu terör örgütlerinin de siyaseti dizayn etme imkanından mahrum bırakılarak, bertaraf edildiğini söyledi.
Altun, 21 yılda ekonomi alanında çok ciddi bir büyüme yaşandığını aktararak, ekonomi politikalarının bağımsızlaştığının altını çizdi.
Dış politika alanında son 21 yıllık dönemde Türkiye'nin etkin bir bölgesel güce dönüştüğünü belirten Altun, Türkiye'nin küresel bir oyuncu olarak dünya siyasetinde varlık gösterdiğini söyledi.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin ara buluculuğuna değinen Altun, Türkiye'nin müzakere yönetim süreci olmamış olsaydı bugün dünyada çok ağır bir gıda kriziyle karşılaşılacağını anlattı.
"Bu Türkiye'nin son 21 yılda elde ettiği başarının bir yansımasıdır"Fahrettin Altun, Türkiye'nin sadece kendi çıkarlarını uluslararası alanda maksimize etmek için gayret etmediğini belirterek, şöyle konuştu:
"Diğer taraftan Türkiye bugün dünya sisteminin yaşadığı krize dair en tutarlı, en kapsamlı, en güçlü sözleri söyleyebilen ve bu noktada da dünya sisteminin tıkandığı noktaları, dünyadaki adaletsizliğin nerede olduğunu, nasıl çözülebileceğini tutarlı bir şekilde ortaya koyan yegane güçtür. Cumhurbaşkanımız Birleşmiş Milletler kürsüsünden tutarlı bir şekilde dünya sisteminin krizler karşısındaki ataletini ortaya koymuş ve yapılması gerekenleri de net bir şekilde resmetmiştir. Bu Türkiye'nin gücüdür. Bu Türkiye'nin son 21 yılda elde ettiği başarının bir yansımasıdır. Sağlık sisteminden ulaşıma, savunma sanayine pek çok alanda Türkiye çok ciddi atılımlar gerçekleştirdi."
Yeni dönemde Türkiye Yüzyılı'nda bütün bunlarla birlikte kültür, eğitim, bilişim ve inovasyon gibi pek çok alanda çok daha büyük başarılar elde ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifade ettiği gibi gerçek manada Türkiye'nin bir şahlanış dönemi yaşayacağını dile getiren Altun, şunları kaydetti: "Esas itibarıyla bugün Türkiye'de önümüzde 2 seçenek var. Çok kıymetli bir kararın arifesindeyiz. Ya bağımsızlıktan ya bağımlılıktan yana olacağız. Ya Türkiye'nin büyümesinden yana olacağız ya Türkiye'nin küçülmesinden yana olacağız. Ya ülkemizin birliğinden, dirliğinden yana olacağız. Ya ülkemizin yeniden emir alan ne yazık ki pek çok iç çelişkiyle malul bir ülke olmasını temenni edeceğiz. Ya istikrar diyeceğiz ya karmaşa diyeceğiz. Ben elbette sizlerin doğru tarafta olduğunuzu çok iyi biliyorum. Doğrudan yana olduğunuzu elbette biliyorum. Fakat müsaadenizle yetmez diyorum."
Altun, bugün bunu anlatma, bunun için dünden çok daha fazla mücadele etme zamanı olduğunu vurgulayarak, şunları dile getirdi: "Sizler Allah'ın izniyle doğrunun yanında olarak Türkiye için en doğrusunun ne olduğunu bilerek Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinin büyük ve güçlü Türkiye için ne anlama geldiğini bilerek muhataplarınızı bu noktada ikna etmeli ve doğru yollara en net şekilde anlatmalısınız. Türkiye'nin daha büyük, daha güçlü, daha müreffeh bir ülke olması noktasında sizler bu gayreti ortaya koyacaksınız. Sizler, Cumhurbaşkanımızın gençlerin yüzyılı olacak dediği Türkiye Yüzyılı'nda bugüne kadar elde edilen birikimleri ileriye taşıyacak olanlarsınız. Birileri bu kazanımlarımızı bertaraf etmek, Türkiye'yi ne yazık ki yeniden dışarıdaki batılı sömürge düzeninin emrine amade kılmak için yoğun bir gayret sarf ediyor. Talimatı da onlardan alıyorlar. Emirleri onlardan alıyorlar. Yöntemleri onlardan alıyorlar. Araçları onlardan alıyorlar. Fakat milletin iradesi onları da efendilerini de yerle yeksan edecek. Onları da efendilerini de yenilgiye uğratacak ve Türkiye şahlanış dönemini dolu dizgin yaşayacak. Türkiye'nin büyümesini, Türkiye'nin daha güçlü bir ülke olmasını, hiçbir dış güç ve onların içerideki unsurları engelleyemeyecek. Evelallah bu millet, iradesinin arkasında durmaya devam edecek."
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürü Metin Erol da Bab-ı Ali Okulu programının 15 hafta olarak planlandığını ancak 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle 12 hafta olarak gerçekleştirildiğini ifade etti.
Programa 23 konuşmacı ve 90 öğrencinin katıldığını söyleyen Erol, "Sayın başkanım, biliyoruz ki yaşasın hakikat çatısı altında inşa ettiğiniz Türkiye İletişim Modeli, tarihi, kültürel ve toplumsal kodlarımızın esaslı bir karşılığını içeriyor. Daima doğrunun ve gerçeğin peşinde olmayı savunan bu model Kur'an-ı Kerim'de 'Size gelen haberin doğruluğunu araştırın. Ve yalan söylemekten kaçının' diyen Cenabıhakk'ın emirleri, 'Yazıklar olsun o kimseye ki yalan söyler' diyen Peygamber efendimizin ise uyarısıyla mayalanmıştır. Bu sebeple sizin öncülük ettiğiniz hakikat mücadelesi, yalan, iftira, dezenformasyon ve manipülasyon ile toplumu kendi çıkarları ve emelleri ekseninde mobilize etmeye çalışan bozguncularda büyük bir rahatsızlık uyandırmaktadır. Sayın başkanım, bu bozguncular ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edecek olan bu gençlerin tarafı hakikatin yanıdır." şeklinde konuştu.